.
Okumuşoğlu’nun yazılı açıklaması şöyle :
Meğer belediye taşınmazlarını “satmamak”, “ihanet” sayılıyormuş…
Satışı isteyen kahraman, sorgulayan hain oluyormuş…
Bir şehrin en değerli yerleri satılmasın deyince “hançerleyen”,
Satışa hayır deyince “çakma CHP’li” oluyormuş!
Bu işte bir terslik yok mu Allah aşkına? Bu nasıl bir siyaset retoriği?
Belediyeye ait 7 lokantanın satılmasına “hayır” dedik. Çünkü önümüze gelen teklif ne olgunlaştırılmıştı ne açıklanmıştı ne de tartışılmıştı.
“Ben teklif ettim, siz onaylayacaksınız!” denildi.
“Emredersiniz!” demedik. Çünkü biz meclis üyesiyiz, emir eri değiliz.
Sormak istedik:
– Bu satıştan başka bir çözüm yolu yok mu?
– Gelecek para nerede kullanılacak?
– Borçlar kapanacak mı, yoksa 3 ay sonra yine mi borçlanılacak?
Ama bu sorular cevapsız kaldı.
Sorularımıza yanıt verilmeden “evet” deseydik, irademizi teslim etmiş olurduk.
Biz otomat değiliz!
“El kaldır, indir” aparatı değiliz.
Ve CHP de bu anlayışta değildir!
Biz, özgür iradeye inananların geleneğinden geliyoruz.
Biat kültürü bizim kitabımızda yazmaz!
Bir yerel medya havuz kalemi çıkmış,
“Mahşer ’in 8 Atlısı” demiş…
Buyurun buradan yakın!
Satışı istemek yurtseverlik, karşı çıkmak ihanet.. Öyle mi!
Biz CHP’yiz!
Ne zaman ters yüz oldu bizim kamucu bakışımız?
Hani diyorduk ya: “Atatürk sanayi kurdu, bunlar sattı.”
Ne oldu bize?
Ne zamandan beri satan kahraman, koruyan hain oldu?
Ne zaman halkın malını korumak yerine elden çıkarmak marifet sayıldı?
CHP parçalandı”, “ihanet var” demiş yazan kişi. Hadi oradan!
Biz söyleyelim:
CHP’li olmak; milletin malını korumaktır, satmak için değil sahip çıkmak için el kaldırmaktır.
Sorgulamayana değil, sorgulayana CHP’li denir!
Partinin içinde fikrini söyleyeni hain ilan eden değil, birlikte karar alana CHP’li denir.
CHP, biat edenlerin değil; aklıyla, vicdanıyla hareket edenlerin partisidir.
Gerisi laftır!
Biz istifa ettik, evet.
Ama şahsi dayatmaların meşru kabul edilmemesi için ettik.
Her dönem Ereğli Meclisi’nde yaşanan bir tablo bir kez daha yaşandı.
Kimse de dönüp sormuyor: “Bu neden sürekli tekrar ediyor?”
Asıl orada bir terslik yok mu?
Gelelim encümen seçimine…
Bağımsız aday gösterdik. Çünkü mecliste yok sayıldık.
AK Parti aday gösterdi, biz de gösterdik. Oylama yapıldı, meclis iradesi tecelli etti. Bir AKP adayı, iki kağıt üstünde müstafi CHP meclis üyesi encümene seçildi.
Şimdi buna da “iş birliği” deniyor.
İstediğini alınca “teşekkür”, alamayınca “kumpas”!
Bu nasıl bir siyaset mantığı? Bu ne yaman çelişki?
Ve şu iddiaya da gelelim:
“Parti binasından çıkmıyorlar!”
Evet, çıkmıyoruz. Çünkü biz o binada yıllarımızı, emeğimizi, alın terimizi verdik.Kapının tokmağında da duvarın sıvasında da hakkımız var.
Ama mesele sadece binada olmak değil;
Mesele, nerede durduğun, nasıl durduğun ve kimin için durduğundur.
Herkes şunu da iyi bilmeli:
Biz kendi gölgesinde yürüyen insanlarız.
Ne durduğumuz yerden ne de karşı durduğumuzdan utanmayız.
İrademizle geldik, irademizle karar verdik.
Biz siyaseti onurla, erdemle yapma çabasındayız.
Ve hesabımız sadece halkadır.
Halk görüyor.
Tarih yazıyor.
“Gazetecilik” maskesiyle yazılanlar mı?
Onlar sadece arşiv utancı olacak.
Ve son sözümüz:
Bizi “Mahşer ‘in Atlıları” diye yaftalayanlara gelsin:
Biz o yaftayı değil, ama sorumluluğumuzu taşıyoruz.
Kimin ne dediğiyle değil, Ereğli’ye ve halka karşı görevimizle hareket ediyoruz.
Bilinsin ki her laf biter, her oyun dağılır…
BENZER HABERLER