logo

2. TAYYARE BÖLÜĞÜ ÜSSÜ EREĞLİ


DR. CAN CANVER
cancanver7@gmail.com

Türk havacılığı çağdaş anlamda yeryüzünde ilk uçağın uçmasından 8 yıl sonra, 1911 yılında başlamış ve bu noktadan itibaren gelişim sürecini de Muavenet-i Milliye Cemiyeti’nin maddi desteği ile sürdürmüştür. Balkan Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Türk havacılığı her türlü olumsuzluğa rağmen üzerine düşen görevleri yerine getirmiştir.

I.Dünya Savaşı öncesinde Türk havacıları; Boğazlar’da, Akdeniz’de, Adalar Denizi’nde, Karadeniz’de, Marmara’da, Irak ve Medine’de her türlü harp görevini tüm kısıtlı şartlara rağmen yerine getirmişlerdir. Cihan Harbi’nin yakın olması, Osmanlı ordusunun acil ihtitaçlarının karşılanması zorunluluğu, tüm Osmanlı halkının seferber olmasına da vesile olmuştur. Kendi coğrafyası üzerinde hakimiyetini kuvvetlendirmek isteyen Osmanlı Devleti’nde, dönem içerisinde havacılığa olan ilginin hızla büyümesiyle, Osmanlı’nın ilk eğitim amaçlı deniz uçağı ordu envanterine dahil edilmiştir. Osmanlı Bahriye Nezareti, Karadeniz ve Adalar Denizi bölgesinde uçuşların emniyetli bir açıdan devam edebilmesi için kritik noktalarda Alaim-i Cevviye isimli rasat merkezlerinin açılmasına karar vermiştir. İlk deniz uçağının alınmasından hemen sonra Yeşilköy’de kurulması kararlaştırılan Deniz Tayyare Mektebi’nin kuruluşu ile ilgili atama emri 25 Haziran 1914 tarihinde verilmiştir.

Bu dönemde Bahriye Nezareti’ne bağlı Deniz Tayyare Birliği’nde toplamda 2 Neiuport, 1 Curtiss, 8 Gotha tipi olmak üzere 11 uçak bulunuyordu.

Deniz Tayyare Bölüğü’nün, Büyük Harp’te, Alman müttefiklerimiz ile koordineli olarak yürüttükleri yoğun faaliyeti olmuş ve bu gayretlerin sonucunda oldukça da iyi sonuçlar elde edilmiştir.

Osmanlı Devleti Deniz Tayyare Teşkilatı, Harbiye Nezareti bünyesindeki Kuvva-i Havaiye Müfettişi Umumiliği ismiyle faaliyetlerini bir alt kuruluş sıfatıyla sürdürmüştür.

Almanlar’ın da katkısıyla bu deniz uçaklarının sayısı 1915’te 40’a, daha sonraki yıllarda 100’e kadar yükselmiş ve savaş müddetince Türk ordusunda ‘’Alman Paşa Tayyare Bölüğü’’ adı altındaki uçaklar ile deniz uçaklarının sayısı da dahil yaklaşık 450 adete ulaşmıştır. Bu uçaklardan biri 1916 yılında Karadeniz Ereğlisi’nde konuşlandırılmıştır.

Düşman deniz kuvvetlerinin harekatını engelleme, Türk mayın arama ve tarama gemilerini destekleme ve Zonguldak’tan İstanbul’a kömür taşıyan Türk gemilerine keşif-hava desteği yapma görevi Yeşilköy, Kavak ve Karadeniz Ereğlisi’nde bulunan Türk uçaklarına verilmişti.

Sinop Üniversitesi öğretim görevlisi Umut Cafer Karadoğan, 2018 tarihinde yayımlanan Atatürk Merkezi Dergisi’nin 34.sayısında yer alan ‘’Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Döneminde Türk Deniz Havacılığı Faaliyetleri’’ başlıklı yazısında Ereğli limanında görev yapan deniz uçaklarının faaliyetlerini incelemiştir.

6 Şubat 1916’da Zonguldak önüne 6 parça Rus gemisi gelmişti. Bu gemilerden uçurulan iki düşman uçağı limanda kömür yükleyen Irmingat gemisi ile Şirket-i Hayriye’nin Nusret gemisini bombardıman ederek yaralamıştır.

Haziran ve Eylül aylarından görev uçuşlarına devam eden uçaklardan biri 28 Haziran 1916’da Ağva önünde, diğeri Sakarya Nehri ağzında düşerek parçalanmıştır.

Keşif ve gözetleme sırasında Rus deniz kuvvetlerine de taarruz edilmiştir. Bu taarruzlardan biri Ağustos ayında keşfedilen bir Rus muhribine, diğeri de Eylül ayında Zonguldak’ın ortalama 20 deniz mili kuzeybatısında görülen İmparatoriçe Maria adlı Rus harp gemisiyle bir muhribe karşı yapılmış, İmparatoriçe Maria’ya atılan 10 bombadan ikisi geminin kıç tarafına isabet etmiştir. Bu taarruz sırasında Rus gemilerinden uçaklarımıza ateş açılmışsa da, kaçınma manevraları yapan uçaklar sağlam olarak üslerine dönmüşlerdir.

Ocak 1917’ye gelindiğinde kabiliyeti daha iyi olan bir adet Gotha WD12 deniz uçağı satın alınarak İzmir’de bulunan 1.Deniz Tayyare Bölüğü’ne tahsis edilmiştir. 4 Aralık 1917’de bu tip uçaklardan biri kırılınca bölük tekrar tek uçağa kalmıştır.

Boğazlar Genel Komutanlığı emrindeki Türk hava birliklerine Çanakkale ve İstanbul Boğazları ve Zonguldak’a kadar olan sahanın keşif, gözetleme ve güvenlik altında bulundurulması görevi verilmişti. Bir deniz tayyare müfrezesi de Karadeniz Ereğlisi’nde bulunuyordu.

DEVAMI VAR……

Paylaşın:
Etiketler:
Share
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • MİLLETVEKİLİ BOZKURT DAHA SERİNKANLI OLMALIYDI!

    31 Mart 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    . Kdz. Ereğli’de Ramazan Bayramı resmi bayramlaşma töreninde kısa süreli de olsa bir gerginlik yaşandı! Öğretmenevinde düzenlenen törene yoğun katılım olması dikkatimi çekmişti. Bazıları bu durumu “Az sonra kopacak fırtına için bindirilmiş kıtalar” olarak yorumlasa da, ben genel-yerel siyasal iklimin gereği olarak düşünmüştüm.   Cici hanımların, şık beylerin katıldığı bayramlaşmada Kaymakam Yapıcı’nın sakin ve güleryüzlü hali ile misafirleri kapıda karşılıyor olması salona da yansımıştı ki!.. Ta ki; CHP’li Belediye Başk...
  • 1844 YILINDA KDZ EREĞLİSİ’NDE CİZYE VERGİSİ UYGULAMASI

    13 Mart 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Cizye vergisi klasik İslam toplumlarında en önemli vergi kalemlerinden biridir. Toplum içerisinde azınlık olarak yaşayan veya bir bölgede azınlık olmasa dahi devletin hükümranlığı altında bulunan geyrımüslim olan bütün unsurlardan alınan bir vergi türüdür. Müslüman olmayan faal nüfustan baş vergisi olarak alınan cizye, gayrımüslimlerin askerlikten muaf olmaları ve himaye edilmeleri yanında Müslümanların hakimiyetinin de bir sembolüdür. Bu vergi türünün Osmanlılarda en önemli vergi olduğu bilinmektedir. Cizye eli silah tutan kimselere...
  • GÖNÜLLÜ YAZDI : VURMAYIN ABALIYA!

    27 Şubat 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’la ilgili “BAŞKANIN DEDİĞİNİ YAP, YAPTIĞINI YAPMA” başlıklı yazımı “hiciv, manidar ve tarzım dışı” bulup eleştirenlere ve kutlayanlara teşekkür ederim. Gerçekte de manidar ve tarzım dışı-şiirsel oldu. Ama kimse beni haksızlıkla itham etmedi. Başkan Posbıyık’ın da muhtemelen bıyık altından gülmesi de bunun işaretedir.  Kutlama ile gaz vermeler ise daha çok bizim camiadan ve iş dünyasından oldu. Kimi samimiyetle, kimi gayri samimi… Beni bilen bilir; ima etmem, sulandırmam, rövanşizmde...
  • KDZ EREĞLİ HAMİDİYE TABURU

    14 Şubat 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Batılı devletlerin gayrımüslimlerin hakları üzerinden Osmanlı’nın içişlerine karışmaları karşısında Osmanlı da toprak bütünlüğünü korumak için türlü siyasi hamleler geliitirmiştir. Batıl devletler ‘’Şark Meselesi’’ şeklinde formüle ederek  ortaya attıkları bu egniş siyasetin çerçevesine Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile devletin doğuusnda bulunan Eremeniler’in haklarını da dahil etmişlerdir. Osmanlı’nın bu hamleye karşı toprak bütünlüğünü korumak için aldığı tedbirler içerisinde geliştirdiği en genel siyaset ‘İslamcılık’ olmuştur...