logo

TARİHİ GERÇEKLER VE GÜNCEL GEREKÇELERLE…

Doğan GÖNÜLLÜ

Doğan GÖNÜLLÜ
haber@haberhayat.net
TARİHİ GERÇEKLER VE GÜNCEL GEREKÇELERLE…

Kdz. Ereğli’nin il olmasını, fikri takip esasına göre farklı açılardan ve farklı gerekçelerle desteklemeye devam ediyorum. Stratejik kılıflar uydurmak veya duygusallık, hele de popülistlik peşinde hiç değilim.

İlkten tarihi gerçeklere bakalım…

Zonguldak Valiliği yıllığına göre “Zonguldak Adının Kaynağı” ara başlığı altındaki bir paragrafta şu yazıyor:

“1836’da havzayı gezen, Fransız gezgin Eugene Bore’nin ‘Türkiye’den İran’a kadar mektuplar’ adlı kitabından alınmış tarihi haritasında; Zonguldak ‘Zenkilmendaik’ adıyla Ereğli kazasına bağlı bir yerleşim birimi olarak gösteriliyor.”

Aynı kaynağın ‘Yönetsel Ve Toplumsal Yapı’ başlığı altında ise şu bilgi var:

“1876’da Kastamonu Sancağına bağlı bir köy, 1877’de Bolu Sancağı Ereğli kazasına bağlı bucak ve 1899’da aynı bucağın kazası olan Zonguldak, 01.04.1924 tarihinde il olmuştur.”

Yani geçmişte Zonguldak’ın Ereğli’ye bağlı küçük bir yerleşim yeri olduğu belgelerle ifade ediliyor.

Günümüze geldiğimizde ise bu tarihi gerçekleri göze batırmak değil; Güncel ve haklı gerekçelerle il olmayı savunmaktır!

Örneğin Ereğli’nin il’e gönderilen kamusal kaynaklardan hakkını yeterince alamaması, örneğin bu engellemeye rağmen nicesel ve nitesel gelişmişliğini sürdürerek il statüsü kriterlerini sağlaması, örneğin kamuoyu beklentisi ve baskısı …

Ayrıca Ereğli için yakın tarihten önemli iki gerçek de; AB’nin kuruluş felsefesinde üretimi sınırlandırılan Kömür ve Çelik’tir. İlçede 1964 yılından bu yana kurulu ve bugün AB ülkeleri sıralamasında ilk 10’da yer alan Demir Çelik Fabrikası (ERDEMİR) sayesinde sanayi kenti kimliğine kavuşan Ereğli’nin büyüme vizyonuyla il olma ısrarı, bir heves değil; dünyadaki tüm sanayi kentlerinin tekâmülüdür.

Ereğli’de sektörel konulara girersek çıkmayız ama otomotivden finansa, inşattan metale, nakliyeden gıdaya tüm sektörler il olma alt yapısına hazırdır.

Başkent Ankara ile Megakent İstanbul’a coğrafi eşit yakınlığının avantajı yanında, 180 bine yaklaşan nüfusu, gelişmiş sosyokültürel yapısı ve ekonomik büyüklüğü ile ilçe sınırlarını zorlayan Ereğli, il olursa ; Başkent Ankara ve Zonguldak başta olmak üzere birçok çevre bu işten karlı çıkar.

Zira Ankara’dan bakınca Zonguldak, bir yandan taşkömürü yükünü taşıyan emek ağırlıklı bir kent, diğer yandan Ereğli merkezli Demir Çelik sektörünün sağladığı karlılık, istihdam ve vergi ödemeleri nedeni ile yüksek kazanç sağlayan bir refah kenti.

Oysa Zonguldak rakamlarından Kdz. Ereğli’nin üçte ikilik vergi ve ekonomik katkısını çıkardığınız zaman geriye pek bir şey kalmıyor. Yani Ereğli, Zonguldak’ın durumunun kağıt üzerinde “ihtiyacı olmayan bir kent” haline getiriyor, istemeden bu efekti veriyor. Ve Ankara’nın bu yanıltıcı/yapay bakış açısı Ereğli’ye ve Zonguldak’a çok zarar veriyor.

Daha bir hafta önce kente gelen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ne demişti ; “Zonguldak, zengin kömür yataklarıyla yıllarca Anadolu’yu ısıtırken, şimdi kıyılarında çıkan doğal gaz ile Türkiye’yi ısıtacak. Enerjinin merkezi haline gelecek.”

Öteden beri “Enerji kenti” ilan edilen Zonguldak, bugünlerde enerjisini Ereğli’nin kendisinden ayrılmamasına harcıyor! Oysa aynı enerjiyi, defans yerine atak oyunla Filyos Vadi Projesi’ne sahip çıkarak ve gelişmişliği vadi bölgesi üzerinden yakalayabilmek için harcayabilir.  

Zonguldak için Ereğli, “ne senle, ne de sensiz” paradoksuna dönüşmüş durumda!

Halbuki Ereğli’nin il olması ile Zonguldak, kamusal yatırımlardan mahrum kaldığı haklı gerekçesi ile merkezi hükümetten payını daha fazla isteyecek; hem Ereğli-Alaplı Bölgesine paylaştırmadan bu kaynak kendisinde kalacak hem de bir yandan Filyos Vadi Projesi ile yükselme periyoduna girecektir.

Yoksa Zonguldak, yarın bir gün Filyos’la gelişen, serpilen Çaycuma’nın da çıkıp “ben de il olmak istiyorum” çıkışı ile karşılaşabilir. Enerji kenti Zonguldak, lobisi güçlü olan vadi bölgesiyle organik bağını, ekonomik ve idari yönlerden güçlendirmek için daha fazla enerji harcamalı bence…

Zaman zaman devam ederiz ama tam da bu aşamada diyorum ki;

Ereğli’nin il olmasına karşı çıktığı ifade edilen ve aktif siyasette olmamasına rağmen güçlü etkisi olduğu bilinen Vadili Köksal(Toptan) Ağabey de bu işe seçim öncesi “he” der de, tarihe geçer mi?..

Niye “he” demesin ki; yükseklerde bu tür konulardaki kararlar konjonktüreldir. “Nasıl olsa sıcak bakmaz” bıkkınlığı ve öğrenilmiş çaresizliğe yenik düşmememiz , ısrarla destek istememiz lazım!

‘AĞABEY’ söyleşisinde, Bartın’ın il olma ısrarının sessizce ve saygı ile karşılanmasına anılarında yer verecek kadar;  Zonguldak’ın Filyos Vadisi Projesine yeterince sahip çıkmayışını üzüntü ile ifade edecek kadar açık sözlü Toptan’a, Ereğli’de katılımcı demokrasi hareketinin doruğa ulaştığı güzelce anlatılır, doğru düzgün bir brifing verilirse “he” der.

“Zonguldak benim siyasi hayatım boyunca büyük projelerle hiçbir zaman gelmedi. Bu beni üzdü. Ama bu sadece Zonguldak’ın meselesi midir bilmiyorum” sözlerinin sahibi Sayın Toptan’a “işte büyük proje: KAZANAN ZONGULDAK, KAZANAN EREĞLİ, KAZANAN ÇAYCUMA ve KAZANAN TÜRKİYE PROJESİ.” İyi anlatılırsa, “he” demekten öte son imzayı atacak olan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a da öyle bir anlatır ki, kaybedenin olmadığı tarihi kararla gelecek nesillerin dualarına birlikte mazhar olurlar…

Şimdilik Adım Hıdır…

—–

  • Yazarın konu ile ilgili önceki yazılarını okumak için görselleri tıklayınız :

……

13 Temmuz 2023:

18 Haziran 2023:

Paylaşın:
Etiketler: »
2608 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • KDZ EREĞLİSİ’NDE 1844 YILI EMLAK GELİRLERİ

    11 Temmuz 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Ana Bilim Dalı İktisat Tarihi Bilim Dalı’na 2010 yılında sunduğu ‘Temettüat Defterlerine Göre Karadeniz Ereğli’nin Ekonomik ve Sosyal Tarihi’ başlıklı yüksek lisans tezinde Tansu Hilmi Hançer; Ereğli kasabasında 1844 yılında toplanan emlak gelirleri hakkında bilgiler vermektedir. Belirtilen defterlerde Ereğli kaza merkezinde bulunan taşınmazlar tespit edilmiştir. Birim olarak ‘bab’ ile hesap edilen dükkanlar 98.375 bab, ‘asiyab’ denilen değirmenler ise 14.71 bab olduğu görülmüştür. Tüm ...
  • “SÖZ, GÖZE SÖYLENİR”

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Söz Ustası, Liderlik Eğitmeni Yaşar Ateşsoy, “Etik Gazetecilik” konulu toplantıda muhatabın anladığı dilden konuşulması gerektiğini ifade ederken “Söz, göze söylenir” derdi. Toplantının ana konusu olan mentörlükle ilgili ise “Dinlemek anlamak amaçlı olmalı, cevap vermek amaçlı değil” sözleri ile bir çırpıda ne çok şey söylemişti aslında. Tıpkı espriyle karışık, "Ağlaşmayın yahu, ne güzel ‘AĞ’ laşıyoruz işte" dediğinde olduğu gibi..! Sahi "söz" için demişti Koca Yunus : "Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı... Söz ola agulu aşı balıla y...
  • KDZ EREĞLİSİ İLÇE İDARE MECLİSİNİN TABİİ ÜYELERİ

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Bir ilçenin tüm kararlarını alan, ilçenin yapılması gereken işlerini planlayan, gözden geçiren, memurların yargılanıp yargılanmamasına karar veren vb birçok görev ve yetkilere sahip olan ilçe idare meclisinin iki üye grubu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; Azay-ı Tabiiye adını alır ve kaymakam başta olmak üzere memurlardan oluşur. Azay-ı Müntehabe ise ilçe idaresinin sivil halk temsilcilerinde oluşturulan kısmıdır. Meclisin tabii reisi ilçe kaymakamıdır. İlçe idare meclisinin alacağı kararları kayıt altına alacağı memur üyeleri de bulunmaktad...
  • DR.GÜNEN “İŞBİRLİĞİYLE İYİLEŞMENİN GÜCÜNÜ” YAZDI!

    20 Mayıs 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hekiminize Güvenin, Sağlığınıza Ortak Olun: İşbirliğiyle İyileşmenin Gücü İyi bir tedavi yalnızca reçeteyle değil, güvenle başlar. Modern tıpta bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç tuşla hastalığınız hakkında binlerce makaleye ulaşabiliyor, semptomlarınızı arama motorlarına yazıp kendi tanınızı koyabiliyorsunuz. Ancak bu bilgi bolluğu, kimi zaman kafa karışıklığına, hatta hekim-hasta ilişkisinde güven kaybına neden olabiliyor. Giderek artan bu “her şeyi ben bilirim” hali, ne yazık ki tedavi sürecini olumsuz etkiley...