Merhum Sosyolog, yazar Mübeccel Kıray “EREĞLİ – Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası” adlı (1964-İletişim Yayınları) Kitabının “GİRİŞ: PROBLEM” bölümünde Ereğli’nin büyümesinden /Ereğlilinin büyümeye uyumundan bahisle şöyle diyor:
“Ereğli bugünkü çapta olmamakla beraber benzer bir tecrübeyi civarda kömür bulunduğu ve işletilmeye başlandığı 1860 yıllardan beri yaşamaktadır. Kömür ocakları, liman, demir yolu inşaatları, artan ulaşım ve haberleşme olanakları Ereğli’yi Türkiye’nin aynı büyüklükteki başka kasabalarından daha fazla değiştirmiştir. Diğer bir deyimle bugün temel, başlangıç noktası olarak alacağımız Ereğli 18. yüzyılın Anadolu’sunda feodal yapıda bir kasaba değildir. Üzerinde duracağımız değişmeler esasen yüzyıla yakın bir zamandan beri devam edip gitmektedir…”
Kıray, “KASABALILARIN ‘BÜYÜK EREĞLİ’ İMAJI” başlığı altında ise o zamanki adı Demir Çelik olan Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları(ERDEMİR)nın henüz kurulmaya başlandığı yıllarda ilçe halk ile yaptığı anketler ve incelemeler ışığında değerlendirdikten sonra şu ifadeleri kullanıyor:
“%83,4’ünün İstanbul gibi milyonluk şehri tanıyan Ereğlililerde Ereğli ve büyük şehir imajları daha yan yana gelmemiştir. Ereğli’yi büyük şehir ve kendilerini büyük şehir sakinleri olarak tahayyül etmek onlar için henüz zor bir şeydir. Bir ya da iki yıl sonra, kasaba hala büyümeye devam ederken, daha ayrıntılı bir büyük şehir imajına varmaları mümkündür.”
Başım sıkıştığında başvurduğum ve arada bir alıntıladığım kitabın sonunda ise Kıray, “Yeni kurulan fabrikanın Ereğli’yi bu aşamadan ne kadar ileriye götüreceği konusu, yalnız fabrikaya bağlı değildir. Bu daha çok Türkiye’nin bütününde yer alacak değişikliklere ve bunlarla hem fabrikanın hem de kasabanın kuracağı ilişkilere bağlı olacaktır.” İfadeleri ile adeta 60 yol öncesinden bugüne mesaj gönderiyordu.
Ben de 2007 yılında vefatından iki hafta önce bizzat telefonla Ereğli’ye davet ettiğim(Başkan Posbıyık‘la işbirliği yapmıştık ve bir etkinlikte ağırlayacaktık) Kıray hocama diyorum ki; Hocam ruhunuz şad olsun. “Mümkün” dediğiniz büyük şehir imajına varmak çoktan mümkün olmalıydı ancak yine yazdığınız gibi “ilişkilere bağlı olarak” bu zamana kadar mümkün olamadı; şimdilerde inşallah…
Evet, o günlerde Şirin bir balıkçı kasabası olan Ereğli, Kıray’ın da öngördüğü gibi bugün Demir Çelik’in de dolaylı etkisi ile hala “il olma mücadelesi” vermektedir. Dolaylı diyorum çünkü 2016’dan bu yana OYAK Maden Metalürji şirketi olan ERDEMİR sayesinde Türkiye’nin ilk ilçe Ticaret ve Sanayi Odası(TSO) Kdz. Ereğli’ye kurulmuş ve bugün işte o TSO’nun dinamik başkanı Arslan Keleş, il konusunun öncülüğünü yapmaktadır. Dolaylı diyorum çünkü Ereğli Belediyesinin başında 5 dönemdir ERDEMİR’de yetişmiş Belediye Başkanı Halil Posbıyık (bazı yardımcıları/danışmanları ve belediye meclis üyeleri de) vardır. Posbıyık arada bir “destek olmuyor” diye yüklense de her fırsatta ERDEMİR’den, aydınlık ışığından ve gücünden sitayişle bahseder. Dolaylı diyorum çünkü Ereğli il olalım diyorsa ERDEMİR’in ilçede ürettiği sosyal, ekonomik ve kültürel katma değerin payı büyüktür…
Neyse, konu ERDEMİR güzellemesine dönüşmeden ve anlam dağılmadan…
Yukarıda da alıntıladığım gibi Ereğlili’nin çok uzun yıllar önceden beri büyük şehir hayali kurmakta olduğu, bunu hak ettiği, dönemin araştırmacı yazarları tarafından da bilimsel yönetmelerle ele alınmış ve tarihe not düşülmüştür. Böylece Ereğli halkının il olma mücadelesinin bilimsel, sosyolojik ve ekonomik sağlam temellere dayandığını bir kez daha pekiştirmiş olduk. Hatta ekleyelim: Karadeniz Ereğli’nin, il olmanın da ötesinde sanayinin, turizmin, denizciliğin ve lojistiğin harmanlandığı “Büyük Ereğli” hayali kurması işten bile değildir!
Yarın (20 Temmuz 2023 Perşembe) Kdz. Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde “Hayalimiz Gerçek olsun, Ereğli il olsun” sloganı ile geniş katılımlı bir toplantı düzenlenecek. O toplantı ki kaderin bir güzel cilvesi olsa gerek ; yine sektörel olarak Demir Çelik’le bağlantılı Sanayici Akın Tatoğlu’nun merhum babası adına Ereğli’ye yaptırdığı Hüseyin Tatoğlu Kültür Merkezi’nde yapılacak.
Evet lafı, festival kapsamında mağarada dinlemeye doyamadığımız Arif Sağ Üstat‘ın “il olmak için mücadeleye devam etmelisiniz” dedikten sonra nükteli bir şekilde söylediği “köz bitti, söz bitti” anlamlı ifadesi ile sonlandırıyorum:
Doğru zamanda planlanan, benim tabirimle de “Katılımcı Demokrasi Hareketi” olan TSO’nun bu önemli hamlesinin çoban ateşi olmasını ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
08 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
25 Ekim 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
25 Ekim 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler