Bir süredir manşetlerimizde yerel medyanın önemine dikkat çeken haberler var.
Bunu neden yapıyorum biliyor musunuz?
Henüz kendi değerini keşfetmeyen yerel medyayı siyasetçiler, bürokratlar ve stk yöneticileri çoktan keşfedip gereğini yapıyorlar da ondan…
“Gereğini yapıyorlar” derken, çoğunun “kendi değirmenlerine su taşımaları açısından gereğini yapıyorlar!” demek istiyorum.
Yoksa kamusal ve sivil güçler, sosyal medya paylaşımlarını bile medyaya servis ederler mi?
Son dönemlerde katıldığım bütün toplantılarda olduğu gibi yaklaşık 25 senedir benzer şeyleri söylüyorum:
Sektörün sorunları üç ana başlıkta incelenmeli; Ekonomik, Hukuki ve Etik…
Varsın ara başlıkları ve içeriği her meslektaşım ve ilgilileri detaylandırsın, hepsi üç kümede toplanır: Ekonomik, Hukuki ve Etik…
Bahsettiğim toplantılarda ekonomik sorunlara çarelerden bir küçük öneri olarak ‘resmi/özel finans ve kamu sektörünün/kurumlarının bulunduğu lokasyonda yerel medyaya abone ve ilan katkısında bulunmak zorunluluğu/cazibesi getirilsin, gerekli kriterleri sağlayanlara dönüşümlü paylaştırılsın’ diyorum. Ekliyorum; Bunun plasmanını da kamu otoritesi ile mesleki stk temsilcileri yapsın. İnanın paylara bölündüğünde her bir kuruma çiçek-böcek parası kadar yansır. Ama damlaya damlaya göl olan bu tutarlar kriterleri yerine getiren yerel medyanın bir yarasına merhem olur.
Hukuki sorunlar konusunda da söylenecek çok şey var. Hele bir şu sosyal medya yasası çıksın, detaylar belli olsun… Bisiklet tamircisinden bile işini yaparken belge istenirken, eleştirme, toplumu etkileme yetki ve sorumluluğu olan gazeteciden -basın özgürlüğü adına- hiçbir nicelik ve nitelik şartı aranmaması ciddi bir tartışma konusu olmaya aday. Aynı şekilde; basın kartları sorunu, düzenli çıkmayan yayınların haksız rekabeti, hiçbir risk taşımayan sosyal medya sallayıcıları, tehdit-şantajı kazanç kapısı alışkanlık haline getirenler… Tartışılmaya değer diğer konular olacağa benziyor.
Mesleğin etik sorunları ise yine diğer sorunlarla iç içe geçmiş durumda. Uzun bir konu ama özetle; iş ahlakı olmayanların elindeki yayınların yarattığı yozlaşma, başta demokrasimiz olmak üzere, bu işi hakkı ile yapanlara ve hemen hemen her kesime zarar veriyor. Öyle ki, yasama yürütme ve yargıdan sonra dördüncü temel kuvvet dediğimiz medya; sadece algı yaratma, manipülasyon aracı olarak görülemeye başlandı. İşin kötüsü ise buna çanak tutanlar da (Gerçek emektarları tenzih ederek) bizleriz. Bile bile lades yani!..
Oysa bu durum sürdürülebilir değil! Köşelerimizi ağlama duvarına çevirmeden, dükkanlarımızı kapatmadan, başta akademisyenler olmak üzere, politika yapıcılar ve gerçek meslek erbapları bu konulara da kafa yormalılar.
Etiketler: doğan gönüllüİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
08 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler