DİJİTAL ÇAĞ TÜKENMİŞLİĞİ: YAVAŞ YAVAŞ ENERJİMİZİ ÇALAN GÖRÜNMEZ YORGUNLUK!
Günümüz dünyasında “Yorgunluk” artık fiziksel bir mesele değil; zihnimizin derinlerine işleyen, görünmez bir ağırlık. Belki de gün içinde defalarca hissettiğimiz ama adını koyamadığımız bir hal; “Dijital Çağ Tükenmişliği.”
Sabah gözümüzü açar açmaz ekran ışığıyla güne başlıyor, gece yatmadan önce yine bir ekranla günü kapatıyoruz. Bir günde yüzlerce bildirim, yüzbinlerce uyaran, bitmeyen mesaj akışı, yeni çıkan uygulamalar, sürekli güncellenen platformlar… Farkında olmadan zihnimizi sürekli “Hazır ol” konumuna itiyoruz. Ve bu, insana özgü en temel kaynak olan dikkatimizi, hiç fark ettirmeden tüketiyor.
Artık hiçbir şey “Yavaşça” ilerlemiyor. Hız, her şeyin norma dönüştüğü yeni bir çağdayız. İçeriğin hızı, iletişimin hızı, krizin hızı, gelişmelerin hızı… Bu hızın içerisinde beynimizin yüzyıllardır alışkın olduğu doğal döngüler bozuluyor. Dinlenme, boşluk, sakinlik neredeyse lüks kavramlara dönüşmüş durumda.
En büyük yanılgı da Dijital yorulmanın fiziksel yorgunluktan farklı olduğunu zannetmek. Oysa zihinsel tükenme, bedeni de çökerten bir domino taşı. Konsantrasyon azalıyor, uyku bölünüyor, kısa süreli hafıza zayıflıyor, heyecan eşiği düşüyor, tahammül azalıyor. İnsan ilişkileri bundan payını alıyor; iş performansı düşüyor; hatta duyguların tonu bile değişiyor.
Dijital dünyada sürekli “Erişilebilir” olmak, bizi paradoksal biçimde daha yalnız bir noktaya taşıyor. Çünkü beynimiz, sürekli uyarılan bir sistemin içinde gerçek bağları kurmakta zorlanıyor. Bir yandan bağlantı içindeyiz, diğer yandan giderek kopuyoruz. Telefon dolu, zihin boş. Bildirim çok, huzur az. Bağlantı sürekli, temas eksik.
Dijital Çağ Tükenmişliği, bir “Teknoloji karşıtlığı” değil; insan olmanın sınırlarını hatırlatan sessiz bir uyarı aslında. Çünkü mesele telefon bırakmak değil, tekrar kendine dönecek alanı yaratmak. Birkaç dakikalık duraksama bile bilişsel sistemi yenilemeye, duygusal dengeyi korumaya ve zihinsel nefes almaya yardımcı oluyor.
Asıl güç, teknolojiyi kullanırken kendini kaybetmemekte.
Asıl mesele, hızın içinde kendi ritmini koruyabilmekte.
Asıl dönüşüm, ekranı kapattığında başlayan sessizliğin kıymetini yeniden fark edebilmekte.
Dijital çağ hepimizi dönüştürüyor. Ama bu dönüşümün içinde kaybolmamak da bizim elimizde.
Bazen yapacağımız en büyük iyilik, kendimize uzun zamandır tanımadığımız bir hakkı geri vermektir:
Derin bir nefes, içe doğru sessiz bir dönüş!
Etiketler: Tugay YazganİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
16 Aralık 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Aralık 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
04 Aralık 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
02 Aralık 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler