İvriz’de bulunan bir Hitit kabartmasında resmedilen Dionyssos’un, namı diğer Romalı’ların Bakkhus’unun bir elinde arpa ya da buğday demeti, diğer elinde üzüm salkımı tutması, onun çok eski bir bira ve şarap tanrısı olduğunu gösterir. Önceleri bira tanrısı iken, şarabın yapılması ile, daha ta o zaman da şarap tanrısı olduğunu yansıtır.
Hititler, MÖ 2.bin yılından daha önce gelmişler, Anadolu’ya… O sıralarda şarap biliniyordu ve dünyada yaygındı. Hititler, kendilerinden çok önce Anadolu’lu bir şarap tanrısı bulmuşlar ki; İvriz’deki o kabartmada onun yontusunu kazımışlar kayalara… Hitit ‘Panteon’unun bin tanrısından söz edilir. Çünkü Hititler, Anadolu’da ne kadar tanrı buldularsa, topunu da kendi tanrıları diye kabullenmişlerdir.
İvriz kabartmasında, Dionysos, başında boynuzlar taşır. Gerçi boynuz, erkek tanrıların şanındandı ama; ona ‘’boğa gibi gürler’’ anlamına gelen ‘Bromios’ da denirdi. Dionysos, boğa, aslan ve yılan kılıklarına da girermiş.
Dionysos, hayatta sevincin çıldırtıcı tanrısıymış. Onun dininde; kadınlı erkekli alaylar dansla, çalgıyla, tanrının adını çağıra çağıra, tanrısal bir çılgınlık içinde kendilerinden geçerek, tanrı ile birleşirler; tıpkı Herakleia Pontika’da bir zamanlar düzenlenen Dionysos şenliklerinde olduğu gibi…
Dionysos rahibeleri de denen Bakkhalar böylece birer birer Bakkhus, namı diğer Dionysos olurlarmış… Tıpkı dervişlerin ‘’Hu!.. Hu!..’’ çekerek mistik bir ‘’fena fillah’’ haline girmeleri yani tanrıya kavuşarak onda yok olmalarına, onun katına varmalarına çok benzerse de; Dionysos dinindeki törenlerde; İslam Tasavvufu’ndaki gibi, ‘’Mutlu kable, entemutu’’ yani ölmeden önce ölmek; bir de ‘’Katl-i şehevat’’ yani nefsini kesmek hiç yoktur. Zira Dionysos müritlerinin huşuları, içtikleri şarabın eseridir…
Dionysos tarikatında; ‘dünya ve mafiha’dan yani ruhun gövdeden ayrılması yoktur. Ruh da, gövde de bir ve bu tek nesne de, doğanın bir parçası sayılmıştır. Her kişi, evrensel yaşama sevinç ve coşkusunun bir parçası, bir bölümüdür Bakkhus dininde…
Dionysos’un çok önemli adlarından biri de; ‘Poligetes’tir. Bu da; ‘sayısız hoşluklar ve coşkun sevinçler veren tanrı’ demektir. Bu sevinç ve coşkuya ‘ganos’ deniyormuş. Bu ganos sözünün hiçbir dilde tam karşılığı yoktur. Parlayış, harlayış, gözalıcı çakış, ışık çıldırışı anlamına gelir ki bir yandan; diğer yandan da nem, su, cansuyu anlamındadır. Dolayısıyla bitkilerde özsu, yaprak, çiçek ve yemiş kılığında fışkırır. Arıların çiçeklerden aldıkları balda, nemli çayırlarda otlayan ineklerin, koyuların sütlerinde ‘ganos’ vardır. Özellikle şarap, Dionysos’un ‘ganos’udur.
Dionysos alayları; geceleri dağlarda harıl harıl yanan meşaleleri ve ‘narteks’ bitkilerini başlarında fırıl fırıl döndürerek kadın erkek oynarlar, bir sevinç fırtınası koparırlarmış. Bu cümbüşe davullar, davuldan çok kuddumlar, zurnalar peşrev tutarlarmış.
Bu tarikat ya da birlikler, Anadolu’da gelişmiştir. Zeybeklerde, seymenlerde, Kastamonu ve Zonguldak yöresinin meyterlerinde ve Bektaşiler’de etkisi görülür. ‘Ayin-i cem’ler eski mitolojik ‘orgia’lardır.
Dionysos müritleri ve Dionysos akımı, içi içine sığmayan aşkın ve taşkın bir hızla yayılarak dört yanı sardı. MÖ 7.yz.da Hellenistan’a geçti ve Dionysos, 12 Olimpos’lu tanrıdan biri oldu. Onun için de Zeus’un oğlu olması gerekiyordu. Hiçbir ana tanrıçaya Dionysos’un analığı olması layık görülmediği için, şarap tanrısı, Zeus’un baldırına aşılandı. Böylece Dionysos’u Zeus dünyaya getirmiş oldu. Bu nedenle Dionysos’un bir diğer adı da ‘Dithyrambos’tur; ‘baldırdan doğan’… Mitoloji değil mi, uydur gitsin!..
Dionysos kültürünün gözünü budaktan sakınmayan atılganlığı ile coşkusu; o zamanın Hellenistan toplumunun kapalı, tutucu ve akademik kültür yapısının kapısını paldır küldür devirerek açması ve bütün candanlığı ve parlayışıyla kıyametler kopararak içeri dalması sanatlara yeni canla kan verdi; ‘tragedya’ ile ‘komedia’yı Hellenistan’a götürmekle kalmadı; onlara yeni bir atılım, yeni bir açılım verdi.
Dionysos, MÖ 2.yz.da Roma’ya gider. Orada Bakkhus olur; adına ‘bakkhanalya’ şenlikleri kurulur. Roma’da imparatorlar süresince ‘İtrakki’ toplulukları vardır.
Anadolu’da Kenan’lar; Suriye’ye ‘Diyar-ı Kenan’ dedirtenler, bir de Anadolu’dan göç edip ‘Pulasati’ olan adlarını ‘Palestin’ olarak Filistin’e verenler; Bakkhus törenlerini buralara taşıdılar.
Zaten Mariandynler zamanında bilinen Dionysos kültü; Milet’liler , Megara’lılar ve Boiatia’lılar tarafından Herakleia Pontika’ya yeni donanımlarıyla taşındı. Romalı’lar ise bakkhus ‘Bakkhanalya’ şenliklerini, bu kente getirdiler. Bugün Ereğli Müze’sinin bahçesinde görebileceğimiz bir sütun başlığında yer alan üzüm salkımları ile bir diğerinde yontulmuş ve elinde bir şarap kupası taşıyan çıplak erkek heykeli, Herakleia Pontika antik sitesinde de Dionysos kültünün varlığının birer göstergesi ve nişanesidirl
2219 Kez Görüntülendi. Etiketler: can canver“HERAKLEİA PONTİKA’NIN DİONYSSOS TANRISI” için 1 yorum
BENZER HABERLER
Ne kadar ete kemiğe bürünmüş canlı bir anlatım ve işin derin felsefi yönünü de atlamdan anlatmış yazar. Sağ olun gerçekten çok şey öğrendim. Ayrıca çilekle tanıdığımız Ereğli demek ki üzüm yetiştirmede önemli bir yermiş…