logo

GÖNÜLLÜ YAZDI: SON GÜNLERİN SORULARI!

Doğan GÖNÜLLÜ

Doğan GÖNÜLLÜ
haber@haberhayat.net
GÖNÜLLÜ YAZDI: SON GÜNLERİN SORULARI!

Biz gazeteciler, “Haber kutsal yorum hürdür” deriz.

“Gazeteci kimseye aleyhinde yazamayacak kadar yakın olmamalı” diye gardımızı alırız.

Merhum Üstadımız Uğur Mumcu’yu anarken, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” sözü kulağımızda küpedir hep.

Örnekleri çoğaltırız ancak, vefatının 87. yıl dönümünde hasret, minnet ve rahmetle andığımız Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” sözünün üstüne diyecek yoktur sanırım.

Sadede gelecek olursak; bildiklerimizi, gördüklerimizi haberlerimizde işliyor ve yazıyoruz.

Şimdi de Kdz. Ereğli ölçeğinde düşündüklerimizi yazalım/soralım:

Düşünüyorum da;

  • Başkan Posbıyık, bir ay önce belediyenin 300 milyon lirayı aşan borçlarından dolayı bas bas bağırırken, tüm borçları bir kalemde silecek ve yatırıma dahi gidilecek kadar büyük bir tutarın geleceğini A) Önceden kestiremiyor muydu? (Kaldı ki bu durum bizlere de duyum olarak önceden gelmiş ancak kesin bilgi olmadığı için yazamamıştık.) B) Kestiriyorsa, ne koparsam kardır mı diyordu? C) Hiç biri diyorsa durum daha da vahim değil mi?
  • Posbıyık ve belediye demişken; belediyenin basına uyguladığı “bütçe” ambargosunu, bazı meslektaşlarımızı haber listesinden çıkaracak kadar ileriye götürmesine ne demeli? Tez elden halkın haber alma kaynağı olan gazeteciler tekrar listeye eklenmelidir. Aleyhte yazılsa bile…   
  • Eski Devlet Hastanesinin bulunduğu yerde Ereğli fakülteler kampüsü yapımının kaba inşası bitmesine rağmen diğer işlerinin ağırdan gittiği malumunuz. Düşünüyorum da,  binanın konumu itibarı ile askeriyeden alınan izinin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulmasından dolayı mı süreç uzuyor acaba?
  • TSO Başkanı Arslan Keleş’in öncülüğünü sürdürdüğü Kafes Balıkçılığı, 2. OSB ve çevre yolu konularında gündem olan son açıklamaları biliniyor ve destek görüyor. Bir dönem daha görev isteğini duyuran Keleş, aynı toplantıda yine öncülüğünü sürdürdüğü Ereğli’nin il olması konusu sorulduğunda en azından bir vizyon ortaya koyamazmıydı? Siyasette de önü açık Keleş’ten beklenilen kararlılık ve vizyonerlik değil midir?  
  • Önceki Dönem Belediye Başkanları Murat Sesli ve Hüseyin Uysal, söylem ve eylemlerinde duygusallıktan uzaklaşmalılar. Refleksel ve durumdan fayda çıkarmak yerine, yaptıkları belediyecilik icraatlarını derli toplu açıklamaları daha konsolide edici olmaz mı?  
  • CHP İlçe Başkanı Zerrin Yılmaz Erdoğan beklenildiği gibi hızlı ve pozitif diyaloglarla işe başladı. CHP’de işlerin kolay tarafı, görüşünüzü rahatlıkla ortaya koyabilmekken, işin zor tarafı da seçim sonrası gerginlikleri yok edebilmektir. Örgüt, belediye, milletvekili ve il örgütü arasındaki uyumlamayı Erdoğan’ın ekibi ile sağlayabileceğini düşünüyorum ama tek başına bir kurmay heyetine bedel olarak niteleyebileceğim (ve kişisel hırslarla partiden uzaklaştırma aldırıldığını değerlendirdiğim) örgütün önceki dönem başkan yardımcılarından Zafer İnanoğlu’nu partiye nasıl kazandıracağını ve ayrıca, istifa eden meclis üyelerini nasıl kazanacağını da merak ediyorum? Tüm bu algoritma içinde, bir de dominant Neriman Posbıyık faktörü var tabi!..
  • Ak Parti Milletvekili Saffet Bozkurt’u “Görevinin layıkıyla yapıyor” manşeti ile yazmamı manidar karşılayanlara da ben sormak istiyorum; peki oradan bakınca gördüklerinizi de siz yazsanız nasıl olur! Ayrıca “Bekleyen şehir: Kdz. Ereğli” manşetimizi de hatırlatayım mı?
  • Benden söylemesi; ne genel seçim için 2028’i ne de yerel seçim için 2029’u beklemeyeceğiz gibi görünüyor. Hem İktidar hem de muhalefet seçim istediğine göre müneccim olmaya gerek var mı?  
  • Son sorum da, çalışmadığınız yerden gelsin: sahi bu konularda siz ne düşünüyorsunuz?

Tekrardan, Türkiye Cumhuriyetimizin kurucu lideri Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hasret, minnet ve rahmetle anıyorum. Ruhu şad, mekanı cennettir.

Paylaşın:
Etiketler:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ZİHİNSEL DETOKS: BİLGİ KİRLİLİĞİ RUHUMUZU NASIL YORUYOR?

    11 Kasım 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Günümüz insanı, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok bilgiye maruz kalıyor. Sabah gözümüzü açtığımız anda telefon ekranına düşen bildirimlerden, sosyal medyada akan sonsuz içeriklere kadar zihnimiz sürekli bir “Girdi yağmuru” altında. Artık sorun bilgiye erişememek değil, hangi bilginin gerçekten değerli olduğunu ayırt edememek. İşte bu noktada zihinsel detoks kavramı, çağımızın en önemli psikolojik ihtiyaçlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Bilgi Kirliliği ve Zihinsel Aşırı Yüklenme Psikolojide “Bilişsel aşırı yüklenme” o...
  • HERAKLEİA PONTİKA’DA RAĞBET GÖREN MİTOLOJİK KÜLTLER

    08 Kasım 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz Ereğlisi’nin antikçağdaki pagan dönemlerinde kent halkı arasında inanılan, itibar edilen mitolojik tanrı, tanrıça, kişilik ve yaratıklar efsanelere geçmiştir. Bunlardan Thebai Kralı Ogygos’un üç kızı; Alalkomencus, Telxure ve aulis, ölümlerinden sonra tanrılaştırılmışlardır. Boiotia bölgesinde Haliarros’ta bir tapınakalrı vardı. Ilımlılık ve yemin tanrıçaları olarak kendilerine tapınılırdı. Herakleia Pontika’ya Boiotia’lılar tarafından getirilmişlerdir. Poseidon’un oğulları olan Aloadlar, mitolojik devlerdir. Tanrılara karşı isya...
  • GÖNÜLLÜ YAZDI: SON GÜNLERİN SORULARI!

    07 Kasım 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Biz gazeteciler, “Haber kutsal yorum hürdür” deriz. “Gazeteci kimseye aleyhinde yazamayacak kadar yakın olmamalı” diye gardımızı alırız. Merhum Üstadımız Uğur Mumcu’yu anarken, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” sözü kulağımızda küpedir hep. Örnekleri çoğaltırız ancak, vefatının 87. yıl dönümünde hasret, minnet ve rahmetle andığımız Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” sözünün üstüne diyecek yoktur sanırım. Sadede gelecek olursak; bild...
  • NEDİR BU PAZARTESİ SENDROMU?

    03 Kasım 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hafta sonunun dingin ritmi biter, şehir yeniden hareketlenir ve pazartesi sabahı çoğu kişide bir isteksizlik, ağırlık ve içsel gerilim doğar. "Pazartesi Sendromu" dediğimiz bu hali yalnızca işe dönmenin getirdiği kısa süreli bir stres olarak görmek eksik kalır; derinde zaman, anlam ve özgürlük ilişkilerimizdeki gerilimleri yansıtır. Modern yaşam rutinlerinin dayattığı hız, bireyin tercih ve özerklik hissini azaltabilir; ertelenmiş arzular, tamamlanmamış işler ve beklentiler pazartesi gününde daha belirgin hale gelir. Felsefi bakış açıla...