logo

CANVER YAZDI : KDZ EREĞLİSİ SIBYAN MEKTEPLERİ

DR. CAN CANVER

DR. CAN CANVER
cancanver7@gmail.com
CANVER YAZDI : KDZ EREĞLİSİ SIBYAN MEKTEPLERİ

AKU Atatürk İlkeleri İnkılap Tarihi Bölümü öğretim görevlisi Dr. Erdoğan Solak’ın İlmi Araştırmalar Dergisi’nin, İstanbul 2003 yılında basılan 15.sayısında yer alan ‘’Osmanlı Dönemi Uşak Mektepleri’’ başlıklı makalesinde; devletin eğitim-öğretim sisteminde önemli bir yeri oluşturan sıbyan mektepleri, hemen hemen şehirlerin her mahallesinde, kaza, nahiye ve köylere varıncaya kadar bir çok alanda açılmıştır, denilmektedir.

Sıbyan Mektepleri, okuma çağına gelen 5-6 yaşlarındaki kız ve erkek çocukların devam ettikleri yerler olup, vakfiyelerde ‘’Darü’t-Talim’’, ‘’Mektep’’, ‘’Mektephane’’, ‘’Muallimhane’’ şeklinde geçer. Halk arasında ise genellikle her mahallede bir tane bulunduğu için, ‘Mahalle Mektebi’ ve çoğu taştan inşa edildiği için ‘Taşmektep’ denilirdi. Bu mekteplerin çoğu cami veya mescitlerin yanına yapılırdı. Eğitim-öğretim; ‘Alfabe’, ‘Yazı’, ‘Okuma’, ‘Kuran-ı Kerim’ ve ‘Amal-i erbaa’ denilen dört işlemin öğretilmesinden ibaretti. Derslere Kur’an okutularak başlanırdı yani ilk ders programı bu idi. Öğretmenine ‘Muallim’, yardımcısına ‘Kalfa’, öğrencilere de ‘Talebe’ denilmekte olup mektebin vakfiyesinde bunların alacakları yevmiyeler belirtilirdi.

Sıbyan mekteplerini, devlet adamları ya da geliri yüksek olan vatandaşlar, vakıf yoluyla kurarlar ve tüm harcamalar vakıf geliriyle karşılanırdı. Mektepler, bu vakıflarda konulmuş olan şartlara göre idare edilirdi.

Talebeler yerde, minder üstüne diz çökerek otururlardı. Gerek talebenin, gerek hocanın önünde birer rahle bulunurdu.

Sıbyan mekteplerine okuma çağına gelen çocuklar merasim ile başlatılırdı. Bu merasime ‘’Bed-i Besmele Cemiyeti’’, halk arasında ise ‘’Amin Alayı’’ denilirdi. Mektebe başlatma genellikle kandil günlerinde hoca, mektep ve mahalle çocuklarının katıldığı ilahili, yürüyüşlü bir törenle olurdu. Bu törenler, çocuklarda okula gitme yönünde bir arzunun oluşmasını sağlardı.

Sıbyan mektepleri, 1869 yılında çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile düzenleme yoluna gidilmiştir. Bu nizamname; her köy ve kasabada en az bir mektep açılmasını, sıbyan mekteplerinin inşa, tamir ve öğretmen masraflarının ilgili toplum tarafından karşılanmasını, öğretmenlerin nizamnameye göre seçilip, atanmasını, öğrenim süresinin 4 yıl olmasını, din, ahlak, matematik, Osmanlı tarihi, coğrafya gibi derslerin okutulmasını zorunlu hale getirilmesi gibi maddelerden oluşuyordu. Ayrıca nizamname ‘Sıbyan Mektebi’ terimini kullanmıyorsa da artık Maarif Nezareti’ne bağlı olanlarına ‘İptidai Mektep’ denmeye başlanmıştır. 1871 tarihinden itibaren de tüm memlekette yaygınlaştırılmıştır.

1893-1905 yılları Kastamonu Salnamelerinde yer alan Kdz Ereğlisi Mekteb-i İbtidaiye            ( Sıbyan Mektebi ) öğretmenleri şöyle sıralanmaktadır:

1893 : Muallim-i evvel Mustafa Efendi, diğer Mekteb-i İbtidai Muallim-i evveli Hüseyin Efendi, Muallim-i sani Ali Efendi, Muallime Hafız Hacer Hanım.

1894 : Zükur ve İnas İbtidai Mektebleri Muallim-i evvel Mustafa Efendi, Muallim-i sani Ali Efendi, diğer Mekteb-i İbtida-i Muallim-i evvel Hüseyin Efendi, Muallime Hafız Hacer Hanım.

1895 : Mekatib-i İbtidaiye Muallimi Hüseyin Efendi, Muallim Ali Efendi.

1897 : Muallimler : Hüseyin Efendi, Hafız Şevket Efendi, Ali Efendi, Hafız Hakkı Efendi.

1900 : Muallimler : Hüseyin Efendi, Hafız Şevket Efendi, Ali Efendi, Hafız Hakkı Efendi.

1905 : Muallimler : Hafız Tevfik Efendi, Hafız Şevket Efendi, Ali Efendi, Hakkı Efendi, Hafız Hüseyin Efendi.

Paylaşın:
Etiketler:
1975 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • “SÖZ, GÖZE SÖYLENİR”

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Söz Ustası, Liderlik Eğitmeni Yaşar Ateşsoy, “Etik Gazetecilik” konulu toplantıda muhatabın anladığı dilden konuşulması gerektiğini ifade ederken “Söz, göze söylenir” derdi. Toplantının ana konusu olan mentörlükle ilgili ise “Dinlemek anlamak amaçlı olmalı, cevap vermek amaçlı değil” sözleri ile bir çırpıda ne çok şey söylemişti aslında. Tıpkı espriyle karışık, "Ağlaşmayın yahu, ne güzel ‘AĞ’ laşıyoruz işte" dediğinde olduğu gibi..! Sahi "söz" için demişti Koca Yunus : "Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı... Söz ola agulu aşı balı...
  • KDZ EREĞLİSİ İLÇE İDARE MECLİSİNİN TABİİ ÜYELERİ

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Bir ilçenin tüm kararlarını alan, ilçenin yapılması gereken işlerini planlayan, gözden geçiren, memurların yargılanıp yargılanmamasına karar veren vb birçok görev ve yetkilere sahip olan ilçe idare meclisinin iki üye grubu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; Azay-ı Tabiiye adını alır ve kaymakam başta olmak üzere memurlardan oluşur. Azay-ı Müntehabe ise ilçe idaresinin sivil halk temsilcilerinde oluşturulan kısmıdır. Meclisin tabii reisi ilçe kaymakamıdır. İlçe idare meclisinin alacağı kararları kayıt altına alacağı memur üyeleri de bulunmaktad...
  • DR.GÜNEN “İŞBİRLİĞİYLE İYİLEŞMENİN GÜCÜNÜ” YAZDI!

    20 Mayıs 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hekiminize Güvenin, Sağlığınıza Ortak Olun: İşbirliğiyle İyileşmenin Gücü İyi bir tedavi yalnızca reçeteyle değil, güvenle başlar. Modern tıpta bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç tuşla hastalığınız hakkında binlerce makaleye ulaşabiliyor, semptomlarınızı arama motorlarına yazıp kendi tanınızı koyabiliyorsunuz. Ancak bu bilgi bolluğu, kimi zaman kafa karışıklığına, hatta hekim-hasta ilişkisinde güven kaybına neden olabiliyor. Giderek artan bu “her şeyi ben bilirim” hali, ne yazık ki tedavi sürecini olumsuz etkiley...
  • DR. GÜNEN, EN KADİM İLACI YAZDI: “İNSAN GİBİ YAKLAŞMAK”

    02 Mayıs 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz. Ereğli Özel Echomar Hastanesi'nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Erol Günen "Hekimlik ve Doktorluk Arasındaki Fark: Beyaz Önlüğün Ötesindeki Meslek Ahlakı" başlıklı makalesinde "Teknoloji gelişse de, protokoller değişse de, iyileşmenin en kadim ilacı hep aynı kalacak: "İnsana insan gibi yaklaşmak." görüşüne yer verdi. Günen'in makalesi şöyle : Toplumda genellikle aynı anlamda kullanılan iki kelime: doktorluk ve hekimlik. Kimi zaman birbirinin yerine geçiyor, kimi zaman da farkları göz ardı ediliyor. ...