Tanımadığımız İnsanlara Duyduğumuz Yakınlık (Parasosyal Çağın Sessiz İlişkileri)
Artık hayatımızda tuhaf bir yakınlık türü var. Hiç tanımadığımız insanlar için üzülüyoruz. Onların ayrılığına seviniyor, başarısızlığına kırılıyor, bir cümlesiyle günümüzü mahvedebiliyoruz.
Adını Cambridge koydu: Parasosyal.
Ama yaşatan biziz.
Parasosyal ilişki, tanımadığın biriyle kurduğun tek taraflı bağdır.
O seni hiç bilmiyordur.
Ama sen onun ses tonunu, mimiklerini, çocukluğunu, travmalarını, kahve tercihini bilirsin, garip olan şu: Bu bilgi sana “Yakınlık” hissi verir.
Eskiden komşuluk vardı, sonra arkadaşlık. Sonra sosyal medya geldi. Şimdi ise yakınlık simülasyonu çağındayız.
Yakınlık mı, Temasın Taklidi mi?
Bir Influencer (Çeşitli alanlarda fikir ve içerik üreterek insanları yönlendiren, düşüncelerine güvenilen ve takip edilen kişi) her gün hikaye atar.
Bir YouTuber (video paylaşım sitesi YouTube’da videoları popüler olan ve belli bir YouTube kanalından video yayınlayan internet ünlüsü) dert anlatır.
Bir podcast (Dijital ortamda yayımlanan ve genellikle seriler halinde sunulan sesli içerikler) sesi kulaklığından sana “Samimi” gelir.
Bir yapay zeka botu (Ağ üzerinden tekrarlayan görevleri gerçekleştiren otomatik bir yazılım uygulaması) seni “Anladığını” söyler.
Ve sen şunu hissedersin: “Beni gerçekten anlayan biri var.” Ama bu bir ilişki değil, ilişkinin tek taraflı provasıdır.
Gerçek ilişkiler yorucudur; anlaşılmayı istemek bir taraftan, sabır bir taraftan, hayal kırıklıkları bir taraftan.
Parasosyal ilişkiler ise risksizdir; karşılık yoktur, hayal kırıklığı yoktur, terk edilme ihtimali yoktur elbette ekran kapanana kadar!
Neden Bu Kadar Tutulduk?
Çünkü modern insan yalnız… Ama yalnızlığını fark etmek istemiyor. Kalabalıklar içinde kaybolurken, biri bize adımızla sesleniyormuş hissi iyi geliyor. Algoritma da (Sorunları çözmek, görevleri tamamlamak için kurgulanmış sistemler) içerik üreticileri de bunu biliyor. Yapay zeka ise bunu çok iyi biliyor.
Ve şunu yapıyorlar: Yakınlık hissini ölçekliyorlar. Bir zamanlar “Özel” olan bağlar, şimdi binlerce kişiye aynı anda dağıtılıyor. Böylece herkes kendini özel sanıyor. Oysa kimse gerçekten özel değil.
Tehlike Nerede?
Parasosyal ilişkiler masum başlar, zamanla şu şekilde evrilir:
– Gerçek ilişkilerin sabrını azaltır,
– Hayal kırıklığı toleransını düşürür,
– Yüz yüze bağ kurmayı zorlaştırır,
– “Beni kimse anlamıyor” duygusunu derinleştirir.
Çünkü gerçek hayatta kimse sürekli anlayışlı değildir. Kimse her zaman sakin konuşmaz. Kimse senin duygularını sen söylemeden çözmez. Ama ekrandaki “Kişi” bunu yapar gibi görünür.
Yapay Zeka ve Yeni Parasosyal Dalga
İşin en çarpıcı tarafı burada başlıyor. Artık karşımızda insan bile olmayan ama bizi anlayan sistemler var.
Soru şu: “Anlaşıldığını hissetmek, gerçekten anlaşılmak mıdır?”
Bir bot seni yargılamaz ama seni tanımaz da! Bir bot seni terk etmez ama seninle kalmaz da.
Bu, duygusal konfor alanıdır. Gelin görün ki gelişim alanı değildir.
Son Söz: Yakınlık Cesaret İster
Parasosyal ilişkiler kötü olmayabilir ama yerini karıştırdığımızda tehlikelidir. Birini izlemek, tanımak değildir. Birini dinlemek, bağ kurmak değildir. Birine alışmak, ilişki değildir.
Gerçek yakınlık; sessizliği paylaşabilmektir, yanlış anlaşılmaktır, kırılmaktır, konuşmaktır.
Ekranlar bu gerçeği vermez, hissini verir.
Ve belki de bu çağın en büyük sorusu şudur: “Biz gerçekten yakınlık mı arıyoruz, yoksa yalnızlığımızın ağrısını dindirecek bir taklit mi?”
Etiketler: Tugay YazganİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
16 Aralık 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Aralık 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
04 Aralık 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
02 Aralık 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler