logo

DR. GÜNEN, EN KADİM İLACI YAZDI: “İNSAN GİBİ YAKLAŞMAK”

Op. Dr. Erol Günen

Op. Dr. Erol Günen
info@haberhayat.net
DR. GÜNEN, EN KADİM İLACI YAZDI: “İNSAN GİBİ YAKLAŞMAK”
  • Kdz. Ereğli Özel Echomar Hastanesi’nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Erol Günen “Hekimlik ve Doktorluk Arasındaki Fark: Beyaz Önlüğün Ötesindeki Meslek Ahlakı” başlıklı makalesinde “Teknoloji gelişse de, protokoller değişse de, iyileşmenin en kadim ilacı hep aynı kalacak: “İnsana insan gibi yaklaşmak.” görüşüne yer verdi.

Günen’in makalesi şöyle :

Toplumda genellikle aynı anlamda kullanılan iki kelime: doktorluk ve hekimlik. Kimi zaman birbirinin yerine geçiyor, kimi zaman da farkları göz ardı ediliyor. Oysa bu iki kavram arasında anlam derinliği bakımından önemli bir fark vardır. Her doktor hekim olabilir mi? Her hekim doktor mudur? Bu yazıda, tıp dünyasının içinden bir bakışla bu ayrımı anlatmak istiyorum.

Doktorluk: Bilgi ve Yetki

“Doktor” kelimesi Latince “docere” yani “öğretmek” kökünden gelir. Tıp fakültesini bitiren ve diplomasını alan herkes doktor unvanı taşır. Doktorluk, mesleki bir sıfat, akademik bir kimlik ve resmi bir unvandır.

Doktor olmak demek;

  • İnsan anatomisini bilmek,
  • Hastalıkları tanıyabilmek,
  • Tedavi protokolünü uygulayabilmek,
  • Klinik kararları doğru verebilmek demektir.

Kısacası; doktorluk aklı temsil eder, bilimi temel alır.

Hekimlik: Bilgiyi Vicdanla Taşımak

“Hekim” kelimesi ise köken olarak Arapça “hikmet”ten gelir. Hikmet; bilgelik, anlayış ve derin kavrayış demektir. Hekimlik yalnızca tanı koymak, ilaç yazmak ya da ameliyat yapmak değildir.

Hekimlik; bir insanı, yalnızca hastalığıyla değil, bütünüyle görmektir.

  • Hastaya bakarken gözünün içine bakmak,
  • Anlattıklarını sabırla dinlemek,
  • Gerekirse morali, gerekirse bedeni tedavi etmektir.
  • Mesleğini sadece geçim kaynağı değil, bir sorumluluk olarak görmektir.

Hekimlik; bilgiyle beraber vicdanı, ahlakı ve şefkati de taşıma sanatıdır.

Hekim Olmak, Kalbe de Dokunmaktır

Bir doktor, hastalığı tanıyabilir. Ama bir hekim, hastayı da tanımak ister.

  • Bir doktor, reçete yazabilir.
  • Bir hekim, “Bu ilacı al ama yalnız değilsin, ben buradayım” diyebilir.
  • Doktor tahlillere, görüntülere, skorlara bakar.
  • Hekim, o sonuçların arkasındaki insanın hayatını, umutlarını, korkularını da görür.

Bu yüzden halk arasında sevilen, güvenilen, hatırda kalan hep hekimlerdir. Çünkü hekimlik, sadece meslek değil, karakter işidir.

Beyaz Önlük Sadece Bilgiyle Doluysa Eksiktir

Bugünün modern tıbbı, teknolojiyle kuşatılmış durumda. Yapay zekâ, robotik cerrahiler, ileri görüntüleme sistemleri derken hekimlik giderek “mekanikleşme” tehlikesiyle karşı karşıya.

Ancak hasta olmak hâlâ insan olmayı gerektiriyor. Ve insan, yalnızca ilaçla, cihazla değil; şefkatle, güvenle, anlayışla iyileşiyor.

Bu nedenle doktorluk bir zeminse, hekimlik onun üzerine inşa edilen yüksek bir değerler bütünüdür.

Bir Anıyla Sonlandıralım

Yaşlı bir hastam bir gün şöyle dedi:
“Doktorlar hastalığıma baktı, sen bana baktın evladım. Ben iyileşmeye orada karar verdim.”

İşte bu cümle, hekimliğin özüdür. Reçeteye yazılamayan, raporlanamayan ama tedavinin ruhunu oluşturan bir şeydir bu: İnsana insan gibi davranmak.

Sonuç: Her Doktor Hekim Olmalı Ama Her Hekim Olmak Kolay Değildir

Doktorluk bilgi ister, sınavlar ister, diplomalar ister.
Hekimlikse, bilgiye vicdanı, sabrı ve merhameti katmayı ister.
Bugün her köşe başında doktor bulabiliriz, ama bir hekimin yerini doldurmak zordur.

Sağlık sisteminin iyileşmeye en çok ihtiyaç duyduğu şey de budur aslında:
Hekimlik ahlakı, hekimlik bakışı ve hekimlik kalbi.

Çünkü teknoloji gelişse de, protokoller değişse de, iyileşmenin en kadim ilacı hep aynı kalacak:
İnsana insan gibi yaklaşmak.

Yazar Hakkında
Op. Dr. Erol Günen
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı

Kas-iskelet sistemi hastalıklarında modern cerrahi yöntemler, spor yaralanmaları, eklem sağlığı ve koruyucu ortopedi uygulamaları alanında uzmanlaşmıştır. Sağlık okuryazarlığını artırmak, bilimsel bilgileri herkesin anlayabileceği bir dille sunmak ve toplumda sağlıklı hareket bilincini geliştirmek amacıyla yazılar kaleme almaktadır.

Sağlıklı bir yaşamın, güçlü bir kas-iskelet sistemiyle mümkün olduğuna inanarak; bilgi ve deneyimini hastalarına ve topluma aktarmaya devam etmektedir.

İletişim:
Telefon: +90 538 795 15 73
Web: www.ortopedirehberi.com
E-posta: info@ortopedirehberi.com
Instagram: dr.erolgunen
Facebook: op.dr.erolgünen

Paylaşın:
Etiketler: »
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ZİHİNSEL DETOKS: BİLGİ KİRLİLİĞİ RUHUMUZU NASIL YORUYOR?

    11 Kasım 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Günümüz insanı, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok bilgiye maruz kalıyor. Sabah gözümüzü açtığımız anda telefon ekranına düşen bildirimlerden, sosyal medyada akan sonsuz içeriklere kadar zihnimiz sürekli bir “Girdi yağmuru” altında. Artık sorun bilgiye erişememek değil, hangi bilginin gerçekten değerli olduğunu ayırt edememek. İşte bu noktada zihinsel detoks kavramı, çağımızın en önemli psikolojik ihtiyaçlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Bilgi Kirliliği ve Zihinsel Aşırı Yüklenme Psikolojide “Bilişsel aşırı yüklenme” o...
  • HERAKLEİA PONTİKA’DA RAĞBET GÖREN MİTOLOJİK KÜLTLER

    08 Kasım 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz Ereğlisi’nin antikçağdaki pagan dönemlerinde kent halkı arasında inanılan, itibar edilen mitolojik tanrı, tanrıça, kişilik ve yaratıklar efsanelere geçmiştir. Bunlardan Thebai Kralı Ogygos’un üç kızı; Alalkomencus, Telxure ve aulis, ölümlerinden sonra tanrılaştırılmışlardır. Boiotia bölgesinde Haliarros’ta bir tapınakalrı vardı. Ilımlılık ve yemin tanrıçaları olarak kendilerine tapınılırdı. Herakleia Pontika’ya Boiotia’lılar tarafından getirilmişlerdir. Poseidon’un oğulları olan Aloadlar, mitolojik devlerdir. Tanrılara karşı isya...
  • GÖNÜLLÜ YAZDI: SON GÜNLERİN SORULARI!

    07 Kasım 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Biz gazeteciler, “Haber kutsal yorum hürdür” deriz. “Gazeteci kimseye aleyhinde yazamayacak kadar yakın olmamalı” diye gardımızı alırız. Merhum Üstadımız Uğur Mumcu’yu anarken, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” sözü kulağımızda küpedir hep. Örnekleri çoğaltırız ancak, vefatının 87. yıl dönümünde hasret, minnet ve rahmetle andığımız Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” sözünün üstüne diyecek yoktur sanırım. Sadede gelecek olursak; bild...
  • NEDİR BU PAZARTESİ SENDROMU?

    03 Kasım 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hafta sonunun dingin ritmi biter, şehir yeniden hareketlenir ve pazartesi sabahı çoğu kişide bir isteksizlik, ağırlık ve içsel gerilim doğar. "Pazartesi Sendromu" dediğimiz bu hali yalnızca işe dönmenin getirdiği kısa süreli bir stres olarak görmek eksik kalır; derinde zaman, anlam ve özgürlük ilişkilerimizdeki gerilimleri yansıtır. Modern yaşam rutinlerinin dayattığı hız, bireyin tercih ve özerklik hissini azaltabilir; ertelenmiş arzular, tamamlanmamış işler ve beklentiler pazartesi gününde daha belirgin hale gelir. Felsefi bakış açıla...