Ülkemizin kuruluşunun ilk yıllarında enerji ihtiyacı, kömür sayesinde karşılanmıştır. Emekçiler de alın terleriyle, bilek güçleriyle bu gelişmeye büyük katkı sağlamışlar ve hatta şehit olmuşlardır.
Hepimizin bildiği gibi Uzun Mehmet’in ilk kömürü bulduğu yer Köseağzı, ölümlü maden kazalarının en çok görüldüğü yerlerden biri de Armutcuk’tur. Armutçuk(Kdz. Ereğli Kandilli Beldesindeki kömür havzası)) deyince akla ilk maden ocakları gelirdi. (di) diyorum çünkü şimdilerde artık maden ocakları da özelleşti ve Armutçuk’la özdeşleşen maden ocakları sadece büyük maden facialarında şehit düşen madencilerimizi anarken hatırlanır oldu.
Gençlik ve ergenlik çağını Armutcuk da geçirmiş biri olarak, büyük küçük maden kazalarını duyarak, hastane bahçelerinde şehit cenazelerinin başında yeri göğü inleten o ağıtlara, kulakları çınlatan ambulansların siren seslerine tanık olarak büyüdüm. Armutcuk dışına hastanelere sevk edilen yaralıların inlemelerinden ve yakınlarının ağıtlarından bahsedemiyorum ama hepimiz durumun hastane bahçesinden farklı olmadığını, tek farkın, hala nefes alan kişinin hayata tutunabilme savaşını kazanabilmesi için verilen çabalar ve dualar olduğunu biliyoruz.
Bunlardan biri de 24 Nisan 1978 yılında Kireçlik’de meydana gelen grizu kazası idi. 17 kişinin şehit olduğu, 1 kişinin kurtulduğu gündür. (Bu kişinin hala hayatta olduğu bilgisi mevcut) 17 ocağa (eve) ateş düşmüştü… İçimiz yandı… babasız kalan arkadaşlarımız oldu bu kazada…
Bir diğeri ise 7 Mart 1983… 103 maden şehidi… Bu kez 103 ocağa ateş düşmüştü… Bu kez içimiz daha bir farklı yandı. Çünkü çalışanların bir kısmı arkadaşımız, bir kısmı arkadaşlarımızın eşi… Hani derler ya “ateş düştüğü yeri yakar…” Yaktı da…
Bu kazalar şehitlerin fazla olması nedeniyle ARMUTCUK GRİZU KAZALARI olarak tarihe geçti ve her yıl saygı ile yad ediyoruz şehitlerimizi. Ama biliyoruz ki bu sayı çok daha fazla. Çünkü az kişinin hayatını kaybettiği ölümlü iş kazaları da oldukça fazla idi o tarihlerde. Örneğin; göçük ve vagon arasına sıkışarak hayatını kaybeden madencilerimiz oluyordu.
Maden gazilerinden hiç bahsedilmiyor. Binlerce kişi uzvunu kaybetti, iş göremezlik nedeniyle genç yaşta çalışamaz oldular. Kandilli’de şehit mezarlığının olduğunu biliyoruz. Sadece burada defnedilen madencilerimiz var şehit mezarlığında. Diğer şehitlerimiz için ANIT MEZAR yapılamaz mı?
Kandilli bu kadar maden şehidi verdiği halde; Kandilli’de neden MADEN MÜZESİ yok?
Kandilli’nin eski binalarından, hatta tarihi değeri olan Başçavuşlar Lokali yıkılmaktansa Maden Müzesi yapılabilirdi. Hastane binası, hatta Müdüriyet Binası, (eski adı böyle idi) MADEN MÜZESİ yapılabilir.
Maden şehitlerimizin resimleri, kimlikleri kısacası maden ile ilgili materyallerin ve resimlerin sergilendiği bir MADEN MÜZESİ açılmalı.
Sözün özü; Kandilli’ye MADEN MÜZESİ açmak, HAPİSHANE açmaktan çok daha iyi olacaktır.
Güneşli bir günde
Masmavi göreceğiz Karadeniz’i
Balkaya’dan Kapuz’ a kadar,
Karış karış biliriz bu şehri;
EKİ’ nin çiçekli bahçeleri,
Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;
Paydos saatlerinde yollara dökülen,
Soluk benizli insanlarıyla.
Siyah akar Zonguldağın deresi
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası?
Orhan Veli Kanık (1946)
TÜM ŞEHİTLERİMİZİ SAYGI İLE ANIYORUM.
1524 Kez Görüntülendi. Etiketler: güler önder » KANDİLLİ'YE CEZAEVİ » maden müzesi“GÜLER ÖNDER YAZDI : “KANDİLLİ’YE MADEN MÜZESİ YAPILSIN”” için 1 yorum
BENZER HABERLER
Değerli öğrencim Güler kızım, Kandilli maden bölgesinde öğretmen olduğum yıllarda gruzo gibi acı olaylara tanık olmustum. Dağılan ailelere,öksüz kalan yavruları bilirim. …..Allah göstermesin yenilerini…Kandilli’ye ‘MADEN müzesi’kurulmasını elbette destekleriz. Bu girişimi gerçekleştiren hepinize,Kandilli derneğine- başkanı değerli Korhan Us’a -çabalarınız için teşekkür borçludur, tüm Kandilli’den gelip geçenler. Kandilli sevdalıları. Emekleriniz hayırlara vesile olsun inşallah. 15.05.2021/İzmir