Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları(ERDEMİR)’nın Özel endüstri Bölgesi ilan edilmesinin yankıları Eylül aynı boyunca devam etti.
“FONKSİYONEL KARŞILIKLI İLİŞKİ ŞART!” başlıklı Son köşe yazımda ERDEMİR’in büyüme ve avantaj elde etme isteğinde olmasının normal olduğunu ancak, Ereğli’nin de kayıplarının telafi edilmesi talebinde haklı olduğunu özetlemeye çalıştığım yazımı şöyle sonlandırmıştım:
“Ama bunlar siyaset makamına, halka ve OYAK yetkililerine iyi anlatılamıyor bence!..
Lafın özü şu ki ; Erdemir’in Özel Endüstri Bölgesi olması ile yatırım, istihdam ve şehre katkısı artacaksa ne ala, yok Merhum Sosyolog Mübeccel Kıray’ın “Ereğli; ağır sanayiden önce bir sahil kasabası” kitabında dediği gibi su ve yağ gibi aynı kapta ama ayrı ayrı duracaksa da halimiz yaman!”
Çözüm önerirken de “Fonksiyonel karşılıklı ilişki” nin şart olduğuna dikkat çekmiştim.
Görüyorum ki taraflar gereksiz uzunluktaki detaylı açıklamalarla konuya açıklık getirmeye çalışıyorlar.
Ben tüm bu açıklamalar arasında MÜSİAD Şube Başkanı Kemal Gülbay’ın “Belirsizliklere ve ayrıca endişe ile beklentilere” dikkat çektiği açıklamayı soğukkanlı ve yararlı bulduğumu söyleyebilirim. Nitekim; Sesli, Bozkurt ve Posbıyık soğukkanlılıklarını kaybettiler! Ertuğrul ise dengede kaldı.
Ayrıca buradan OYAK Genel Müdürü Sayın Süleyman Savaş Erdem’e de bir kez daha naçizane seslenmek istiyorum:
“Belediye Başkanı Posbıyık’ın tarzına değil ama konuşmalarının içeriğine bakarsanız (toplantılarda da dillendirdiğim gibi), şehre hizmet sağlama noktasında belediye gelirlerinin ciddi oranda azalmasının etkisi ile taşıdığı endişelerde haklı gerekçeleri olduğunu ve kendisinin bu anlamda destek gördüğünü belirtmek isteriz.”
Hal böyle olunca tüm konuşmaların özeti de bu aslında: “ERDEMİR tarafından EREĞLİ’ye katkı verilmeye devam edilsin”
Et-tırnak birlikteliğinin, su-zeytinyağı ayrışmasına dönüşmesin!
Bu konu siyaset, ticaret, magazin ve diğer bilumum değerlere dönüşmesin; ERDEMİR satılmasın!..
Meseleye Ankara’dan, masa başından ve kağıt üzerinden bakılmasın. Sosyolojik olarak insanlar yetiştiği çevrenin üründür derler. Ereğli insanı da bu sosyolojik ve kültürel etkidedir.
Erdemir’e imtiyazlar tanınmasının karşılığını, Ereğli’nin kaybetmesi koşuluna bağlanmasını istemiyoruz.
Dünyanın her yerinden sanayi kuruluşları bulunduğu yere dokunur ve geliştirir. Tüm konuşmacıların da vurguladığı gibi(TSO başkanı Keleş’ten de açıklama bekliyoruz) bu güne kadar Ereğli de böyle gelişti. Bu gelişim deva m etmeli…
_ ki sayın Genel Müdürü Peker’de “ERDEMİR VAR OLDUĞU SÜRECE EREĞLİ İLE BİRLİKTE GELİŞECEK” ifadesi ile bu yönde mesaj vermiştir. Gerçi “var olduğu sürece” derken başka bir şey daha mı kast ettiğini anlayamadık ama!..
Hoş, değerli meslektaşım Sabriye Aşır’la konuyu tartışırken “zaten neyi anlayabildik ki(anlatabildiler ki) noktasına geldik ya neyse…
ERDEMİR’in Özel Endüstri Bölgesi ilanına evet, Oyak’ın Ereğli’ye yüzünü ters dönmesine hayır!
Eğer öyle bir şey yok ve bizimkisi paranoya ise konu iyi anlatılsın da bizde diyelim ki:
“Yaşasın Büyük İL-EREĞLİ, yaşasın Özel Endüstri Bölgeli ERDEMİR!”
Etiketler: doğan gönüllü » ERDEMİR » özel endüstri bölgesi » süleyman savaş erdemİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
24 Eylül 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
24 Eylül 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
11 Eylül 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
11 Eylül 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler