Ereğli-Zonguldak karayolunun tam ortasında, Sücüllü ve Bayat köylerinin arasında, karayolunun yanındaki Seçkin çeşmesinin önünden sağa sapıldığında, orman içine dalarsınız… Yolu izlediğinizde Salı Değirmeni’nin kalıntılarına ulaşırsınız. Biraz daha yolda iz sürerseniz, Dağlıca ve Yalnızçam köylerinin bulunduğu tepenin eteklerindeki Salıdere Kanyonu’nda beş ayrı şelale ile burun buruna gelirsiniz. Şelalelerin döküldüğü göletlerin suyu buz gibidir.
Ancak buraya ulaşılması yazıldığı kadar kolay değildir… Yemyeşil meşe ve gürgen ağaçlarının arasında, yaklaşık 45 derecelik bir rampayı tırmanmanız gerekli… Belinize kadar çıkan dikenler ve eğreltiotlarını aşmanız oldukça zahmetli. Sonra kanyona inen zorlu bir yokuş sizi bekler…
Kanyonda 1960’lı yıllarda iki su değirmeni aktif olarak çalışmaktaymış. Bugün sadece temelleri ve su olukları kalmış. Civarda buna Salı Değirmeni denilmekteymiş…
Salı Kanyonu, yaklaşık dört beş kilometre uzunluğunda olup, şelalelerin bulunduğu alan ise bir kilometreyi kapsar. Salı Deresi’nin suları son şelaleden döküldükten sonra Üçköy Deresi adını alıyor…
Kanyonun ortasındaki küçük gölete Koyun Gölü denmekte… Değirmenin altındaki sekiz metreden düşen şelaleye Çavlan, hemen üstünde, daha alçak olmakla birlikte daha geniş gölete sahip olan şelaleye Harman ismi verilmiş civar köylüler tarafından… Değirmen altındaki uzunlamasına dar göletin adı Kısman, kanyonun üst kısmındaki göletin adı ise Direkli… Salı Deresi’nin en üst ucunda ise Mahmutpaşa adında başka bir şelale ve göleti bulunuyor…
Salı Deresi ve şelaleleri, birer doğa harikası… Cıvıl cıvıl kuş seslerinin arasında, yeşilin her tonunu bulmak mümkün… Hele bir de bunlara akan suyun şırıltısı eklenince insan bütün yorgunluğunu ve gerginliğini unutuyor… Son zamanlarda kentimizde dillendirilen ekoturizm için bulunmaz bir değer… İlgililerin ilgisini bekliyor…
Ereğli ilçe merkezine yaklaşık 35 kilometre mesafede bulunan Çaylıoğlu beldesine bağlı Kayalıdere köyü yakınında yer alan şelaleler de keşfedilmeyi ve turizme kazandırılmayı bekliyor…
Yaklaşık üç kilometrelik kanyon içindeki 8 adet şelalenin en küçüğü 3, en büyüğü 20 metreden düşmekte… Doğa harikası ancak bunlara ulaşmak da oldukça zorlu… Ormanlık alanda tırmanma düzeyinde parkurun aşılması gerekiyor. Tehlikeli ve zorlu olmasına rağmen doğa severlerin ve doğa sporcularının tercih edeceği bir güzergah… Yeşilin içinden geçilerek gidiliyor ve derinlikler içinde küçük bir kanyona giriliyor…
Şelaleler Kayalıdere akarsuyunun üzerine sıralanmış. Çaylıoğlu merkezine 15 kilometre uzaklıktalar. Aşağı ve Yukarı Kayalıdere köylerinin hemen yanı başındalar. Su aktığı zaman sert kayaları adeta cilalamış. Su akışıyla, sesi ve serinliğiyle başka bir evren yaratmış, biz Ereğli insanı için… Ancak yolu biraz sarp olduğu için az insan görebiliyor günümüzde.
Kayalıdere Kanyonu, dağ sporları, trekking, yabanıl doğa izlemcileri ve ekoturizm alanlarında Ereğli’mize kazandırılmayı beklemekte : müthiş bir turizm potansiyeli… En yüksek şelalenin üst kısmındaki doğal park ise yaklaşık 30 metrelik bir alan ve bitiminde iki ayrı gölet bulunuyor. Çevresi ise yüksek orman ağaçlarıyla çevrili…
Çaylıoğlu beldesi sınırları içinde, merkezine yaklaşık 5 kilometre mesafede bulunan bir diğer şelale ise; Güneşli şelalesi… Oldukça külfetli bir yürüyüş parkuru ile ulaşılabilmekte… Patikalar, patikayı sağlı sollu kuşatmış bitki örtüsü, bahçeler insana suyun sesiyle birleşerek zamanda boyut değiştirebilmenin mümkün olabileceğini söylüyor. Kayalardan yeşil bir dünyaya dökülen ardarda iki mütevazı şelale…
Ereğli’nin Süleymanbeyler köyündeki Balkayalar’da bulunan iki adet Göleviç mağaralarının dibindeki kanyon içinde de Göleviç şelalesi yer alıyor. Yaklaşık 100 metreden dökülmekte… Bir başka serinleme fırsatı, bir başka ekoturizm değerimiz…
Güzelyurt ile Göleviç köyleri arasında halk arasında ‘İnler’ olarak bilinen kaya mağaralarına, Ereğli-Ormanlı karayolu üzerindeki Süleymanbeyler köyünü geçtikten sonra Güzelyurt sapağından tırmanılarak ulaşılabiliyor. Mağaralar büyük bir kanyon içinde yer alıyor : doğal bir çöküntü alanında…
Karşıda 200 metre yükseklikte Göleviç Mağaraları bulunuyor. Kanyon; ıhlamur, akçaağaç, kestane ve akasya ağaçlarından geçilmiyor. İki mağaranın bulunduğu yükseltiye Balkayalar deniliyor. Mağaranın biri küçük, diğeri daha büyük. İçinde bir zamanlar bulunan kiliseyi defineciler tahrip etmişler. Var olduğu söylenen duvar resmi de artık yok… Bu mağara da Ereğli için bir inanç turizmi fırsatı…
Mağaranın üzerindeki düzlüğe çıkabilirseniz, buradan Üçköy, ‘Uyuyan Güzel’ ve Erdemir’in ‘Sinter’ bacasını görebilirsiniz…
Dağdan çıkan suyun önüne köylüler bir bent çekmiş ve suni bir göl oluşturmuşlar; sulama amaçlı… Bu su Subaşı köyüne gidiyor…
Balkaya’da yosunların arasında kırmızı taşlar göze çarpıyor. Yöre kızları bir zamanlar bunu suyla ıslatıp parmaklarına sürerlermiş, kına niyetine… Bu nedenle Kına Kayası da deniyor, bu ekoturizm potansiyeline… Balkayalar’ın üstüne bir seyir terası yapılamaz mı?..
Neden olmasın?.. Yeter ki yetkililerin ve girişimcilerin dikkati çekilebilsin…
Etiketler: can canver“EREĞLİ YÖRESİNİN ŞELALELERİ” için 1 yorum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
10 Aralık 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
10 Aralık 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
Buraları gezmek harika olur bir de iyi bir rehmer eşiliğnde olursa daha da anlamlı olur. Boyle guzel yerlerın tanıtılması ve korunması gereklı cok onemlı bır yazı.