CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, TÜİK ile ilgili TBMM’ye verdiği soru önergesinde ” Kurum tarafsız ve şeffaf yapısını yitirerek, siyasal otoritenin politikalarını destekleyen verileri üreten, her açıkladığı veriye şüphe ile yaklaşılan bir birim haline getirilmiştir. Bu yönüyle TÜİK, kamuoyunda güvenilir bir kurum olma yapısını kaybetmiştir.” dedi.
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile ilgili olarak bir meclis araştırma komisyonu kurulmasını istedi.
TÜİK’in açıkladığı pek çok rakamın şaibeli olduğunu ifade eden CHP’li Demirtaş, “TÜİK’in yanlış hesapları sadece rakamdan ibaret değil. Kamu çalışanları, emekliler ve işçilerin aldıkları ücretlerde TÜİK’in yaptığı açıklamalar baz alınmaktadır. Temel gıda maddeleri ve ihtiyaçlardaki zam oranları karşısında kör, sağır, dilsiz kalan TÜİK’in iktidar baskısı ile yaptığı bu yanlış hesaplamaların bedelini milyonlarca kamu çalışanı, emekli ve asgari ücretli enflasyon karşısında ezilerek ödemektedir” dedi.
TBMM Başkanlığına sunduğu meclis araştırma önergesinde Ünal Demirtaş, şunları ifade etti;
“TÜİK, ASGARİ ÜCRETLİYE 120 TL’LİK ARTIŞI YETERLİ BULDU!
TÜİK’in kamu çalışanları ile emeklileri yanında, ülkemizde çoğunluğu asgari ücret alan işçiler açısından belirleyici bir görevi bulunmaktadır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun talebi üzerine TÜİK, her yıl bir işçinin asgari geçim tutarını belirlemektedir. TÜİK tarafından belirlenen bu rakam asgari ücretin tespit edilmesinde bir kriter olarak alınmaktadır. Aralık 2018’de TÜİK, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na, bir işçinin asgari geçim tutarı olarak 2 bin 213 TL’yi yeterli görmüş, 2019 yılında ise bu rakamı sadece 120 lira arttırarak 2 bin 331 TL bildirmiştir. TÜİK’in yaptığı bu hesaplamalar en basit tabir ile insan aklıyla dalga geçmektir. 12 ayda iğneden ipliğe yapılan zamlar ortadayken, vatandaşlarımızın gerçek enflasyonu yüzde 50’leri geçmişken, asgari ücretlilere bir yılda 120 liralık artışı yeterli gören TÜİK’in, gerçeğin değil iktidarın yanında olduğunu göstermektedir. Temel gıda maddeleri ve ihtiyaçlardaki zam oranları karşısında kör, sağır, dilsiz kalan TÜİK’in iktidar baskısı ile yaptığı bu yanlış hesaplamaların bedelini milyonlarca kamu çalışanı, emekli ve asgari ücretli enflasyon karşısında ezilerek ödemektedir.
“VATANDAŞ TÜİK RAKAMLARINA GÜVENMİYOR!“
TÜİK tarafından ekonomik verilere ilişkin yapılan açıklamalar, gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Son yapılan TÜİK açıklamasına göre; enflasyon 2019 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 0.74,bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 11.84,12 aylık ortalamaya göre de yüzde 15.18 artmıştır. Oysa ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamında 2019 yılının ilk on ayında, ekmek, un, bulgur gibi gıda ürünlerinin fiyatları yüzde 12,2, et ve balık fiyatları yüzde 6,4, süt ve süt ürünlerinin fiyatlarında yüzde 40,5, meyve fiyatlarında yüzde 57,2, sebze fiyatlarında yüzde 28,4, bakliyat fiyatlarında yüzde 8,9 oranında artmıştır. Gıda fiyatları ortalama yüzde 31.2 oranında artarken, elektrik yüzde 60, doğalgaz ise yüzde 52, akaryakıt ise yüzde 30 oranında zamlanmıştır. Pazarda ve markette bu rakamlarla karşılaşan ve alım gücü günden güne düşen vatandaşımız nezdinde, TÜİK’in açıkladığı yüzde 11.84’lük oran da, yüzde 15.18’lik oran da elbette inandırıcı değildir. TÜİK’in gerçekle bağdaşmayan, yanlış hesaplamaları sadece birer rakamdan ibaret değildir. Çünkü kamu çalışanları ile emekli maaşlarındaki zam oranları enflasyon rakamları baz alınarak belirlenmektedir. Enflasyon oranı düştükçe maaş zam oranları da düşmektedir.
“GERÇEK İŞSİZ SAYISI 6 MİLYON 500 BİN!“
Bir başka sorunlu nokta da iş gücüne ilişkin verileridir. Ülkemizdeki gerçek işsiz sayısı tespit edilememekte, istihdam edilenlerle, iş gücü sayısı net bir şekilde ortaya koyulamamaktadır. Üstelik TÜİK tarafından açıklanan verilerle İŞ-KUR’a yapılan başvurular kıyaslandığında ortada bir yanlışlık olduğu net bir şekilde görülmektedir.
TÜİK’in son yayınladığı iş gücü istatistiklerinde, işsizlik oranı yüzde 13.4,iş arayıp bulamayanların sayısı ise 4 milyon 396 bin kişi olarak belirtilmiştir.1 ayda istihdam edilen sayısı 97 bin azalırken, işsiz sayısı da 170 bin kişi azalmıştır. Bunun yanında 1 ay içinde, ev işleri ile meşgul olma, eğitim görme, emekli olma, iş bulma ümidini kaybetme gibi sebeplerle de 542 bin kişi iş aramaktan vazgeçmiştir. 145 bin kadın ise bir ayda işgücünden ayrılıp, iş aramaktan vazgeçip ev hanımı olmaya karar vermiştir. Bir yılda ev hanımı olmaya karar veren kadın sayısı 632 bin kişi artmıştır. Bunlar, hayatın olağan akışına uymayan, gerçekle bağdaşması mümkün olmayan rakamlardır. TÜİK’in,iş aramaktan vazgeçenlere dair yansıtmadığı istatistikler nedeniyle gerçekte 6 milyon 500 bine dayanan gerçek işsiz sayısı gizlenmiş olmakta, buna bağlı olarak da işsizlik oranı düşürülmektedir. Tüm bunlar enflasyondan sonra TÜİK’in iş gücü rakamlarında da siyasal otoritenin baskısı altında olduğunu açığa çıkarmaktadır.
TÜİK, İKTİDARIN SANAL PEMBE TABLOSU İÇİN VERİ AÇIKLIYOR!
TÜİK, belli aralıklarla ekonomik ve sosyal konulardan, kültür ve çevreye, bilim ve teknolojiden, turizme kadar pek çok farklı alanda istatistikler yayınlamaktadır. Bu istatistikler, kamuoyunu hükümetin politikalarının sonuçları hakkında bilgilendirir, sektörel yatırımlara kaynak teşkil eder, ekonomi ve sosyal politikalarda belirleyici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. TÜİK’in verilerinin temel alınarak verilen çok sayıda karar bulunmaktadır. Bu nedenle, ortaya çıkan sonuçların, tarafsız, doğruluğundan şüphe edilmeyen, şeffaflığı sorgulanmayan veriler olmalıdır.
Ancak son dönemde Türkiye İstatistik Kurumu, yayınladığı verilerle, güvenilirliğini, tutarlılığını, tarafsızlığını ve şeffaflığını yitirmiş bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Son aylarda TÜİK’in açıkladığı verilerin gerçeği yansıtmaktan daha ziyade ülkemizde Ak Parti iktidarının oluşturmaya çalıştığı sanal pembe tablo algısını sağlamaya ve güçlendirmeye yönelik, ülkemiz gerçekleriyle bağdaşmayan veriler olduğu ortaya çıkmaktadır. Enflasyon, işsizlik, istihdam gibi son derece kritik ve önemli verilerde TÜİK, İş Kur, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu gibi devletin diğer temel kurumlarının ve uluslararası kuruluşların verileriyle çelişen rakamları ortaya koymaktadır. Kurum tarafsız ve şeffaf yapısını yitirerek, siyasal otoritenin politikalarını destekleyen verileri üreten, her açıkladığı veriye şüphe ile yaklaşılan bir birim haline getirilmiştir. Bu yönüyle TÜİK, kamuoyunda güvenilir bir kurum olma yapısını kaybetmiştir.
“TÜİK BAŞKANI TARAFSIZ MI?“
TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları ile ilgili olarak geçmiş yıllarda, şaibeli durum ve açıklamaya muhtaç olan iddialar kamuoyunda yer almıştır. Bunlardan biri TÜİK’ten üst düzey bir bürokratın, enflasyonda yeterli düşüş olamaması üzerine kendilerine iletilen talimatla fiyatı düşen veya çok tüketilen bazı ürünlerin fiyatlarının tekrar derlendiğini ve bu fiyatların dikkate alındığını iddia etmiştir. Yine endekste yer almayan bazı ürünlerin sepete eklendiği, büyük market zincirlerinin fiyat toplama dönemlerinde, belli ürünlerde indirim yapıldığı gibi iddialar gündeme gelmiştir. Ekim 2018’de TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı sonrasında, Başkan Yardımcısının görevden alınarak Hazine ve Maliye Bakanı’na yakın bir kişinin atanması, TÜİK’in tarafsızlığına gölge düşüren, şeffaflık ve güvenilirliğini ise sorgulatan bir durumdur.
“AB RAPORLARINDA DA TÜİK ELEŞTİRİSİ VAR!“
Nitekim TÜİK’in şeffaflığına dair çok temel eleştiriler 2018 ve 2019 yıllarında Avrupa Birliği Türkiye Raporları’na da yansımıştır. 2018 yılında “Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı’nın atama süreci ile ilgili olarak daha fazla şeffaflık uygulanması gerekmektedir” şeklinde belirtilen konuya 2019 yılında çok daha geniş bir şekilde yer verilmiş ve “Temmuz 2018’de kabul edilen bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile TÜİK Başkanı’nın yetkileri azaltılmış ve üst düzey yetkililerin atama usulleri değiştirilmiştir. TÜİK Başkanı, doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır ve Başkan yardımcıları ve daire başkanlarının ataması Cumhurbaşkanı’nın onayına tabidir. TÜİK içerisindeki atama ve görevden alma süreçlerinin şeffaflığına ilişkin birtakım endişeler söz konusudur.” denilmiştir.
“GÜVENLİ, TUTARLI VE ŞEFFAF OLMALI!“
Ülkemizde istatistiki verilerin toplanması amacıyla, 1926 yılında Merkezi İstatistik Dairesi kurulmuştur.1962 yılında Devlet İstatistik Enstitüsü olan kurum, 2005 yılında yapılan değişiklik ile Türkiye İstatistik Kurumu adını almıştır. 2005 yılında kabul edilen 25997 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun ilk maddesindeki “resmî istatistiklerin üretimine ve organizasyonuna ilişkin temel ilkeleri ve standartları belirlemek; ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda veri ve bilgilerin derlenmesini, değerlendirilmesini, gerekli istatistiklerin üretilmesini, yayımlanmasını, dağıtımını ve Resmî İstatistik Programında istatistik sürecine dâhil kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamaktır” düzenlemesi ile kanunun ve kurumun amacı belirlenmiştir. Yine Kanunun 4’üncü maddesi ile bu amacı gerçekleştirirken yani belli konulardaki istatiksel veriler hazırlanırken uyulması gereken ilkeler belirlenmiştir. Bu düzenlemede; “Resmî istatistiklerin kalitesinin geliştirilmesi için Program kapsamında üretilen istatistikler, güvenilirlik, tutarlılık, tarafsızlık, istatistikî gizlilik, güncellik ve şeffaflık ilkelerine göre hazırlanır ve uygulanır. Resmî istatistiklerin gerçekleri yansıtmasının sağlanması, tüm kullanıcılara tarafsız ve eş zamanlı olarak sunulması, gizlilik ilkesine riayet edilmesi, kamuoyunun bilgi edinme hakkının gözetilmesi temel esaslardır” denilmektedir. Yani Türkiye İstatistik Kurumu’nun kuruluş kanunu, devlet eliyle belli konulardaki istatistiksel çalışmaları yapmakla görevlendirilmiş kurumun yaptığı çalışmalarda güvenilirlik, tutarlılık, tarafsızlık, şeffaflık gibi ilkeleri temel esaslar olarak belirlemiştir.
KURUM AMAÇ VE İLKELERİ DOĞRULTUSUNDA VERİ YAYINLAMALI!
Kuruluş kanununda belirlenen amaçtan sapan, şeffaflık, tarafsızlık ve güvenilirlik gibi temel ilkeleri yerine getirmesinde ciddi şüphelerin bulunduğu ve açıkladığı verilerle toplumun pek çok kesiminde telafisi güç sonuçlara neden olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilerin doğruluğunun araştırılması, bu konuda ortaya çıkan farklılıkların nedenlerinin tespiti, kurumun amaç ve ilkeleri doğrultusunda siyasal otoriteden bağımsız bir şekilde istatistikleri yayınlayabilmesi için yapılacakların tespit edilebilmesi ve bu doğrultuda yapılacak hukuksal ve idari değişikliklerin belirlenmesi amacıyla bir meclis araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.
750 Kez Görüntülendi.BENZER HABERLER