Yerelde yazacak fazla bir konu yok.
Hep aynı şeyler:
Başkan Posbıyık, sık sık yol açma çalışmalarını ve yeni balık lokantasını denetliyor, fırsat buldukça iş dünyasına yükleniyor…
Kaymakam Yapıcı ziyaretçilerini kabul ediyor, sahada görünmüyor…
İktidar milletvekillerinden adeta ses seda çıkmıyor, Muhalefet milletvekillerinden ise sadece ses seda çıkıyor…
STK’lar rutin etkinlikler yapıyor, pazarcılar yarım kilo etiketi ile ürün satıyor…
Cami yeri tartışmasında; hükümet kanadı nezdinde ‘sahile dolgu’ şeklinde ciddi bir projeye dönüşürken, karşı cephede “demokratik eylem yaparız” söylemsel çıkışı; eylemsel, hukuki ve teknik itiraz/ikna sürecine dönüşmüyor, TSO ise başa dönüp racon kesmeye soyunuyor’ Bendeniz hala, merkezden uzak ama daha büyükçe cami ve çevresinde ısrardayım…
Hükümet ve emniyet binaları ihale sürecine girmiş, Kampüste çıt bile yok, restore edilecek denilen eski gar binası çürüyor, Piyalepaşa müzesinden haber yok…
Medyada kaza haberleri dolu dolu iken, kamusal ve özel yatırım haberleri özleniyor…
Sosyal mecralarda okumadıkları haberlerin başlığına göre hüküm çıkartan ve yorum yapan rahatsız edici, yapışkan ama zararsız at sinekleri(!) bir türlü temizlenemiyor…
Zam yağmurlarını kanıksadığımızdan olsa gerek, eleştirmek yerine keyfini(!) çıkartıyoruz…
Velhasıl kelam medya olup-biteni yazıyor….
.
“Medya olup biteni yazıyor” derken aklıma iki konu geliyor:
Bir:
Geçtiğimiz hafta içinde Ereğli’deki bir lisede mesleki tanıtım günlerine eğitimci olarak katılarak gazetecilik/medya mesleğini tanımak isteyen(!) öğrencilerle buluşup bildiklerimi anlattım, soruları(!) cevaplandırdım. Fakat öğrencilerin durumu akademik ve sosyal olarak gerçekten hiç iç açıcı değil! Hayır, salt öğrencilere ve ailelerine serzenişim yok. Özellikle eğitimcilere çok şey söylemek isterim. Sakın “sistem böyle” falan mazeretleri üretilmesin. Sayın hocalarım, mesleğiniz kutsal ama öğretim yetmiyor, öğrencilerimizi eğitmenizi de bekliyoruz. Bilgi fikre ve davranışa dönüşmedikten sonra tek başına işe yaramıyor. Sormaktan aciz bir gelecek nesil istemiyoruz. Öğrenilmiş çaresizlik hastalığı ise siz eğitimcilere hiç yakışmıyor. Tıpkı biz medyaya yakışmadığı gibi…
İki:
Geçenlerde meslektaşım Fikri Kapan’la Kanal Z ekranlarında katıldığımız ‘Ajanda’ programında bir çağrıda bulunduk. Burada tekrar edelim istiyorum.
Program boyunca Ekonomik siyasal ve sosyokültürel konuları “haber kutsal, yorum hürdür” faslından değerlendirmeye çalıştık. Söz bir ara TSO başkanı Arslan Keleş’in tüm milletvekillerinin yeterince iyi çalıştıklarını söylemesine geldi.
Ve biz Keleş’e yayından, mealen şu soruyu yöneltmeyi uygun gördük:
“Sayın Keleş, Madem milletvekillerinin çalışmalarını başarılı buluyorsunuz, neler yaptıklarını anlatırmısınız?”
Sağlıklı, sıcak ve refah içinde haftalar diliyorum.
Etiketler: ARSLAN KELEŞ » doğan gönüllü » fikri kapanİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler