logo

HERAKLEİA PONTİKA’DA AKROPOLÜ VE JİMNAZYİMU

DR. CAN CANVER

DR. CAN CANVER
cancanver7@gmail.com
<strong>HERAKLEİA PONTİKA’DA AKROPOLÜ VE JİMNAZYİMU</strong>

Dönemin tüm Yunan site kentlerinde olduğu gibi Herakleia Pontika’nın da mimari yapıları onlardan farklı değildi. Tipik bir Yunan kentinin mimari ögelerine sahipti.

Herakleia Pontika’nın en yüksek noktası olan Kaletepe’de yer alan; kent yönetimi ve dinle ilgili başka yapıların bulunduğu, savunmaya yönelik bir ‘akropolis’ vardı. Kentin kuruluşu dinsel bir anlam taşıdığından tanrıların oturacağı yerler inşa etmek Herakleia kent planlamasının da temel ögelerinden bir olmuştur. Akropolis’in bir tepe üzerinde olması hem dinsel, hem de askeri açıdan çok uygundu. Askeri açıdan, akropolis aynı zamanda bir içkale olmak zorundaydı. Dinsel açıdan ise tepeler ( mağaralar, kaynaklar, korular ve vadiler gibi ) tanrıların varlığını gösteren gizemli doğal oluşumlarla dolu olmaktaydı. Herakleia Pontika akropolü çevresindeki coğrafik, tabiat unsurlarıyla bütün bu özelliklere sahipti. Oldukça sarp ve surlarla çevrili bir tepe üstündeki bu akropolis, kentin kurucusu Herakles adına yapılmıştı. Bu alan içinde yarı tanrı için bir tapınak ve kent yöneticileri için saray yaptırılmıştı.

Akropolis’teki Herakles tapınağında, yarı tanrı heykeli, sağır duvarlarla çevrili, ‘cella’ denen bir iç odada dururdu. Tapınağın dışında, doğu ucunda, tanrıya kurban sunulan üstü örtülü bir sunak bulunuyordu. Herakles heykelinin bulunduğu bu iç kısma ‘naos’ da deniyordu. Herakles Tapınağı, Marmara Adası’ndan getirtilen mermerden yapılmıştı, zengin kabartmalarla bezenmiş çeşitli renklerle boyanmıştı. Bir subasmanı ( stilobat ) üstünde yükselen tapınağın çevresini sütunlar sarıyordu. Bunlar yapıyı örten beşik çatıyı taşıyordu.

Tapınağın girişinde yer alan ‘porfik’li yapıya ‘propylaion’ deniyordu. Yapının çevresinde sıralanan mermer sütunların üstündeki kiriş ya da kemerlere oturma yüzeyini sütun başlıkları oluşturuyordu. Yatay taşıyıcılardan gelen yükü toplayarak düşey taşıyıcılara ileten sütun başlığı aynı zamanda görsel bir estetik de sağlıyordu. Herakles tapınağının sütun başlıkları İon tarzında yontulmuştu ve ‘akantus’ ( akanthos )’larla bezenmişti. Bilindiği gibi akantus denilen bu bezekler, kenger yaprağı ya da yaban enginarından esinlenerek yapılmıştır.

Herakleia kentindeki diğer tanrılar adına yapılmış tapınakların üçgen şeklindeki alınlıklarının üst ve yan köşelerine de akantuslar veya tanrı heykelleri yerleştirilmiştir. Tapınak önünde kutsal su konulan geniş yalaklara ‘labrum’ deniyordu. ‘Labrum’lar evlerde banyolarda su ve şarap dökünmeye yarardı. Tapınakların çevresinden de ‘peribolos’ denilen ağaçlandırılmış alanlar bulunurdu.

Herakleia Pontika’nın biri Hellenistik dönemden kalma, diğeri Roma idaresi sırasında yapılmış iki adet tiyatro yapısına sahip olduğu düşünülmektedir. Hellenistik amfitiyatro muhtemelen bugün Akarca yokuşunun en üst yerinde, Kirmanlı Cami’nin altında bulunan yarım ay şeklindeki alanda bulunuyordu. Zira Ereğli’nin sur içi kent yapısı ve arazi şekillerine bakıldığında, tiyatro yapılabilecek başkaca müsait bir mevkiye sahip olmadığı kolayca anlaşılabilir. Bilindiği gibi Roma döneminde kent bugün Kadıtarlası denen alana açılmış, Roma villaları buraya inşa edilmişti. Nitekim bu mevkide modern binaların temelelri atılırken, çocukluğumdan hatırladığım, Roma dönemi mozaikleri sıkça gün ışığına çıkar ancak bir gecede üzerleri betonla kaplanarak inşaat temellerine kurban edilmişlerdi. Ereğli’nin gökyüzü fotoğraflarına bakıldığında, Kaletepe’nin bugün askeri alanına dahil bölümünün yamacında nal biçiminde toprak altı çöküntüsü farkedilmektedir ki; Roma dönemi amfitiyatrosu muhtemel bu mevkide toprak altında bulunmaktadır. Yamaç eğiminde bulunması nedeniyle de Bergama tarzı bir amfitiyatro üslubundadır. Tiyatronun ‘proskenion’ denilen sahne kısmı ile sahnenin önündeki ‘skene’ denilen ve sanatçıların soyunup giyindikleri odaların bulunduğu yüksek duvar tarzı yapı yıkılmış…

Çıplak beden eğitimi ve çeşitli spor etkinliklerinin gerçekleştirildiği Herakleia ‘gymnasion’unun nerede olduğunu tespit etme ancak şehrimizde yapılacak arkeolojik kazılar sonucu gerçekleştirilebilecektir. Muhtemelen kent yönetimince inşa ettirilmiş, giderek soyunma odaları, hamamları, antreman bölümleri ve yarışmalar için ayrılmış alanları ile görkemli bir komplekse dönüşmüştür.

‘Gymnasion’, güreş ve beden eğitimi okulu ‘palaistra’dan farklı olarak, 18 yaşın üzerindeki atletlerin, halak açık spor gösterilerinde yer alan yarışmalar için hazırlanmış kamu kuruluşuydu. Bu kuruluşun yöneticisine ‘gymnasiarkhos’ denilirdi. Atletlerin eğitmenlerine ve antrenörlerine ise ‘gymnastes’ adı verilirdi. Güreş, pankreas, yürüme, cirit, disk atma, ‘pugilatus’ denilen yumruk döğüşü gibi sporlar en sık yapılırdı.

‘Gymnasion’da top oynanan yer ‘sphairisterion’ denirdi. Topla oynanan oyuna ‘sphairisis’ adı verilirken, top oyuncusu da ‘sphairistes’ olarak çağrılırdı. Kompleksin bir bölümü olan üstü kapalı talim yeri de ‘ksystos’ diye bilinirdi.

Herakleia ‘gymnasionu’nda ayrıca felsefe, edebiyat, müzik de öğretildiği gibi halka açık kütüphaneler de bulunurdu.

Paylaşın:
Etiketler:
2407 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • “SÖZ, GÖZE SÖYLENİR”

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Söz Ustası, Liderlik Eğitmeni Yaşar Ateşsoy, “Etik Gazetecilik” konulu toplantıda muhatabın anladığı dilden konuşulması gerektiğini ifade ederken “Söz, göze söylenir” derdi. Toplantının ana konusu olan mentörlükle ilgili ise “Dinlemek anlamak amaçlı olmalı, cevap vermek amaçlı değil” sözleri ile bir çırpıda ne çok şey söylemişti aslında. Tıpkı espriyle karışık, "Ağlaşmayın yahu, ne güzel ‘AĞ’ laşıyoruz işte" dediğinde olduğu gibi..! Sahi "söz" için demişti Koca Yunus : "Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı... Söz ola agulu aşı balı...
  • KDZ EREĞLİSİ İLÇE İDARE MECLİSİNİN TABİİ ÜYELERİ

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Bir ilçenin tüm kararlarını alan, ilçenin yapılması gereken işlerini planlayan, gözden geçiren, memurların yargılanıp yargılanmamasına karar veren vb birçok görev ve yetkilere sahip olan ilçe idare meclisinin iki üye grubu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; Azay-ı Tabiiye adını alır ve kaymakam başta olmak üzere memurlardan oluşur. Azay-ı Müntehabe ise ilçe idaresinin sivil halk temsilcilerinde oluşturulan kısmıdır. Meclisin tabii reisi ilçe kaymakamıdır. İlçe idare meclisinin alacağı kararları kayıt altına alacağı memur üyeleri de bulunmaktad...
  • DR.GÜNEN “İŞBİRLİĞİYLE İYİLEŞMENİN GÜCÜNÜ” YAZDI!

    20 Mayıs 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hekiminize Güvenin, Sağlığınıza Ortak Olun: İşbirliğiyle İyileşmenin Gücü İyi bir tedavi yalnızca reçeteyle değil, güvenle başlar. Modern tıpta bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç tuşla hastalığınız hakkında binlerce makaleye ulaşabiliyor, semptomlarınızı arama motorlarına yazıp kendi tanınızı koyabiliyorsunuz. Ancak bu bilgi bolluğu, kimi zaman kafa karışıklığına, hatta hekim-hasta ilişkisinde güven kaybına neden olabiliyor. Giderek artan bu “her şeyi ben bilirim” hali, ne yazık ki tedavi sürecini olumsuz etkiley...
  • DR. GÜNEN, EN KADİM İLACI YAZDI: “İNSAN GİBİ YAKLAŞMAK”

    02 Mayıs 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz. Ereğli Özel Echomar Hastanesi'nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Erol Günen "Hekimlik ve Doktorluk Arasındaki Fark: Beyaz Önlüğün Ötesindeki Meslek Ahlakı" başlıklı makalesinde "Teknoloji gelişse de, protokoller değişse de, iyileşmenin en kadim ilacı hep aynı kalacak: "İnsana insan gibi yaklaşmak." görüşüne yer verdi. Günen'in makalesi şöyle : Toplumda genellikle aynı anlamda kullanılan iki kelime: doktorluk ve hekimlik. Kimi zaman birbirinin yerine geçiyor, kimi zaman da farkları göz ardı ediliyor. ...