logo

FESTİVALİMİZ VE SÖYLEŞİMİZ TURNUSOL GÖREVİ YAPTI!

Doğan GÖNÜLLÜ

Doğan GÖNÜLLÜ
haber@haberhayat.net
FESTİVALİMİZ VE SÖYLEŞİMİZ TURNUSOL GÖREVİ YAPTI!

Mahşeri kalabalığına alıştığımız Kdz. Ereğli Uluslararası Sevgi Barış Dostluk Festivalimiz (-miz- diyorum çünkü sahiplendik) bizi coşturduğu kadar, gerçeklerle yüzleştirme görevi de üstleniyor.

Öncelikle başta Başkan Posbıyık olmak üzere belediye ekibini başkan yardımcısından, müdürüne, çöpçüsüne ve ulaştırmasına kadar kutlayalım. Gerçekten özveri ile çalışıldığını gördük.

Binlerce insanın hizmet verdiği, yüzbinlerce insanın hizmet aldığı ve toplamda birbirinden ayrı ayrı sayıları 100’e yakın ekinliği teorik olarak planlamak, bunu pratiğe dönüştürmek; ciddi bir motivasyon, profesyonelce çaba, bir o kadar da insan ve finansman kaynağı gerektirir. Oturduğunuz apartmanın yönetim toplantısının bile ne zorluklarla yapıldığını düşündüğünüzde, birçok komplikasyon riskini barındıran bu etkinliklerin insan ve donanım unsurlarını düzenlemenin gerçekten ciddi bir iş olduğu anlaşılır. Yetki ve sorumluluğu başarı ile delege edildiği, dahası emek olduğu anlaşılır. Bunu görmezden gelemeyiz…

Pazartesi sabahı uğradığım simitçim “hayırdır bugün geç kalmışsın sende konser yorgunu musun?”  deyince, “konsere gitmedim ama gerçekten biraz yorgunum” cevabıma hep birlikte güldük. Zira usta gece 02.30’da, tezgahtar ise Bursa’dan misafirleri ile 03.30’da eve geldiğini ballandırarak anlattı. Üstüne, stajyer kızımızın da gece yarısı işyerimin fotoğrafını gönderip “konser dönüşü işyerine uğradım” esprisini hatırlayınca “simitlerde tazeymiş” diyerek lafı değiştirdim.

Çünkü festival turnusol görevi yapmış, beni değer yargılarım konusunda yeniden düşünmeye sevk etmişti.

.

Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlendiğim Kdz. Ereğli Dijital Medya ve Gazeteciler Derneği(ERMED) Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri için festival demek ise “söyleşi” demekti.  Nisan ayından bu yana planladığımız “Yerel Kalkınmada Medyanın Rolü” başlıklı söyleşiyi başarı ile gerçekleştirdik. İşbirliği yaptığımız Ekonomi Gazetecileri Derneği(EGD)’nin o dönemki Yönetim Kurulu Başkanı (Mayıs ayında yapılan tek liste ile genel kurulda başkan Recep Erçin oldu)  Celal Toprak’ı ikna etmemiz her ne kadar zor olsa da, sonuçta 300 km. öteden 1,5 saatlik söyleşiye katkıda bulunmak üzere hiçbir karşılık beklemeden 10 kişilik heyet bizimle birlikte oldu. Oysa 300 adım ötemizde de bu söyleşiye katkı verebilecek/ alabilecek birçok kişi vardı. Sağlık olsun, demek ki bir yerlerde biz hata yaptık! Dedik ya festivalimiz gayet güzel turnusol görevi yapıyor diye…

Söyleşimize her türlü desteği veren ve bizzat katılan Başkan Posbıyık’ın Ereğli’nin tanıtımına katkılarını anlattığı uzun konuşmasına cevaben, “işte tüm bunları medya duyuruyor” cevabıma ve daha kapsamlı bir toplantı yapılması gerektiğini söylediğinde “destek verirseniz daha büyüğünü de yaparız” önerime sıcak baktığını sadece beden dilinde anlayabildim. Zira turnusol işbaşındaydı!…

Başka, başka…

Söyleşide sevgi barış dostluk sloganına rağmen bir araya gelme kültüründen yoksun olduğumuz yüzümüze vuruldu.

4-5 yıldızlı otel eksikliğimiz hem misafirlerimiz hem de Posbıyık tarafından sıklıkla telaffuz edildi…

Hizmet sektöründeki eksiklerimizi bizzat gözlemledik!

Sanayi kenti olmamıza rağmen işsizlikten şikayet edişimizde haklılık payı olmadığımız savunuldu…  

Gastroturizmi ihmal ettiğimiz, tarih ve endüstriyel turizm potansiyelinin yeterince değerlendirmediğimiz kibarlıktan olsa gerek eleştiri yerine soru olarak dillendirildi. 

Kestane, çilek, bal gibi yerel değerlerin üretiminin teşvik edilmesi ve türevsel ürünler elde edilmesi gerektiği konuşuldu.

Konuşmacı Yönetim Kurulu Üyemiz Hüseyin Aksakal’ın özenle hazırladığı sunumunu, irticamının bozulması nedeni ile nakledememesi bile, o’nun meslekte nicelik/nitelik kıyaslaması yapmasını engelleyemedi.

Son dönemlerin turnusol modasına da değinelim:  “Bir talep veya işle karşılaştığında sözlü olarak ret etmek yerine gülümseyerek ve hemen ‘tabii ki’ diyerek kabul et, ama iş icraata gelince mazeret uydur, cin gibi akıllı ol(!)” modasına uyanlara turnusol selamı olsun!

Yerimiz kalmadı, Celal Toprak başkanımızın değerlendirmeleri ve gezi öncesi/sonrası notları bir başka yazıya kaldı. 

Ah, etkinliğimizden sorumlu Belediye Meclis Üyemiz, her adımda yanımızda olan Yılmaz Partlak’ın samimi gayretini ve emeklerini nasıl unuturum. Tam bir görev insanı olduğunu anladık, yakından tanımaktan memnun olduk.

Festivalimizde ve söyleşimizde emeği geçen, katılan katılamayan dostlar; Belediyemiz, misafir heyet, derneğimiz ve şahsım adına teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun.

İyi ki vardınız.

GAZETEYE YETİŞTİREMEDİĞİM SON FESTİVAL NOTLARIM:

  • Festival görevlisi ve misafirleri öğlen/akşam yemeklerinin yeni restoranda verilmesi düşüncesi ve uygulaması çok yerinde oldu. Zübeyde Hanım Meslek Lisesi yöneticileri ile öğrencilerinin üretimleri ve hizmetleri on numaraydı, kutluyorum.
  • Festival Ödülü polemiğini değerlendirmeyi, Aydın insan Mali Müşavir Semih Özkök’ün uzun yazından alıntıladığım “Sizi Gidinin Sahte Milliyetçileri…” sözü ile noktalıyorum.
  • Yemek sunumu konusundaki eksikliğimizin ‘Gastronomi’ etkinliğinde tabakların harala gürele taşındığında tekrar gördüğümü üzülerek tekrarlıyorum. Oysa yemek folklorun bir parçasıdır. Yapanların veya sunanların çıkıp üretimleri ile ilgili iki laf etmeleri, ne iyi olurdu… (Gastronomi Yazarı Dostum Talip Bayram‘ın “hani sunum, hani yöresel yemekler nerede?” sorusunun cevabını orada veremediğimden buradan kulaklarını çınlatıyorum!)
  • Festival Kortejinin orta ve ara sıralarına da motivasyon amaçlı bando veya öndeki sesin arkaya verilmesi önerisini sunuyorum.
  • Başkan Posbıyık‘ın Sanatçı Gülşen‘e şaka ile karışık söylediklerinin sık sık söylediği “ben sovmenim” sözü ile değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.
  • Eskiden festivallerde Güzellik Yarışmaları yapar ve ÇİLEK GÜZELİ seçerdik. Çok da ilgi toplardı. Zübeyde Hanım Meslek Lisesi ve AVM’lerle işbirliği yaparak tekrarı neden olmasın?
  • İlk günkü Halk Dansları gösterileri muhteşemdi. (-ki bunu bir folklorcu olarak çok önceleri yazarak bizzat önermiştim) Ancak sahnede ülke temsilcilerinin kendi sunumu ve tercümesi(sadece ülkesi değil) ile ülkeleri, ekipler, şarkıları, kıyafetleri ve dansları ile ilgili bilgilendirmede bulunulmasını öneriyorum. Ayrıca ana sahne yerine gün içinde farklı saatlerde farklı küçük yerlerde oyunlar sergilenebilir. Böylece ekiplerin daha yakından izlenebilmesi sağlanabilir. ) örneğin Bozhane sahne, Amfi Tiyatro, Sanat sokağı gibi….)
  • Ben Başkan Posbıyık‘ın yerinde olsam; ticari olarak yükselişte olan OYAK/ERDEMİR, TAT METAL ÇELİK VE ÇINAR BORU PROFİL yönetimlerine de birer ödül takdim ederdim. Hatta festival içerisine(veya ayrıca) bir günde “Endüstri Fuarı” eklerim. Öğleden önce Erdemir turu, öğleden sonra OSB turu. Akşama da toplantı ve gala yemeği.
  • Ben ERDEMİR’in yerinde olsam ; futbol sahamı düzenler ve festival boyunca belediyenin kullanımına sunardım. Stantların, büyük/küçük sahnelerin ve tadım etkinliği gibi programların orada olduğunu düşünsenize…
  • Güvenilir dostlara göre festivalde kimi satıcılar başta tekel ürünleri olmak üzere taksi ve yemek ücretlerine fahiş fiyat uygulamış.
  • Konserlerin geç saatte olmasının, güvenlik ve yorgunluk sorununu da beraberinde getirdiğini serzenişle söyleyen genç kızımız ile o saatte mahalle arasında korna çalan gençlerden rahatsız olan çalışanların da sesine de kulak verilmeli.
  • Festival ‘tema’ sı olarak sunulan ‘cam sanatları’ gösterilerinin güme gittiğini düşünüyorum.
  • Belediye Basın Bürosu festivalde arı gibi çalıştı, tebrik ve teşekkür ediyoruz. Ve tabi ki sunucu kızımızı da….
  • Ekleyecek/çıkaracak notların devamını da sizden bekliyorum…

Sağlıkla, başarıyla kalınız…

Paylaşın:
Etiketler: » » »
851 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • KDZ EREĞLİSİ’NDE 1844 YILI EMLAK GELİRLERİ

    11 Temmuz 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Ana Bilim Dalı İktisat Tarihi Bilim Dalı’na 2010 yılında sunduğu ‘Temettüat Defterlerine Göre Karadeniz Ereğli’nin Ekonomik ve Sosyal Tarihi’ başlıklı yüksek lisans tezinde Tansu Hilmi Hançer; Ereğli kasabasında 1844 yılında toplanan emlak gelirleri hakkında bilgiler vermektedir. Belirtilen defterlerde Ereğli kaza merkezinde bulunan taşınmazlar tespit edilmiştir. Birim olarak ‘bab’ ile hesap edilen dükkanlar 98.375 bab, ‘asiyab’ denilen değirmenler ise 14.71 bab olduğu görülmüştür. ...
  • “SÖZ, GÖZE SÖYLENİR”

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Söz Ustası, Liderlik Eğitmeni Yaşar Ateşsoy, “Etik Gazetecilik” konulu toplantıda muhatabın anladığı dilden konuşulması gerektiğini ifade ederken “Söz, göze söylenir” derdi. Toplantının ana konusu olan mentörlükle ilgili ise “Dinlemek anlamak amaçlı olmalı, cevap vermek amaçlı değil” sözleri ile bir çırpıda ne çok şey söylemişti aslında. Tıpkı espriyle karışık, "Ağlaşmayın yahu, ne güzel ‘AĞ’ laşıyoruz işte" dediğinde olduğu gibi..! Sahi "söz" için demişti Koca Yunus : "Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı... Söz ola agulu aşı balı...
  • KDZ EREĞLİSİ İLÇE İDARE MECLİSİNİN TABİİ ÜYELERİ

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Bir ilçenin tüm kararlarını alan, ilçenin yapılması gereken işlerini planlayan, gözden geçiren, memurların yargılanıp yargılanmamasına karar veren vb birçok görev ve yetkilere sahip olan ilçe idare meclisinin iki üye grubu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; Azay-ı Tabiiye adını alır ve kaymakam başta olmak üzere memurlardan oluşur. Azay-ı Müntehabe ise ilçe idaresinin sivil halk temsilcilerinde oluşturulan kısmıdır. Meclisin tabii reisi ilçe kaymakamıdır. İlçe idare meclisinin alacağı kararları kayıt altına alacağı memur üyeleri de bulunmaktad...
  • DR.GÜNEN “İŞBİRLİĞİYLE İYİLEŞMENİN GÜCÜNÜ” YAZDI!

    20 Mayıs 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hekiminize Güvenin, Sağlığınıza Ortak Olun: İşbirliğiyle İyileşmenin Gücü İyi bir tedavi yalnızca reçeteyle değil, güvenle başlar. Modern tıpta bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç tuşla hastalığınız hakkında binlerce makaleye ulaşabiliyor, semptomlarınızı arama motorlarına yazıp kendi tanınızı koyabiliyorsunuz. Ancak bu bilgi bolluğu, kimi zaman kafa karışıklığına, hatta hekim-hasta ilişkisinde güven kaybına neden olabiliyor. Giderek artan bu “her şeyi ben bilirim” hali, ne yazık ki tedavi sürecini olumsuz etkiley...