logo

CAN CANVER YAZDI : KARADENİZ’İN KIYICAĞINDA

DR. CAN CANVER

DR. CAN CANVER
cancanver7@gmail.com
CAN CANVER YAZDI : KARADENİZ’İN KIYICAĞINDA

‘’Değirmenci Ahmet, mısır öğüttürmek için gelen arkadaşı arabacı Hamit ile birlikte, zorlu bir yıldız karayel havasında, Karadeniz’in azgın üçleme dalgaları arasından can derdine düşmüş birini çekip alarak binbir güçlükle; Değirmenağzı mevkiindeki su değirmenine götürdüler. Ocağın sıcaklığıyla kendine gelen kazazedenin Recep isimli bir motorcu olduğunu öğrendiler.

Önlerindeki Cuma günü, Ahmet ve Hamit, ma’aile; Töngelli altında fındıklık açmaya gittiler. Ayazlı üzerinden Dadalı’ya vardılar. Otuz dönümlük kestaneliği yakarak fındık açması yaptılar. Dönüşte ormancılara yakalandılar, resmi görevliler rüşvet istediler. Jandarmalar sorgu için karakola çektiler.

Yöredeki fındıklıkların büyük çoğunluğu ve Akçakoca’nın tek fındık fabrikası Hacı Dursun’a aitti. Kasabanın tüm kızlarını, kadınlarını çalıştıran ama hakettikleri ücretin çok azını veren bir emek sömürücüsüydü…

Bu arada kendine gelen Recep, Akçakoca Liman Dairesi’ne gitmiş, motorlarda çalışma vesikası istemiş ancak kafa kağıdı olmadığı için bu isteği gerçekleşmemişti.

Recep, Hacı Dursun’un fındık fabrikasında fındık kırma makinesini çalıştırmak için işe başladı, boğaz tokluğuna… Fabrikada çalışan Güllü’ye gönlünü kaptırır bir süre sonra; Güllü’nün de ona meyili oldu… Ancak Hacı Dursun’un oğlu Şemsi’nin gözü de Güllü’dedir. Hacı Dursun, Dava Vekili Raşit Efendi’den hem Güllü’nün yaşını 18’e yükseltmesini, hem de değirmenci Ahmet ve arkadaşının açtığı fındıklığın tapusunu kendi üzerine yaptırmasını ister…’’

Konuyu merak edip okumak isteyenler için devamını anlatmıyorum…

Bu tema, Hababam Sınıfı’nın ünlü yazarı Mehmet Rıfat Ilgaz’ın, 1930’lu yıllarda Akçakoca ilkokulunda öğretmenlik yaptığı sırada kurguladığı ve 1969 yılında kaleme aldığı; ‘’Karadeniz’in Kıyıcağında’’ isimli romanında geçiyor. Yazar, Akçakoca kasabası ve orada geçen bir yaşam dilimini ustaca yansıtırken, sık sık da Ereğli ve Alaplı’dan, Zonguldak’tan, Ereğlili motorculardan bahsetmektedir…

1940’ların toplumcu-gerçekçi şair-yazarlarından olan Rıfat Ilgaz, 1911 Kastamonu-Cide doğumlu… Bir başka deyimle kapı komşumuz…

Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin’le birlikte çeşitli dergilerde yazdı. Turhan Selçuk ve İlhan Selçuk’un Dolmuş Dergisi’nde ‘Stepne’ takma adıyla yazdı. Bu dergide Hababam Sınıfı, Pijamalılar ( Bizim Koğuş ) ve Don Kişot İstanbul’da adlı romanları dizi olarak yayınlandı.

1950’li yıllarda ‘sakıncalı’ olduğu için kitapları sık sık toplatıldı, yazıları yasaklandı. 1961 Anayasası’nın yürürlüğe girmesi ile kendi adıyla yazı yayınlayabilme olanağına kavuştu. 1970 yılında Basın Şeref Kartı sahibi oldu ancak 1980 ihtilali ile 70 yaşında gözaltına alındı, gerekçesiz sorgulandı.

1993 yılında Sivas katliamının acısına dayanamayarak aramızdan ayrıldı…

Paylaşın:
Etiketler:
1500 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

#

CAN CANVER YAZDI : KARADENİZ’İN KIYICAĞINDA” için 1 yorum

  1. Yore halkımıza bir çoklarının sadece Hababam Sınıfından bildiği bu kıymetli ve yüksek sosyal bilinçli yazarımız yöreyi anlatan romanın tanıtılması çok önemli. Yöre okullarındaki edebiyat öğretmenlerimiz bu kitabı gençlerimize okutması bence çok yararlı olur.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • “SÖZ, GÖZE SÖYLENİR”

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Söz Ustası, Liderlik Eğitmeni Yaşar Ateşsoy, “Etik Gazetecilik” konulu toplantıda muhatabın anladığı dilden konuşulması gerektiğini ifade ederken “Söz, göze söylenir” derdi. Toplantının ana konusu olan mentörlükle ilgili ise “Dinlemek anlamak amaçlı olmalı, cevap vermek amaçlı değil” sözleri ile bir çırpıda ne çok şey söylemişti aslında. Tıpkı espriyle karışık, "Ağlaşmayın yahu, ne güzel ‘AĞ’ laşıyoruz işte" dediğinde olduğu gibi..! Sahi "söz" için demişti Koca Yunus : "Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı... Söz ola agulu aşı balı...
  • KDZ EREĞLİSİ İLÇE İDARE MECLİSİNİN TABİİ ÜYELERİ

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Bir ilçenin tüm kararlarını alan, ilçenin yapılması gereken işlerini planlayan, gözden geçiren, memurların yargılanıp yargılanmamasına karar veren vb birçok görev ve yetkilere sahip olan ilçe idare meclisinin iki üye grubu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; Azay-ı Tabiiye adını alır ve kaymakam başta olmak üzere memurlardan oluşur. Azay-ı Müntehabe ise ilçe idaresinin sivil halk temsilcilerinde oluşturulan kısmıdır. Meclisin tabii reisi ilçe kaymakamıdır. İlçe idare meclisinin alacağı kararları kayıt altına alacağı memur üyeleri de bulunmaktad...
  • DR.GÜNEN “İŞBİRLİĞİYLE İYİLEŞMENİN GÜCÜNÜ” YAZDI!

    20 Mayıs 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hekiminize Güvenin, Sağlığınıza Ortak Olun: İşbirliğiyle İyileşmenin Gücü İyi bir tedavi yalnızca reçeteyle değil, güvenle başlar. Modern tıpta bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç tuşla hastalığınız hakkında binlerce makaleye ulaşabiliyor, semptomlarınızı arama motorlarına yazıp kendi tanınızı koyabiliyorsunuz. Ancak bu bilgi bolluğu, kimi zaman kafa karışıklığına, hatta hekim-hasta ilişkisinde güven kaybına neden olabiliyor. Giderek artan bu “her şeyi ben bilirim” hali, ne yazık ki tedavi sürecini olumsuz etkiley...
  • DR. GÜNEN, EN KADİM İLACI YAZDI: “İNSAN GİBİ YAKLAŞMAK”

    02 Mayıs 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz. Ereğli Özel Echomar Hastanesi'nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Erol Günen "Hekimlik ve Doktorluk Arasındaki Fark: Beyaz Önlüğün Ötesindeki Meslek Ahlakı" başlıklı makalesinde "Teknoloji gelişse de, protokoller değişse de, iyileşmenin en kadim ilacı hep aynı kalacak: "İnsana insan gibi yaklaşmak." görüşüne yer verdi. Günen'in makalesi şöyle : Toplumda genellikle aynı anlamda kullanılan iki kelime: doktorluk ve hekimlik. Kimi zaman birbirinin yerine geçiyor, kimi zaman da farkları göz ardı ediliyor. ...