logo

ZOR GÜNLERDE ZOR SORULAR!


Doğan GÖNÜLLÜ
haber@haberhayat.net

Dünya, ülke ve bölge olarak zor günlerden geçiyoruz.

Başta ekonomik koşullar (zamlar-üretmeden tüketmek-işsizlik-ve diğer yapısal sorunlar) olmak üzere; Covid 19 salgını, kış şartları, hatta Ukrayna- Rusya Savaşı bile yaşam şartlarımızı daha da zorlaştırıyor…

Bir de bunlara yerelde yaşanan/yaşatılan zorlukları ekleyince “Neden bu hale geldik sorusunu?”  sıklıkla duyar hale geliyoruz.

Bu sorunun cevabı herkese göre değişir. Bana göre ise nerede bir kötüye gidiş varsa orada bir popülizm politikası vardır. Genel/ yerel siyasette, bürokraside, basında ve diğer demokrasi araçlarında… 

Popülizm bir kandırmacadır. Sunumdan ibaret; tatlı-tuzlu ama faydasız, sadece renkli bir yemektir! Görünüşle gerçeklik arasındaki farktır…

Hedef kitlenin çıkarına gibi gösterilen/üretilen hizmetlerin sözde kalmasından ibarettir. Tıpkı oy almak için etkileyici laflar eden politikacılar, kapağında merak ettiren ama alakasız içerik üreten gazeteciler, idare-i maslahat peşinde olan bürokratlar gibi…

“Neden bu hale geldik?” sorunsalına tabi ki buracıkta cevap vermek ve çözüm bulmak mümkün değil ama mümkün olan bir şey varsa  o da ; sorgulamaktır.

Tıpkı milli ve manevi duyguların yoğunlaşıp davranışa dönüştüğü “Çanakkale Ruhu”nun neden yok olduğunu sorguladığımız gibi. Survivor ruhu hortlarken; turistik gezilerle, bol alkışlı tiyatrolarla andığımız Çanakkale ruhu sahi nasıl, nerede, ne aralık ve neden yok oldu?

Yerele dönelim; manşet haberimize…

“Yapamayacaksınız neden yıktınız?”

Batı Karadeniz’in sosyokültürel ve ekonomik merkezi saydığımız Karadeniz Ereğli, “yıkım zengini yapım fakiri” hale geldi.

“Kampüs” diye diye dilimizde tüy bitse de, finansmanını ilçe dinamikleri hazır etse de, Başkan Posbıyık ruhsat kesse de merkezi hükümet istemedikçe olmuyor! İktidar vekillerinin ise umurunda bile değil!

Kamu binalarını tekrarlamaya gerek yok. Bakınız; daha dün ilçe olan Kozlu’nun Hükümet Binası tüm azametiyle bize muzipçe göz kırparken, Ereğli’nin en arka sokaklarındaki kamu binalarımız ise aynı şekilde ağlıyorlar adeta.

Ereğli Atatürk Kültür Merkezi Binası da çok eskidi ve günümüz ihtiyacını karşılayamıyor. Muhtemelen seçim döneminde belediye başkanlarının projeleri arasında yer alacaktır. Ah keşke Başkan Posbıyık, kendi yetki ve sorumluluğunda olan bu binayı sil baştan yapsa idi. Bence yapılmalı…

Ereğli’nin Cumartesi Pazar alanı da, ilk kuruluş yıllarındaki parlak döneminden uzaklaştı. İlk dönemlerde bölgedeki alanlar atıl idi. Şimdilerde özel hastane, eğitim kurumu, otomobil bayisi ve diğer işyerlerinin insan ve araçlarının oluşturduğu doğal yoğunluk, Cumartesi Pazarına yeni yer düşünmemizin zamanının geldiğini gösteriyor. Üstelik pazarın asıl cazibesi olan köylü pazarı küçücük bir yerde kalırken(bence aynı yerde onlar devam edebilir) pazar alanı Devrek Yol Ayrımından Telekom’a kadar boylu boyunca başka tezgâhlarla dolduruluyor. Kırmacı Mahallesinde devam eden kazı alanlarının ilerisi ya da Devrek yol ayırımı eski hayvan pazarının olduğu alan düşünülebilir…

“Neden bu hale geldik?” demişken…

Sahi, ne oldu Ereğli-Kandilli arasında yapımı devam eden yürüyüş ve bisiklet yolumuz, hani nerede Kemer Mahallesindeki çürümeye yüz tutan DDY gar/tamirhane binasının müze/kütüphaneye(projenin TSO’ya verildiği söylenmişti)  dönüştürülmesi, nerede kaldı Piyale Paşa Konağı müzesi ve diğerleri… Bakın Kent Meydanını saymıyorum bile, çünkü Atatürk Anıtı ve çevresi doğal kent meydanımızdır…    

Liste uzar gider ancak gelecek nesillere hesabı hep birlikte vereceğiz. Bu soruları gerekçelere dayandırarak sormak, hatta sormakla kalmayıp düşünerek önermeler getirmek hepimizin görevi.

Nitekim ne yaptığımızı ve yapamadığımızı düşünerek, sorgulayarak yaşamımızı anlamlı kılabiliriz. Görünüş ile gerçeklik arasındaki farkı anlayabilmemiz için neler olduğunun/olmadığının açıklanmasını istemek hakkımızdır.

Paylaşın:
Etiketler:
Share
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • MİLLETVEKİLİ BOZKURT DAHA SERİNKANLI OLMALIYDI!

    31 Mart 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    . Kdz. Ereğli’de Ramazan Bayramı resmi bayramlaşma töreninde kısa süreli de olsa bir gerginlik yaşandı! Öğretmenevinde düzenlenen törene yoğun katılım olması dikkatimi çekmişti. Bazıları bu durumu “Az sonra kopacak fırtına için bindirilmiş kıtalar” olarak yorumlasa da, ben genel-yerel siyasal iklimin gereği olarak düşünmüştüm.   Cici hanımların, şık beylerin katıldığı bayramlaşmada Kaymakam Yapıcı’nın sakin ve güleryüzlü hali ile misafirleri kapıda karşılıyor olması salona da yansımıştı ki!.. Ta ki; CHP’li Belediye Başk...
  • 1844 YILINDA KDZ EREĞLİSİ’NDE CİZYE VERGİSİ UYGULAMASI

    13 Mart 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Cizye vergisi klasik İslam toplumlarında en önemli vergi kalemlerinden biridir. Toplum içerisinde azınlık olarak yaşayan veya bir bölgede azınlık olmasa dahi devletin hükümranlığı altında bulunan geyrımüslim olan bütün unsurlardan alınan bir vergi türüdür. Müslüman olmayan faal nüfustan baş vergisi olarak alınan cizye, gayrımüslimlerin askerlikten muaf olmaları ve himaye edilmeleri yanında Müslümanların hakimiyetinin de bir sembolüdür. Bu vergi türünün Osmanlılarda en önemli vergi olduğu bilinmektedir. Cizye eli silah tutan kimselere...
  • GÖNÜLLÜ YAZDI : VURMAYIN ABALIYA!

    27 Şubat 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’la ilgili “BAŞKANIN DEDİĞİNİ YAP, YAPTIĞINI YAPMA” başlıklı yazımı “hiciv, manidar ve tarzım dışı” bulup eleştirenlere ve kutlayanlara teşekkür ederim. Gerçekte de manidar ve tarzım dışı-şiirsel oldu. Ama kimse beni haksızlıkla itham etmedi. Başkan Posbıyık’ın da muhtemelen bıyık altından gülmesi de bunun işaretedir.  Kutlama ile gaz vermeler ise daha çok bizim camiadan ve iş dünyasından oldu. Kimi samimiyetle, kimi gayri samimi… Beni bilen bilir; ima etmem, sulandırmam, rövanşizmde...
  • KDZ EREĞLİ HAMİDİYE TABURU

    14 Şubat 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Batılı devletlerin gayrımüslimlerin hakları üzerinden Osmanlı’nın içişlerine karışmaları karşısında Osmanlı da toprak bütünlüğünü korumak için türlü siyasi hamleler geliitirmiştir. Batıl devletler ‘’Şark Meselesi’’ şeklinde formüle ederek  ortaya attıkları bu egniş siyasetin çerçevesine Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile devletin doğuusnda bulunan Eremeniler’in haklarını da dahil etmişlerdir. Osmanlı’nın bu hamleye karşı toprak bütünlüğünü korumak için aldığı tedbirler içerisinde geliştirdiği en genel siyaset ‘İslamcılık’ olmuştur...