(Geçen sayıdan devam)
Dağ ormanlarında Batı Karadeniz orman örtüsü başlıyor : ‘Sarıçam’lar, ‘karaçam’lar, ‘kızılçam’lar sıra sıra… Bunların keresteleri serttir, reçineleri boldur. Terebentin, çam esansı, odun kömürü, çam yakıt gazı, çam katranı bu ağaçlardan elde edilen sanayi ürünleri… Çam yapraklarından üretilen esans da halk hekimliğinde kullanılmış. Bu ağaçların altında ‘çam kabara mantarı’ biter.
Olgunlaştıkça koni biçimini alan ve dalları gövdeye çevresel olarak dizilen yüksek orman ağaçlarından olan ‘göknar’lar da çamgillerden; ‘köknar’ diye de isimlendirilir. Yöremizde ‘Uludağ göknarı’ da yetişir. Kerestesi ünlüdür.
‘Gürgen’ler de odun ve kereste değeri yüksek ağaçlarımızdandır. Ermenice ‘Garbeni’ kelimesinden dilimize geçmiştir. Meşe ormanları ile yan yanadır. Kış aylarında yapraklarını dökerler. İlkbaharda çiçek açıp yapraklanır. Sonbaharda fındıksı meyveler verir. Çok sert kerestesi olup dişli çarklar, torna aletleri, gemi omurgası, ahşap makine parçaları, maden direği, ayakkabı kalıbı, kaldıraç, ahşap spor aletleri, mutfak alet ve gereçleri, tarım aletleri, merdiven basamağı, tokmak gibi dayanıklı ahşap malzemeleri yapımında ve mobilyacılıkta kullanılır. Yöremizde ‘adi gürgen’ ve ‘doğu gürgeni’ türleri bulunur. Diplerinde ‘gürgen mantarı’ yetişir.
‘Doğu kayını’; güzel görünüşlü bir orman ağacı… 1800 metreye kadar olan yükseltilerde yetişir ve yaklaşık 140 yıl kadar ömrünü sürdürür. Odunu dayanıklıdır ama kuruyunca çatlar. Kaplamacılıkta, marangozluk, kasnakçılık, takunyacılık, eğri tahtalı mobilya, fırça sapı, demiryolu traversi yapımında kullanılır. Dallarından odun kömürü elde edilir. Kayın kozalağı denen meyvesinin bademi beyaz, yağca zengindir, yenilebilir. Domuzlar ve kümes hayvanları bunları çok severmiş. Toplanan kozalaklarından sofralık sıvı yağ da çıkarılırmış.
‘Sapsız meşe’ler de en gösterişli yüksek orman ağaçlarından. Odunu çok sıkı dokulu, ağır, sert ve damarsıdır. Kabuğu tabaklıkta kullanılırmış. ‘Tabaklar’ bunların kabuklarını öğüterek sepi tozu elde ederlermiş. Meşelerin diplerinde de ‘domalan mantarı’ ürermiş.
Meşe, tanrılar tanrısı Zeus’un kutsal ağacı olarak bilinir. Bundan dolayı oyun ve ayinlere birinci olanlara meşe dalından bir taç takılırmış. Yine mitolojik dönemlerde kahinler rüzgarda meşe ağaçlarından gelen sesler göre kehanette bulunurlarmış. Ağaç üzerindeki ‘ökse otları’, tanrının varlığını hatırlattığından, kahinler çoğunlukla meşe ormanlarında yaşarlarmış. Tarih öncesi dönemlerde meşe palamutu, toplayıcı mağara insanları tarafından yiyecek olarak kullanılmış…
Yöremizde bir de ‘porsuk ağacı’ vardır ki; kızılkahverengi kabuğu ağaç yaşlandıkça derin çatlaklı bir görünüm alır. Çok uzun ömürlüdür. Odunu serttir; mobilyacılıkta, oymacılık, tornacılıkta kullanılır. Bir zamanlar Bender Ereğli’deki Osmanlı tersanesinde kalyon yapımında da yararlanılmış. Alaplı’nın Gümeli beldesinin yaylasında yer alan, yaklaşık 4 bin 113 yaşındaki porsuk ağacı, türünün son örneklerinden olup, sadece yöremizin değil, Türkiye’nin de tabiat anıtlarından biridir.
1010 Kez Görüntülendi. Etiketler: can canverBENZER HABERLER