logo

GÖNÜLLÜ YAZDI : VURMAYIN ABALIYA!

Doğan GÖNÜLLÜ

Doğan GÖNÜLLÜ
haber@haberhayat.net
GÖNÜLLÜ YAZDI : VURMAYIN ABALIYA!

Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’la ilgili “BAŞKANIN DEDİĞİNİ YAP, YAPTIĞINI YAPMA” başlıklı yazımı “hiciv, manidar ve tarzım dışı” bulup eleştirenlere ve kutlayanlara teşekkür ederim.

Gerçekte de manidar ve tarzım dışı-şiirsel oldu. Ama kimse beni haksızlıkla itham etmedi. Başkan Posbıyık’ın da muhtemelen bıyık altından gülmesi de bunun işaretedir. 

Kutlama ile gaz vermeler ise daha çok bizim camiadan ve iş dünyasından oldu. Kimi samimiyetle, kimi gayri samimi…

Beni bilen bilir; ima etmem, sulandırmam, rövanşizmden nefret ederim! Kafamın arkasında başka bir hesapla hareket etmem. Konjonktürel yaklaşımın dışındayımdır. Güvenilirliğimden ödün vermek istemem. Bu anlamda o yazıyı özetlersek; içimden geldiği gibi okudum, yazdım.   

Neyse…

Konu başlığımıza dönelim: Vurmayın Abalıya!

“Abalı” dediysek Kdz. Ereğli’nin Abalı Mahallesinden bahsetmedik!
TRT Repertuvarına da girmiş Meşhur Türküdür:

“Kestaneci Köyü’nden Abalı’ya da köyüne kaz uçtu Aman İribam(İbrahim) kaz uçtu” diye başlar…

“Vur abalıya” deyimi ise TDK sözlüğüne göre anlamı şu şekilde:

“Bütün özverinin yumuşak huylu kişiye yüklenmesi, sessiz, güçsüz kişinin hırpalanması, hakkının çiğnenmesi durumunda söylenen bir söz.”

Burada ‘Abalı’, kişi değil de “biz” oluyoruz! Yani hırpalanan, hakkı çiğnenen: Yerel Medya!..

Abalıya vuran, yani yerel medyanın ipini çeken ise Cumhurbaşkanlığı tasarruf tedbirleri genelgesinin ilgili bölümüdür. Eminim ki, özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası her fırsatta yerel medyanın kıymetini bildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, işin buraya vardığından habersizdir!

İlgili genelgenin ‘BASIN VE YAYIN GİDERLERİ’ ara başlığı altında şöyle deniyor:

“İdareyi ve faaliyetlerini tanıtmaya yönelik rapor, kitap, dergi, bülten ve benzeri yayınlar hiçbir şekilde basılmayacak, bu dokümanların hazırlanması ve paylaşımı elektronik ortamda yapılacaktır. Bastırılması zorunlu diğer dokümanlar ise ihtiyaç sayısı kadar ve ekonomik malzeme kullanılarak bastırılabilecektir. Kamu kurum ve kuruluşlarınca hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacaktır.”

Bunun gereği olarak, birçok belediye/kamu kurum/kuruluşu yerel gazete, dijital medya aboneliğini kesiyor. Öteden beri yazarım; bırakın kamu kuruluşlarının aboneliği kesmesi, objektif kriterlerle akredite olmuş medyaya yerel banka şubelerinin hepsi başta olmak üzere, resmi daireler vs. zorunlu olarak abone olmalıdır, reklam-ilan vermeleri sağlanmalıdır. 

Hem sonra kamu yöneticileri (belediyeler dahil) medya ile sadece abone reklam-ilan-abone çalışması/alımı yapmıyorlar ki…

Şunu kabul edelim: Medyanın gücünü keşfeden politikacı ve idareciler, iş dünyası; iktidarlarını sürdürebilmek, gündemde kalabilmek, gündemi oluşturabilmek/ değiştirebilmek için medyayı algı yönetiminin önemli bir parçası olarak görüyorlar.    

Hal böyle iken, medya ile O’nu satın alanların, destek verenlerin ilişkisi sübjektif etkenlerle de değerlendirilmelidir.

Yerel medyanın aboneliğini, reklam ve ilanlarını kestirmek genel-yerel hükümet için tasarrufa ne kadar etkili olur bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var ki; özellikle yerel medya açısından kesin olumsuz sonuca evrilir. Medyanın bu şekilde adeta kuşatılması, genel-yerel iktidarın da toplumla ilişkilerinde akamete neden olabilir. Unutulmamalıdır ki; Medya=Mesajdır.     

Aynı zamanda birer ticari kuruluşlar olan medya organları, haberi vermeye, yorumda bulunmaya, reklam ilan, abone yayınlamaya devam etmek zorundadır. Bu demokrasinin ve liberal piyasa ekonomisinin bir gereğidir. Ve bu işi yerli yerinde yapanlara köstek değil, destek olunmalıdır.

Tasarruf tedbirleri paketinden yerel medya çıkarılmalıdır. Kamu kurum kuruluşlarının eli bu konuda rahatlatılmalıdır.

Tasarrufa evet ama Vurmayın Abalıya Vesselam!

Paylaşın:
418 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • “SÖZ, GÖZE SÖYLENİR”

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Söz Ustası, Liderlik Eğitmeni Yaşar Ateşsoy, “Etik Gazetecilik” konulu toplantıda muhatabın anladığı dilden konuşulması gerektiğini ifade ederken “Söz, göze söylenir” derdi. Toplantının ana konusu olan mentörlükle ilgili ise “Dinlemek anlamak amaçlı olmalı, cevap vermek amaçlı değil” sözleri ile bir çırpıda ne çok şey söylemişti aslında. Tıpkı espriyle karışık, "Ağlaşmayın yahu, ne güzel ‘AĞ’ laşıyoruz işte" dediğinde olduğu gibi..! Sahi "söz" için demişti Koca Yunus : "Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı... Söz ola agulu aşı balı...
  • KDZ EREĞLİSİ İLÇE İDARE MECLİSİNİN TABİİ ÜYELERİ

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Bir ilçenin tüm kararlarını alan, ilçenin yapılması gereken işlerini planlayan, gözden geçiren, memurların yargılanıp yargılanmamasına karar veren vb birçok görev ve yetkilere sahip olan ilçe idare meclisinin iki üye grubu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; Azay-ı Tabiiye adını alır ve kaymakam başta olmak üzere memurlardan oluşur. Azay-ı Müntehabe ise ilçe idaresinin sivil halk temsilcilerinde oluşturulan kısmıdır. Meclisin tabii reisi ilçe kaymakamıdır. İlçe idare meclisinin alacağı kararları kayıt altına alacağı memur üyeleri de bulunmaktad...
  • DR.GÜNEN “İŞBİRLİĞİYLE İYİLEŞMENİN GÜCÜNÜ” YAZDI!

    20 Mayıs 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hekiminize Güvenin, Sağlığınıza Ortak Olun: İşbirliğiyle İyileşmenin Gücü İyi bir tedavi yalnızca reçeteyle değil, güvenle başlar. Modern tıpta bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç tuşla hastalığınız hakkında binlerce makaleye ulaşabiliyor, semptomlarınızı arama motorlarına yazıp kendi tanınızı koyabiliyorsunuz. Ancak bu bilgi bolluğu, kimi zaman kafa karışıklığına, hatta hekim-hasta ilişkisinde güven kaybına neden olabiliyor. Giderek artan bu “her şeyi ben bilirim” hali, ne yazık ki tedavi sürecini olumsuz etkiley...
  • DR. GÜNEN, EN KADİM İLACI YAZDI: “İNSAN GİBİ YAKLAŞMAK”

    02 Mayıs 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz. Ereğli Özel Echomar Hastanesi'nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Erol Günen "Hekimlik ve Doktorluk Arasındaki Fark: Beyaz Önlüğün Ötesindeki Meslek Ahlakı" başlıklı makalesinde "Teknoloji gelişse de, protokoller değişse de, iyileşmenin en kadim ilacı hep aynı kalacak: "İnsana insan gibi yaklaşmak." görüşüne yer verdi. Günen'in makalesi şöyle : Toplumda genellikle aynı anlamda kullanılan iki kelime: doktorluk ve hekimlik. Kimi zaman birbirinin yerine geçiyor, kimi zaman da farkları göz ardı ediliyor. ...