İçinde yaşadığımız kentimiz, kadim tarihi geçmişi, arkeolojik değerleri ve mimari ögeleri ile birçok turistik değerleri bağrında barındırmaktadır. Ne yazık ki bunların bir çoğunun yerlerini dahi bilmiyoruz. Ereğli değerlerinin araştırılması, yazıya geçirilmesi, hemşehrilerimize, yurttaşlarımıza ve yabancı ülke insanlarına tanıtılması gerekmektedir.
Bu değerlerin arasında Ereğli’nin hamamlarını sayabiliriz. Bunlardan Bozhane Hamamı’nın mimari üslubundan, bu yapının 19.yz klasik Osmanlı hamamlarından bir örnek olduğu anlaşılmaktadır. Hamam kesme ve moloz taştan çifte hamam plan düzeninde olup, simetrik iki dikdörtgen bölüm halindedir. Hamamın dış mimarisi dikkat çekici olup, ana giriş iki katlı olarak kuzeydedir. Alt katta kapının her iki yanında birer pencere, üst katta da üç pencere bulunmaktadır. Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur. Hamamın soyunmalık kısmı ahşaptan yapılmış, üzeri de alaturka kiremitli bir çatı ile örtülmüştür. Soyunmalığın ortasında sekizgen, havlu kurutma kuleleri bulunmaktadır. Üzeri kubbeli olan bu bölüm iç içe geçmiş sekizgenler ve yıldızlarla bezenmiştir. Ilıklık bölümü iki kubbeli olup, buradan sıcaklığa geçilmektedir. Sıcaklık kare planlıdır. Orta kısmında mermerden göbek taşı bulunmaktadır. Sıcaklığın yan duvarlarında beş kurnalı bölüme yer verilmiştir. Bu bölümün üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür.
Ali Ağa Hamamı da denen Çarşı Hamamı; Ali Ağa isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Bu yapı tamamen moloz ve kesme taştan yapılmıştır. Hamamın soğukluk ve sıcaklık bölümleri oldukça altıgen kasnaklı birer kubbe ile örtülüdür. Bunlardan soğukluk bölümünün kubbesi daha alçaktır. Kubbeler üzerine aydınlatmayı sağlayan düz camlar yerleştirilmiştir. Değişik zamanlarda onarılmış olup, büyük ölçüde orijinalliğinden uzaklaşmıştır.
Ereğli’mizin Yalı caddesi ile Kaneriağzı caddesi arasındaki Orta Sokak’ta bulunan hamam ise harap durumda olup, günümüze yalnızca kalıntıları gelebilmiştir. Küçük bir ev hamamıdır. Hamamın moloz taş ve tuğladan yapıldığı yapıldığı anlaşılmaktadır. Girişinde beşik tonozlu bir ılıklık ve buradan da kare planlı sıcaklığa geçilmektedir. Sıcaklığın üzeri tromplu bir kubbe ile örtülüdür.
Peygamberimizin sakalına veya saçına genel bir kavram olarak ‘sakal-ı şerif’ veya ‘lihye-i şerif’ denilmektedir. 2014 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Türkiye’de toplam 84.684 caminin bulunduğu ve bu camilerde 1818 sakal-ı şerif olduğu belirtilmişti. Kdz Ereğlisi’nde ise; Ali Molla , Orhan Gazi ( Orta Cami ), Ali Ağa ve İskele Cami’lerinde sakal-ı şerif bulunmaktadır.
2017 yılının Ağustos-Eylül aylarında; Kdz Ereğlisi Belediye Başkanı Op. Dr. Hüseyin Uysal’ın turizme kazandırılması ve tarihi otantik dokusunun yeniden kazandırılması amacıyla; Belediye’nin teknik birim ve görevlilerinden oluşan ekibi ile, Ereğli’nin en eski mahallelerinden biri olan Akarca-Kayabaşı-Kirmanlı arasındaki mevkiyi dolaşıp, etütlerde ve tespitlerde bulunmuştuk. Kent Müzesi, Osman Zeki Oral’a ait iki ev, Kadınlar Hapishanesi, Mahalle Karakolu, Akkuyu, Kayabaşı Terzi Baba yatırı ve Herakleia Pontika kamu yapısı gibi tarihi ve kültürel değerlerin de yer aldığı bu alanın fizibilite çalışmaları Belediye Başkanı’mızın talimatı ile başlatılmıştır. Yine bu alanın ortasındaki meydana, Ereğli’li kadınların ev ekonomisine katkı sağlamaları amacıyla üretecekleri el işleri ve yöre ürünlerini satabilecekleri bir ‘kadınlar pazarı’ oluşturulmasını da önermiştik.
Bu alanın bir köşesinde Ereğli için önemli bir değer olan Çelikel Cami de yer almaktadır. Bizans dönemine ait olan bu şapelin temelleri üzerine 1942 yılında yaptırılan küçük bir mahalle camiidir. Yapanlar, çok hoş bir davranışla şapele ait döşeme mozaiğini ve bir duvarında yer alan freski caminin bodrumunda muhafaza etmişlerdir. Dikdörtgen şeklindeki bu mozaiğin kenarlarında ‘neandr’ ( deniz dalgası ) motifi, ortasında 6’sı büyük, 6’sı daha küçük yapraklı görkemli bir çiçek ve bunun ortasında bir gülü andıran motif yer almaktadır. Gül, Hz. İsa’yı, 12 yaprak da İsa’nın 12 havarisini ifade etmektedir.
Yine Bizans dönemine tarihlenen Hagia Sophia ( Kutsal Akıl ) Kilisesi de camiye çevrilmiş, adına Orhan Gazi ( Orta Cami ) Camii denilmiş. Bu kilise 5.yz.da Bizans İmparatoru II. Theodosios döneminde inşa edildiği bilinen bir yapıdır. Üç nefli ve bazilika planlı bir mimari değerimizdir. Bir çok kez onarılmış ve camiye çevrilirken orijinal özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Yine de orijinal devasa sütunları, İon sütun başlıkları ile dikkat çekicidir. Çevirisini Tuncay Birkan’ın yaptığı, John Freely’in Aralık 2002 yılında basılan ‘Türkiye Uygarlıkları Rehberi’nde de anlatılmış ve yer verilmiştir.
Herakleia Pontika’nın surları ve kapıları da bize miras kalmış değerlerimiz arasındadır. Kaneri Kapı, Kızkapısı, Atkapısı, Bozhane kapı, Ulusuluk kapısı, Akropol kapısı ve Dışçeşme Kapısı bunlar arasında sayılabilir.
Antik kentin surlarını İstanbul’un fethi sırasında Rumelihisarı’nın inşası sırasında Fatih Sultan Mehmet tarafından söktürülerek gemilerle İstanbul’a götürüldüğü bilinmektedir. Daha sonraki yıllarda ise; özellikle Bizans döneminde başlayan, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde devam eden, eski yapıların mimari taş bloklarının sökülerek yeni yapılarda devşirme malzeme olarak kullanılmalarına, Ereğli’mizde de yaygın bir biçimde rastlanılmaktadır. Bunlar genellikle amaca göre bahçe veya sur duvarlarında, bazilika, kilise veya cami gibi yapılarda kullanılmıştır. Böylelikle inşaat maliyeti oldukça düşürülmüştür. Spolien adı verilen devşirme malzeme tarihi dokuyu gözler önüne sermesi bakımından da oldukça önemlidir ve güzel örneğini Halil Paşa Konağı’nda göstermektedir. Ereğli sahil bandında görülen sur duvarlarında, en altta, en eski büyük kesme taş bloklar, üzerinde harçla birleştirilmiş irili ufaklı şekilsiz taşlar ve onları dikine kesen ateş tuğlasından eklentiler yapılmış modern bir yapıya ait izler görülmektedir. Ayrıca yer yer ahşap hatılların yerleştirildiği boşluklar da seçilebilmektedir.
Herakleia Pontika’nın MÖ 6.yz.dan kalma sur duvarlarında, MS 11.yz.da yapılan almaşık tekniğindeki güçlendirmeyi ve sırtını surlara dayamış ancak artık yıkılmış 1950’li yıllardan kalma bir evin banyo karo taşları ile sıva kalıntılarını bir arada görebilmek mümkün…
Dolayısıyla 2500 yıl öncesine kadar uzanan kesintisiz insan izini ve değerlerini Ereğli’mizde takip edebilmek için bir zaman makinesine ihtiyacımız yok…
Etiketler: can canverİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler