logo

ULUSLU İBRAHİM HAMDİ EFENDİ’NİN GÖZÜYLE BENDEREKLİ

DR. CAN CANVER

DR. CAN CANVER
cancanver7@gmail.com
ULUSLU İBRAHİM HAMDİ EFENDİ’NİN GÖZÜYLE BENDEREKLİ

‘’Samaku ( Alaplı ), 63 derece 5 dakika tul ve 41 derece 25 dakika arzda, Ereğli’ye bağlı, 21 köye sahip bir kasabadır.

Benderekli denen Ereğli, Karadeniz kıyısında Bolu’nun kuzeyinde öyle bir kaledir ki; tahminen Topkapı Sarayı büyüklüğünde olup, doğu tarafı deniz kenarı, yukarı güney kısımlarında kale duvarları haraptır, batı tarafındaki iskele ve ana şehir kapısı kalın duvarlıdır ve kapı kemeri insan şeklinde iki ayak üzerinde durur. Kapı içinde bir mahalle ve Sultan Orhan Cami vardır. Kapı dışında ise kahveleri, bir hamamı, çeşmeleri, iskele cihetinde yolcuları ve konukları ağırlayan han odaları ve köşkleri bulunan bir çarşı bulunur. Ekmek fırını olmayıp herkes ekmeğini evinde pişirip çarşıda satarlar…’’

Bu satırlar, Uluslu İbrahim Hamdi Efendi’nin, 1700’li yıllarda Zonguldak-Kastamonu havalisinde yaptığı geziler ve incelemelerde tespit ettiği ve ‘Atlas’ adlı kitabına kaydettiği gözlemleri… Bu gezgin büyük oranda Katip Çelebi’nin ‘Cihannüma’ adlı eserinden etkilenmiş olup, Batı Karadeniz bölgesi, özellikle de Amasra, Bartın-Ulus, Eflani, Safranbolu, Devrek ve Ereğli hakkında verdiği bilgiler kendine özgün olup, buraları bizzat gezerek yazmıştır..

İbrahim Hamdi Efendi eserinde gözlemlerine şöyle devam eder :

‘’Çarşının batısında gayrı müslimler zamanında etrafı kargir duvarlı bir limanı varmış. Zamanla dolup harap olmuş. Burada ‘debbağhane’ ( tabakhane ) yer almaktadır ve kalenin harap duvarı paralelinde taş dökme bir liman bulunmaktadır. Kale içinde ‘bezistan’ imareti olup buradaki dükkanların duvar taşlarını 100’er kişi kaldıramaz. Kalenin bazı kulelerinde bahçeler oluşturulmuş, nergis ve diğer çiçekler ekilmiştir ki; başka bir yerde eşi benzeri görülmemiştir. Kale kapısının dışında bir burç üzerinde müftünün evi vardır ki çok ferah ve güzel bir yapıdır.

Benderekli oldukça mamur bir kasaba olup ‘dilfrib’ ( gönül çelici ) genç kızları vardır. Halkı biraz tutucudur. İncir, üzüm, ceviz ve diğer meyveleri boldur. Halkın çoğu ‘hılal’ ( kürdan ) ve kaşık yapar.’’

Ereğli hakkındaki tespitlerini bizzat yazıp Katip Çelebi’nin ‘Cihannüma’sına ekleyen İbrahim Hamdi Efendi gözlemlerini şöyle sürdürmektedir :

‘’Kerestesi ünlüdür, İstanbul’a satmaya götürülür. Kaenin doğusunda Karadeniz’e hakim bir tepede, Sultan Orhan Gazi’nin hocası Seyyid Yahya Şirvani’nin öğrencilerinden olan SeyyidNasrullah Efendi’nin yatırı bulunmakta, bazı kimsesiz fakir kızlar temizliğini yaparlar.

Burası tek gözlü bir yapıdır. Karadeniz boğazlarında olduğu gibi bir fener olup gemilere bir zarar gelmemesi için geceleri parlar. Halk arasında Hacı Baba Türbesi denilir ve ziyaret edilir. Sultan Orhan gelip kaleyi fethettiğinde, Nasurllah Efendi’den ne istediğini sorduğunda; ‘oğlum bu makamı bana ihsan et’ diye rica etmiş. Orhan Bey, neden burayı istediğini sorduğunda ise; buraya gömülmeyi arzu ettiğini belirtince burası ona verilmiş.

Ahalisi temiz olup, bez, meyve ve kereste en önemli ürünleridir. Kentte zina ve fiili livata nadirdir ancak şehire dışarıdan gelenler nedeniyle vakalar vardır…’’

Görüldüğü gibi, yazardan 1700’lü yıllara ait kentimizle ilgili bazı önemli bilgiler edinmekteyiz ve bunlardan bir ikisinde bildiklerimizle çelişkiler yaşamaktayız…

Bir kere İbrahim Hamdi Efendi; Sultan Orhan Gazi’nin Ereğli’ye gelip kenti fethettiğinden bahsetmekte… Oysa ki; ne Sultan Orhan ve ne de ardılları Osmanlı padişahları döneminde Ereğli’nin savaşılarak fethedilmediğini tarih kayıtlarından net olarak biliyoruz. Ünlü İspanyol gezgin Clavijo da Orhan Gazi’den sonra kentin parayla satın alındığından dem vurmaktadır…

Öyleyse Sultan Orhan, Ereğli’ye nasıl geldi ve halkın Orta Cami dediği Hagia Sophia Kilisesi nasıl camiye çevrilip Sultan Orhan Cami adını aldı?.. Tarih kitaplarında Orhan Gazi’nin Ereğli’ye geldiğine dair de bir ibare göremiyoruz…

Ancak şunu biliyoruz ki; Sultan Orhan Bey, Bizans İmparatoru Kantakuzes’in damadıdır ve onun tahta geçmesi için hem askeri, hem de parasal yardımda bulunmuştur. Muhtemelen kayınpederi, Herakleia Pontika denen Ereğli’yi damadına hediye etmiş ve Orhan Gazi ya bu vesileyle kente gelmiş ya da Hagia Sophia Kilisesi onun adına camiye çevrilmiş olabilir…

Şu da bir gerçek olgu ki, daha sonraki yıllarda Ereğli yeniden Bizans egemenliğine geçmiş, borçlarına mukabil Ceneviz’lilere koloni olarak verilmiştir. Bu durumda Clavijo’nun söylemi de doğrudur ki kent Yıldırım Bayezid zamanında yeniden ve kalıcı olarak Türkler’in eline geçmiştir, ancak tarih kayıtlarında yine bir savaştan ve fetihten bahsedilmemektedir…

Bir diğer çelişkiye düştüğümüz husus ise; İbrahim Hamdi Efendi’nin, Seyyid Nasrullah Efendi’nin mezarının ve türbesinin Çeştepesi’nde bulunduğunu kaydetmesidir. Oysa ki biz bu İslam ereninin mezarının Göztepesi’nde bulunduğunu biliyor ve yazıyoruz…

1700’lü yılların Ereğli’si hakkında bilgi edindiğimiz İbrahim Hamdi Efendi kimdir?… Bu zat, Bartın ili Ulus ilçesinin Küçük Endüz köyünden olup, atası Seyyid Süleyman, Ovacuma            ( Ovayüzü )’nın Sarıoğlu köyünden Ulus diyarına 1575-1610 tarihleri arasında , Celali isyanlarının baskısı sonucu göç etmiştir.

Babası Seyyid Bayram Çelebi, Osmanlı Padişahı II. Mustafa ( 1695-1703 )’nın Rumeli seferlerine katılmış ve Temeşvar Eyaleti’nde uzun süre tımarlı sipahi olarak görev yapmıştır.

Uluslu İbrahim Hamdi Efendi, 1695 yılında, 15-16 yaşlarında, babası ile birlikte Rumeli’ye gitmiş, 1696’da Yanova’ya, ardından da Temeşvar’a yerleşmişlerdir. Babası burada vefat edince Tunca Nehri yakınlarında Gazi Mihal Köprüsü yöresine defnedilmiştir.

İbrahim Hamdi Efendi, Temeşvar’da 20 sene kalmış, burada sürdürdüğü öğrenim hayatı sırasında Selim Dede, Hacı Eyüp Efendi ve Piri Ahmed Efendi’den dersler almıştır.

Temeşvar’ın 1716’da elden çıkmasıyla, 1718 yılında önce Tırnova’ya gitmişse de daha sonra bugün Ukrayna sınırları içinde yer alan Hotin’e yerleşmiştir. 1727-28 yıllarına kadar Hotin muhafızlığı görevinde bulunmuştur.

1729 yılında Kili şehrinden gemiyle önce Ereğli’ye daha sonra da Amasra iskelesine gelmiş ve atayurdu Ulus’u ziyaret etmiştir.

İbrahim Hamdi Efendi, Katip Çelebi’nin 18.yz.daki takipçisidir. Eseri ‘Atlas’ın baş ve son yaprakları olmadığı için yazıldığı tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1729 ya da takip eden yıllarda yazılmış olduğu tahmin edilmektedir.

Paylaşın:
Etiketler:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • DR.GÜNEN “İŞBİRLİĞİYLE İYİLEŞMENİN GÜCÜNÜ” YAZDI!

    20 Mayıs 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hekiminize Güvenin, Sağlığınıza Ortak Olun: İşbirliğiyle İyileşmenin Gücü İyi bir tedavi yalnızca reçeteyle değil, güvenle başlar. Modern tıpta bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç tuşla hastalığınız hakkında binlerce makaleye ulaşabiliyor, semptomlarınızı arama motorlarına yazıp kendi tanınızı koyabiliyorsunuz. Ancak bu bilgi bolluğu, kimi zaman kafa karışıklığına, hatta hekim-hasta ilişkisinde güven kaybına neden olabiliyor. Giderek artan bu “her şeyi ben bilirim” hali, ne yazık ki tedavi sürecini olumsuz etkiley...
  • DR. GÜNEN, EN KADİM İLACI YAZDI: “İNSAN GİBİ YAKLAŞMAK”

    02 Mayıs 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz. Ereğli Özel Echomar Hastanesi'nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Erol Günen "Hekimlik ve Doktorluk Arasındaki Fark: Beyaz Önlüğün Ötesindeki Meslek Ahlakı" başlıklı makalesinde "Teknoloji gelişse de, protokoller değişse de, iyileşmenin en kadim ilacı hep aynı kalacak: "İnsana insan gibi yaklaşmak." görüşüne yer verdi. Günen'in makalesi şöyle : Toplumda genellikle aynı anlamda kullanılan iki kelime: doktorluk ve hekimlik. Kimi zaman birbirinin yerine geçiyor, kimi zaman da farkları göz ardı ediliyor. ...
  • ATATÜRK EREĞLİ’DE!..

    18 Nisan 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    1931 senesinde, TBMM’ndeki tartışmalar arasında Zonguldak madenlerinin adı sıklıkla geçmekteydi. Ayrıca bu dönemde İş Bankası, Zonguldak’a yatırım yapma kararı almıştı. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da bulunduğu sırada arkadaşlarıyla birlikte Ertuğrul Yatı ile Boğaz turuna çıkmıştı. Tur sırasında ani bir kararla kaptana Karadeniz’e, Zonguldak’a doğru yol almasını söyler ve kamarasına çekilir. Paşa’nın Zonguldak’ı bu ani ziyaretinin sebebi bugün tam olarak bilinmemekle birlikte genel görüş olarak maden ocaklarını teftiş için geldiği görüşü kabul...
  • ZİRVE NOTLARI

    18 Nisan 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    . "Zonguldak Ekonomi Zirvesi", 14-15 Nisan 2025 tarihlerinde gerçekleşti. Zonguldak Valiliği himayelerinde, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası ile Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi iş birliğinde gerçekleşen zirvenin katılımcılardan tam not aldığını manşetten verdik. Toplantıya girmeden önce Ereğli'nin ünlü Elpek Bezi Standında Ünal Çiftçi ile Nilgün Efes’le yerel turizm değerleri üzerine konuşurken Kandilli’deki atölyede yıllar önce yaptığımız çekimler aklıma geldi. Hemen ardından Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan ...