İtalya, Mondros Mütarekesi sonrasında kendisine ayrılan yerleri işgal etmesine rağmen tatmin olmmaıştı. Bu devletin asıl amacı, Türkiye’den azami miktarda büyük bir parça koparmaktı. Öte yandan kömüre fazlasıyla ihtiyaç duyuyordu. Bu bakımdan İtalya, Ereğli kömür havzasına el atmak istiyordu.
Bu sebeple, 28 Haziran 1919 tarihinden itibaren Versay Dörtler Konseyi’nin yerine geçen delegasyon başkanları toplantısında İtalya, hemen konuyu gündeme getirdi. Ancak Amerika delegesi Lasing, İtalya’nın kömür madenleri ile ilgili isteklerine yakınlık duyarken, Fransız delegesi Clemenceau ‘’ulusunun haklarını pazarlık konusu yapmayacaklarını’’ açıklayarak sert bir şekilde tepki gösterdi. Dolayısıyla sorun çözülememişti.
Dr. Ali Sarıkoyuncu’nun ‘’Milli Mücadele Döneminde Zonguldak Kömür Havzasında Fransız-İtalyan Rekabeti ve İtalya’nın Faaliyetleri’’ adlı makalesinden konu hakkında önemli bilgiler öğrenmekteyiz.
İtalya konuyu, Sevr Antlaşması’nın bir nevi ön anlaşması niteliğinde bulunan San Remo Konferansı’na götürdü. Konu ‘’Üçlü Anlaşma Tasarısı’’nın 7.maddesiyle konferansın 23 Nisan 1920 tarihli toplantısında gündeme getirildi.
Anılan bu madde ile; İtalya’nın sadece kömür madenleri ve kömürü madenden taşıma araçları ( demiryolları ve liman kolaylıkları gibi ) üzerindeki çıkarları, yansız ülke uyruklarının sahip oldukları ile Ağustos 1914’ten önce müttefik uyruklarının mülkiyetinde olanlar dışında olmak koşulu ile, Ereğli havzası bakımından tanınmaktadır.
Ayrıca İtilaf Devletleri, maden sayısı ile ilgili iş verme ve benzeri konulara ilişkin yönetmelikleri bugünün teknik ve sanayi koşullarına uygun hale getirmek ve özellikle bunu sağlamak için 1867’de yayımlanmış olan bugünkü yönetmeliğe getirilmesi gereken değişiklikleri yapmak için gerekebilecek Ereğli kömür madenlerine ilişkin yeni kararnamelerin Türk hükümetince çıkarılmasını sağlamak üzere birbirlerine diplomatik destekte bulunabileceklerdi.
Fransa Başbakanı Millerand, bu maddeye karşı çıktı. Tartışmalar, işgalci ve sömürgeci devletlerin Ereğli madenlerine sahip olmak gibi verdikleri mücadeleyi göstermesi yönünden ilginçtir. Millerand; ‘’şimdiye kadar bir Fransız tekeli olan şeyin yerine bir Fransız-İtalyan işbirliğini de kabul edebileceğini ama Fransız ortaklığının girişimlerinden bir İtalyan tekeli yararına özveriyi kabul edemeyeceğini’’ açıkladı.
Bunun üzerine söz alan İtalya Başbakanı M. Niti de yaptığı konuşmada; İtalya’nın önemli ülkeler arasında kendi kömür kaynağına sahip olmayan tek ülke olduğunu, Ereğli sorununun çözülmüş olduğunda tüm uzmanlar görüş birliğine vardıklarını sandığını söyledi. Clemneceau, Millerand’ın önerilerinin kabulüne imkan bulunmadığını açıkladı. Son olarak da, İtalya’nın bu koşullar altında anlaşmayı imza edemeyeceğini, belge yayınlanacak olsa bunu İtalyan Parlamentosu’nun onaylamayıp kesinlikle reddedeceğini sözlerine ilave etti.
Millerand ikinci konuşmasında ise; İtalya’nın Ereğli kömür havzasında akla uygun pay almasına karşı çıkmadıklarını, İtalya’ya Fransız ortaklığına tanınan fırsatlara eşit imkanlar tanınmasına karşı olmadıklarını ancak Fransızlar’ı her türlü gelişme umudundan yoksun bırakmanın haksızlık olacağını açıkladı.
Lloyd George da konuşmasında; İtalya’ya kömür sağlayacak bir kaynak bulunmasının gerekli olduğunu belirttikten sonra, Ereğli Şirketi’nden İtalya Hükümeti’ne hisse satılmasını teklif etti. Böylece havzada iki yabancı uyruğun yan yana çalışmasından doğabilecek zorlukların da önleneceğini bildirdi.
Millerand üçüncü konuşmasında ise; İtalyan hükümetinin isteklerini yerine getirmek için gayret sarfedeceğini ve her türlü öneriye açık olduklarını ifade etti.
Konferansın 26 Nisan 1920 günkü toplantıısnda Ereğli konusu tekrar gündeme geldi. Ereğli’ye ait madde dışında ‘’Türkiye İle Üçlü Anlaşma’’nın diğer maddelerinde anlaşma sağlandığından sadece Fransız ve İtalyan temsilci heyetleri arasında bir görüşme oldu. Bu ikili görüşme sonrasında varılan karar gereğince; Fransız ve İtalyan uzamanlarınca formül hazırlandı.
Bu sebeple; konferans üç devlet arasında tek anlaşmazlık konusu olarak kalmış olan Ereğli konusunda, Türkiye ile Üçlü Anlaşma tasarısı maddeleri açısından Fransa ile İtalya arasında bir anlaşmaya varıldığını not etti. Kozlu Kömür Madenleri Osmanlı Anonim Şirketi’nin ocakları Kozlu’da olması sebebiyle İtalya bu bölgeye sahip çıktı. İtalya’nın bu isteği Sevr Antlaşması’yla da teyid edildi. Böylece İtalya, Fransa’nın yanıbaşında Zonguldak kömür havzasına girmeyi başarmış oluyordu.
Bu şekilde kömür havzasına girmeyi başaran İtalya, Zonguldak’taki menfaatlerini korumak üzere yöreye 3 Temmuz 1920’de bir müfreze göndermiştir.
1301 Kez Görüntülendi. Etiketler: can canverBENZER HABERLER