logo

VANLİYAM, ŞANLİYAM, BARIŞA YANLİYAM!

Son iki hafta boyunca Van’la yatıp kalktık, Van’da yatıp kalktık.

Anlatayım neden Van’la ve neden Van’da…

Genel Merkezi Ankara’da olan ve Genel Başkan Yardımcılığını üstlendiğim Tüm İletişim ve Medya Federasyonu (TİMEF), tarafından organize edilen Avrupa Birliği destekli ‘Etik Gazetecilik Projesi’ kapsamında Van’da düzenlenen “Dijital Gazetecilik Eğitimci Eğitimi” programına TİMEF heyeti olarak katıldık.

 “Katıldık” diyorum; zira şartlar uygun olursa biz genellikle mesleki ve sosyal toplantılara eşim Ülkü ile birlikte katılmaya özen gösteriyoruz. Böylece eş ve iş ortağı olmanın yanında; birbirimizle dost ve arkadaş, hatta tavla oynarken rakip de olmanın keyfini çıkarmış oluyoruz. Toplantı veya gezilerde not alıp kaçırdığımız şeyleri mesleki rekabete girmeden paylaşıyoruz. (Bu arada laf aramızda, gezilerde Ülkü’nün türlü gerekçelerle yemediği leziz et yemekleri bana kalınca da fena olmuyor!..)

Evet, gidelim Van’a; Mesleki ve sosyal boyutunu harman ederek aktarmaya çalışacağım.

Van’la yatıp kalktığımız günlerde yolculuk planımızı yaparken bütçemizi de göz önüne alarak,  Ereğli’den Ankara’ya aracımızla, oradan trenle Tatvan’a ve tekrar karayolu ile Van’a) güzergâhımızı belirledik.

Ve internetten biletimizi alıp Ankara’dan atladık Van Gölü Ekspresi’ne…

Yataklı vagondayız. 10 adet kompartıman var. Otururken geniş ikili koltuk, açılınca altlı üstlü ranza şeklinde yatak olan yaklaşık 5 metrekarelik kompartımanımızda; lavabo, mini buzdolabı, çalışma/yemek masası ve klima bulunuyor. Çay dolu termosumuz, ev yapımı yiyecek-içeceklerimiz ve 220 volt priz en büyük lüksümüz. Tuvalet her vagonda 2 tane ve temizliği idare eder. Bagaj sorunu yok, çünkü yer çok! Her vagonda bir görevli var, sorunlarınıza çözüm buluyor. Hareket halinde iken vagonun dar koridorunda veya diğer vagonlara geçiş turları atmak mümkün, insanın ayakları açılıyor. Yanımızdaki vagonda örtülü kuşetli(dört kişilik koltuk açılınca 4 yatak oluyor)  denilen vagon, onun yanında yemekli vagon(sade menü ve düzenden oluşan)  ve onun ötesinde de otobüs düzeni gibi dizilen koltuklardan oluşan 5 vagon daha var. Toplam 300 kapasiteli trenimiz sanıyorum yüzde elliyi aşan bir dolulukla gidiş yolunda…

BAKMAYA DOYUM OLMAYAN MANZARA EŞLİĞİNDE YOLCULUK

Ama ne yol! Güzel ülkemizin uçsuz-bucaksız ovaları, engin dağları coşkulu nehirleri, bereketli tarım-hayvancılık toprakları… Günün kapanmasına ve ağarmasına şahitlik eden uykusuz gözler, termos çayı eşliğinde ve muhteşem manzara ile faltaşı gibi açılıyor. Olağanüstü güzelliklere bakmaya doyamıyoruz! Coşkun nehirler, heybetli dağlar, deprem konutlarından el sallayan minikler. Türk Bayraklı sarı binalarda üniformalı görevlilerin işaretlerde bulunduğu küçüklü büyüklü istasyonlarda kısa duraklamalar…  

Tren Van’a kadar gitmiyor; Bitlis’in şirin bir sahil ilçesi olan Tatvan’da son buluyor. Oradan karayolu ile 2 saatlik sahil ve doğa manzaralı yol veya bazen rast gelirse 4 saatlik deniz yolu ile Van’a geçmek gerekiyor.

(GALERİ FOTOĞRAFLARI BÜYÜTMEK İÇİN TIKLAYINIZ)

TAVSİYE EDİYORUZ!

Toparlayalım… Ereğli- Ankara karayolu: 4 saat/300 km. Ankara- Tatvan trenle (26 saat planlı 2 saat rötarlı olmak üzere ) 28 saat/1400 km.  Tatvan- Van Karayolu da 2 saat. 120 km. Böylece yaklaşık 2 bin km yolculuk ile 34 saatte Van’a ulaşıyoruz… Bu sırada Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Malatya, Elazığ, Muş ve Bitlis olmak üzere 7 ilden 58 duraktan geçiyoruz. Dönüşte ise aynı yolu tersine çevirin ve 2 saat daha tren rötarı ekleyin, tam 36 saatte Ereğli’ye ulaşıyoruz.

Ömür bitiyor, yol bitmiyor ama vakit sorununun göze almak kaydı ile denemeye, görmeye, gezmeye değer bir yolculuk. Kesinlikle tavsiye ediyorum.

YAPAY ZEKA TARTIŞMALARI YAŞANDI

Mesleki etkinliğimize gelince:

TİMEF, bu organizasyon ile dijital dönüşüm çağında gazeteciliğin geleceğine ışık tutan önemli bir eğitime imza attı. Van’da düzenlenen “Dijital Gazetecilik Eğitimci Eğitimi” sayesinde Türkiye’nin yedi bölgesinden gelen gazeteciler ve medya meslek örgütü yöneticileri ile bir araya geldik. TİMEF Başkanı Şakir Gürel ve TİMEF Yönetiminden Sultan Tapdık’ın girişimleri ile gerçekleştirilen proje ile 2 gün boyunca Eğitimci Eğitimi aldık. Eğitim programının akademik boyutu, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi(HBVÜ) İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Elif Emre Kaya ile akademisyenler Doç. Dr. Bahar Kayıhan ve Dr. Feyyaz Fırat tarafından yürütüldü. Özellikle habercilik, tasarım, içerik, yapay zeka ve etik ilkeler üzerine akademisyenlerin konuşmalarını dinleyip görüş belirttik. Hatta 4 ayrı haberin hangisinin yapay zeka ile yazılmış, hangisinin geçek gazeteci tarafından yazılmış olduğunu uzun tartışmalar sonucu ancak anlayabildik.  

TEŞEKKÜRLER…

İlk 2 gün öğretmen-öğrenci ilişkisi sertifika takdiminden sonraki gün sosyal arkadaşlığa dönüşünce eğitimin faydası da artıyor. Kdz. Ereğli’yi de içeren bir proje üzerinde çalıştığımız Şakir bey ve hocalarımızı tebrik/ teşekkür ediyoruz. Tabii ki meslektaşımız Vanlı Gazeteci Rıdvan Can dostumuzun Van Gölü Canavarı esprileri eşliğinde eşsiz ev sahipliğini unutamayız. Ailesini ve işini ihmal etme pahasına bizi muhteşem ev sahipliği ile mahcup etti. Konakladığımız Elite World Hotel ve personelinden de çok memnun kaldığımız da eklemem gerekiyor.

“YAPAY ZEKA İNTERNETTEN DAHA BÜYÜK BİR DEVRİM!”

Mesleki konularımız tartışmaya çok açık ama ben Feyyaz beye meslektaşlarım adına sorduğum “Eyvah! meslek elden gidiyor mu?” soruma verdiği, “siz yine sahada ve araştırmada/detayda/veri toparlamada olacaksınız, yapay zeka ise teknik yazım kısmını yapacak. Kontrol yine sizde olacak, tıpkı uçaklardaki otomatik pilot gibi… “cevabı beni şimdilik tatmin etmeye yetti. Yine sorum üzerine Yapay Zeka’nın internetten daha büyük bir devrim olduğunu söylemesi önemli uyarı niteliğindeydi!

İzlenimlerimizden notlar ve önerilerimizle yazımızı sonlandıralım…

  • Van, harika ve modern bir şehir. (Ereğli bile daha muhafazakar sayılır.) Yaşam gündüzleri ve ışıl ışıl geceleri ile hareketli. Üstelik alabildiğine düzlük ve adeta deniz büyüklüğündeki Van Gölü’nün hemen kıyısında… insanları çok sıcakkanlı, adres soruyorsunuz nerede ise akşam eve yemeğe davet ediyorlar.
  • Van kahvaltısının ünü; Otlu Peynir,  kavurmalı yumurta, doğal bal kaymak ve çeşit bolluğundan kaynaklanıyor. Damak çatlatan lezzetleri var!
  • Her türlü et başta olmak üzere; güveç sahanda pirzola ve köfteleri çok başarılı. Van gölünde yetişen kurutulmuş İnci Kefali yemeye fırsat olmadı ama Mumbar Dolması ile Şırdan kaçamağı yaptım.
  • Yerel halkla kamu yöneticilerinin iç içe huzur içinde yaşadıklarına çok kez şahit olduk.  
  • Şehirde 3-4 tane AVM var ve tüm markalar geniş ürün yelpazeleri ile yer alıyor. Biz İran Pazarı’nda (bir tür kapalı çarşı)  gezdik ve yöresel ürünleri ile yine yöresel renkli kıyafet satıcılarını tercih ettik. Nispeten ucuz.  
  • Van’da İran-İranlılar gerçeği var. Ekonomik ve sosyal ilişki içerisindeler. Hatay’daki Suriyeliler gerçeğine benzettim.
  • Esnaf “başım gözüm üstüne” deyip ürünlerden tadım yaptırıyor ve pazarlığa yatkın. Müşteri değil misafir hürmeti görüyorsunuz. Yeni hizmete açılan Bedesten çarşısı turistlerin uğrak yeri olacağa benziyor.
  • Akdamar Adasını ise anlatmak yetmez. (Akdamar Adası, Türkiye’nin Van ve Bitlis illeri arasında bulunan Van Gölü’nün içinde yer alan ikinci büyük adadır. Van’ın Gevaş ilçesi sınırları içerisinde yer alan adada Ermeniler´den kalma bir kilise bulunur.)  Gidip görmek lazım. Tıpkı Edremit Seyir Tepesi gibi…
  • Van’da hava sıcak ve kuru, çünkü rakım yüksek, nem-rutubet yok. Sabah dinç kalkıyorsunuz.
  • Van kedisini göremedik, kedi evi gezisini kaçırdık.
  • “Edremit Van’a bakar İçinde Şamran akar” türküsü Van ile şirin ilçesi Edremit arasındaki akarsudan geliyor.
  • Yerel esnaf ve halkın kürtçe konuşması ve belediye otobüsleri dahil kürtçe tabelaları hemencecik kanıksıyorsunuz.
  • Hakkari ile Van arasında komşuluğun yanında göç hareketi de var.
  • Meslektaşımız Rıdvan Can, Van’da çok seviliyor ve bunu hak ediyor. Gidecek dostlara gönüllü rehberlik yapabilir.
  • Devletimiz bölgeye kamusal yatırımlarını yapmış ve devam ediyor. Şanlı bayrağımız her yerde dalgalanıyor.(videosunu ekliyorum)

Sözün özü: Bu saatten sonra Vanliyam, Şanliyam, Barışa yanliyam!.  

Önerilerim:

  • Trenin Tatvan’a kadar gidip Van’a geçmemesi, vagonlarda bilgi ekranının(hatta broşürün bile) olmaması ve yemekli vagonun beklentiyi karşılayamaması büyük eksiklik! Giderilmeli.
  • Batıda yaşayan her yurttaş için, doğu gezisini cazip kılacak teşvikler sağlanabilir.

GALERİ FOTOĞRAFLARI :

Paylaşın:
Etiketler: »
#

SENDE YORUM YAZ