logo

FİKRET BİLA’DA “ZONGULDAK’A TEŞVİK” DEDİ

  • Ulusal Basının önde elen isimlerinden Gazeteci-Yazar Fikret Bila, Z Haber için yazdığı “VE ZONGULDAK” başlıklı makalesinde Zonguldak’ı ele aldı ve yatırım teşviklerini de içeren önerilerde bulunarak “Bu atılımlarla Türkiye, Zonguldak’a borcunu ödeyebilir, ödemelidir. ” diye yazdı.

Türk basının usta kalemi ve güvenilir ismi Zonguldaklı gazeteci Fikret Bila, Başarılı Gazeteci Atilla Öksüz’ün yönetiminde yakın zamanda yayın hayatına başlayan  Z Haber okurları için “VE ZONGULDAK… ” başlıklı özel bir yazı kaleme alarak Zonguldak’ın kalkınması için önerilerde bulundu.

İşte o yazı:

VE ZONGULDAK…

Korona salgını günlerinde 30 büyük kente “ve” bağlacıyla eklenince Türkiye’nin gündemine geldi Zonguldak…

Büyük kent değildi ama ölüm riski büyük olduğu için “ve Zonguldak” diye “büyük” muamelesi gördü.

Konu “ölüm” olunca aslında Zonguldak’tan büyüğü yoktur. Ölüm, gece-gündüz kol gezer Zonguldak’ta… Yaşam, her gün ölüm pahasına kazanılır.

Göçükten sağ kurtulan bir madencimizin dediği gibi, “Aşağıda ölüm ihtimaldir, yukarıda açlık kesin…”

Öyle olmasa, kim yerin yüzlerce metre altında, kömüre kazma sallayıp, grizu, göçük, su baskını tehlikesi altında çalışmayı kabul eder ki? Ancak, yer üstünde işsizlik, açlık kesinse, yeraltındaki “ölüm ihtimali” göze alınabilir.

Gün yüzü, güneş yüzü görmeden, kömür tozu yutarak ölüme yakın bir yaşam sürdürdüğü içindir ki, korona salgınında “ve Zonguldak” diyerek eklenmiştir 30 büyük riskli kente, kömürün ve emeğin başkenti…

DEVLET İHTİYACI

Korona salgını, dünyada son 30 yıldır, devleti içi boş bir kuklaya çeviren neoliberal politikaların sorgulanmasına yol açtı. Bu politikanın önde gideni ABD’de “devletsiz” piyasa yaşamının, yoksulun ölümünü ne kadar hızlandırdığı gün gibi açığa çıktı. Parası olanın hastaneye ulaşabildiği, olmayanın evde, sokakta öldüğü bir vahşi kapitalizmin hüküm sürdüğü ABD’deki sistemin, Devlet Başkanı’nın insanlara, “ölecekseniz çarkları döndürürken ölün” çağrısı yapacak kadar acımasız olduğunu gösterdi.

Şimdilerde “para için”, her şeyi ama her şeyin satılık olduğu ABD ve bağlı ülkelerinde “devlet nerede, sosyal devlet yok mu” sızlanmalarına tanık oluyoruz.

Devlet hele de sosyal devlet şu aralar en çok arananlar listesinin başında geliyor…

ZONGULDAK’TA VARDI

Aranan devlet, sosyal devlet Zonguldak’ta vardı…

Ülkeyi yönetenlere ve yönetmeye aday olanlara, EKİ (Ereğli Kömürleri İşletmesi) modelini incelemelerini öneririm.

Yerin yedi kat dibinde kömür kazan madencisinin ve ailesinin, bu en ağır işçiliği sürdürebilmesi için ekonomik, sosyal ve kültürel sorumluluk üstlenen bir sosyal devlet işletmesi vardı Zonguldak’ta…

Madenci babaya bir mutfak, bir salon, bir yatak odasından oluşsa da, önünde veya arkasında birkaç yüz metre karelik sebze ve meyve yetiştirmeye uygun bahçeli lojman veren, o günün koşullarında çalışmayan anneyi çarşıya, pazara, dispansere bedava götürüp getiren servis sağlayan, çocuklara kömür ocaklarının ortasında bedava kaliteli okul veren, büyüyünce liseye servisle götürüp getiren, üniversiteyi kazanırsa karınca kararınca Amele Birliği’nden burs veren, büyük kentlerde öğrenciler için misafirhaneler kuran, öğretmeni, doktoru, hastanesi, elektriği, kömürü, suyu bedava sağlayan, kâr almadan gıda ürününden pazen, patiskaya kadar ucuza temel ihtiyaç maddelerini işçiye satan ekonoma zincirleri kurmuş bir sosyal devlet vardı Zonguldak’ta…

Madenci çocukları için her mahallede bedava bir sinema, okullarda tiyatro salonları, spor merkezleri, futbol sahaları, tenis kortları, halkevlerinde müzik ve oyunculuk kursları, okulararası bilgi yarışmaları, parasız yatılı sınavını kazanan madenci çocuklarını İstanbul, Ankara’ya uğurlayan, hatta gidip ailesiyle birlikte okula bizzat yerleştiren, fabrika müdürleri, başmühendisler, başöğretmenler vardı Zonguldak’ta…

Madencilere geceleri okul sıralarında okuma yazma kursları düzenleyip çocuklarını o kurslarda öğretici olarak karşılarına çıkaran müdürler vardı. Babalarına, komşularının babalarına hem tulum diken hem okula giden ablaları vardı Zonguldak’ın…

Yeter ki çocuklar okusun diye hafta içlerinde madende hafta sonlarında gecekondu inşaatlarında çalışan, birbirlerine yardım eden, borç alıp veren, babaları, veresiyede onları hiç sıkıştırmayan mahalle bakkalları vardı Zonguldak’ta…

Okumayı öğrenmiş çocuklarına kısa istirahat saatlerinde kahramanlık kitapları okutup dinleyen madenci babalar vardı…

Çocuk kitap okudukça gururlanan bana da oku, diyen anneler vardı…

O babalar, o anneler, o devlet sayesindedir ki, o çocuklar okudu. Dünyanın, Türkiye’nin dört bir yayına dağıldılar.

O Zonguldak ki, on yıllar boyunca, o babaların alın teri olan kömürle bütün Türkiye sanayisini ayakta tuttu, trenlerini çalıştırdı, gemilerini yüzdürdü…

Şimdi köhnemiş bir kent olarak, kaçak ocaklarda yaşamını kazanmaya, zehir saçan santrallerinde nefes almaya çalışıyor.

“Ve Zonguldak” demelerinin nedeni budur…

Zonguldak’ta “EKİ modeli” yeniden incelenmeli, çalışılmalıdır…

Kömüre, eğer bu fosil yakıt tarihe karışacaksa, alternatif ekonomilere dayalı eski Zonguldak modelleri kurulabilir…

Devlet, sosyal devlet Zonguldak’a dönebilir…

Örneğin Zonguldak kalkınmada öncelikle kentler arasına alınabilir. Zonguldak’a yatırım teşvik edilebilir. Kocaeli, Sakarya deprem hattına sıkışmış sanayinin bir kısma bu teşviklerle Zonguldak ve çevresine taşınabilir. Filyos projesi hızlandırabilir ve bu liman İstanbul’un ihracat-ithalat yükünün bir kısmını üstlenebilir.

Bu atılımlarla Türkiye, Zonguldak’a borcunu ödeyebilir, ödemelidir.

  • İLGİLİ GAZETE VE KÖŞE YAZISI KUPÜRLERİ :

Paylaşın:
1656 Kez Görüntülendi. Etiketler: » » » »
#

SENDE YORUM YAZ