Herkese tekrar merhabalar. Çok keyifle başladığımız turumuz ne yazık ki keyifsiz bir şekilde devam ediyor. Malum, ülkemizdeki orman yangınları herkesi olduğu gibi bizi de moral olarak çok yaraladı. Bu nedenle biz de gezimizi kısa kesme kararı aldık. Bayram sonrası Dikili’nin Bademli koyunda konakladık. O sıralar sadece Manavgat yangınına üzülüyor ve bir umut kısa zamanda söndürülür düşüncesi yaşıyorduk. Yarı keyifli bir karavan kampı yaptık diyebiliriz.
Bulunduğumuz yer bizler açısından çok keyifliydi. Etrafta gezme fırsatı da bulduk. Karavanla konaklayabileceğiniz birçok yer var. ( Bademli köyü sahili, Pisa Koyu, Killik Koyu) Biz ilk başta Hayıtlıkoy diye bir yeri tercih ettik. Keşke tercih etmeseydik. Bu cennet koyu insanımızın pislik içinde bırakması o kadar canımızı sıktı ki. Orada sadece 1 gece kalabildik. Bir coğrafyanın kirliliği insanların eğitiminin ne kadar kötü olduğunun da göstergesidir. ( Bir gece boyunca kendimize kızdık bir öğretmen olarak neyi eksik yaptığımızı tartıştık ve ne yapmalıyız diye düşündük durduk.)
Ardından kendimizi Bademli köyünün sahilinde bulduk. Çok şirin ve keyifli bir yer. Bize Pisa Koyuna gidin demişlerdi ama biz burayı çok sevmiştik. Denizi kum olması ve 250 – 300 metre gitsek bile derinleşmemesi, suyun sıcaklığı bizi çok cezbetti. (Ayşe Öğretmen çok iyi yüzemediği için 5 gece burada konakladık.😂😂😂😂)
Günlerimizin çoğunu Bademli’de geçirdik. Öyle çok da aksiyonlu günlerimiz olmadı. Ancak Dikili’de görülmesi gereken çok güzel bir şelale var. Nebili köyünde bulunan “Aşıklar Şelalesi” ( Eşinizden sonra göreceğiniz en güzel şey sloganlarını yol kenarında tabelalarda göreceksiniz.)
Bir öğleden sonramızı orada geçirdik. Aslında sadece Aşıklar Şelalesinden oluşmuyor bu mekan. Birkaç Şelale ve mağaradan oluşan bir parkuru var. Gerçekten çok özel bir yer. Aşıklar Şelalesi, Ağlayan Mağara ve Ece Çağlayanı isimlerini Osmanlı döneminden aldığı rivayet edilen yerler. Rivayet şöyle : Osmanlı padişahlarından bir tanesi ( Ne yalan söyleyeyim ismini hatırlayamadım😁😁😁) kızının sevdiği ile Nebili köyünde buluştuğunu öğrenir ve askerlerine her ikisini de öldürtmesini emreder. Askerler verilen görevi yerine getirir. Ancak padişah pişman olmuştur bile. Büyük bir acıyla kızının öldüğü yere gider. Ardından kendisini 300 – 400 metre yukarıdaki mağaraya kapatır. Rivayet odur ki mağaranın tavanlarından damlayan sular padişahın gözyaşlarıdır ve bu sular birike birike köye doğru akmaya başlar. Ve şimdi “Aşıklar Şelalesi” adlıyla anılan şelalenin oluşmasına sebep olur.
Evet sevgili Doğan Gönüllü okuyucuları; biz biraz daha karavanımızla devam edeceğiz. Rotamız Eski Foça ve Urla Demircili koyu. Oradan Seferihisar ve Kuşadası yapacağız. Foça’da çok kısa süreli bir konaklamamız olacak.
Ne yazık ki turumuz bundan sonra çok kısa olacak. Çünkü hiç keyfimiz kalmadı. Birkaç dostu ziyaret edeceğiz. Bir de aramıza yeni katılan karavancı bir aile var. Onların ilk deneyimleri ve bizimle birlikte olacaklar. Sizlerin de tanıdığı simalar. Şu anda Antalya’da çalışan abimiz ve ablamız diyebileceğimiz iki güzel insan.
Rotamız Kuşadası’nda bitecek Ege’ nin güneyine inmeyeceğiz. O güzel ormanlar anılarımızda kaldı ve şu anki haliyle yüzleşmeye hiç ama hiç gücümüz yok.
NOT : Lütfen bu güzel ülkenin her türlü değerini koruyalım, varlığımızla yıprattığımız dünyayı daha da fazla yıpratmayalım. Keyifli bir yazı olmadı belki ama hepimizin morali gerçekten bozuk. Herkese saygılar ve sevgiler. Umarım kötü haberler yerine iyilerini bırakır.
711 Kez Görüntülendi. Etiketler: KARAVAN TATİLİ » SELCAN UZUNELBENZER HABERLER