logo

EREĞLİ VE YÖRESİNİ ZİYARET EDEN SEYYAHLAR


DR. CAN CANVER

Warning: Use of undefined constant user_email - assumed 'user_email' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/haberhayat/public_html/wp-content/themes/HaberMatikV3/single-kose-yazilari.php on line 34
cancanver7@gmail.com

Bölge, XVII.yz.dan XX.yz.ın başlarına kadar Türk ve Avrupalı seyyahların ilgi alanı içindedir. Özellikle Kdz Ereğlisi, Amasra ve Filyos/Hisarönü bu seyahatlerin ana uğrak yerleridir. Ancak bölge XX.yz.ın başlarından sonra bir iki çalışma dışında tarihi ve arkeolojik açıdan tamamen göz ardı edilmiştir.

Bu antik kentlere, deniz yolu ile uğramış seyyahlar buradaki arkeolojik eserler hakkında bilgi verirken, bölgenin coğrafi özellikleri yanında o devir bölge insanının sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını da gözler önüne sermişlerdir. Bu nedenle bölgedeki antik eserler dışında, halkın tarımsal uğraşıları üzerinde verilen bilgilerden, bölgede yetiştirilmiş tarım ürünlerinde bir devamlılık olduğunu doğal olarak düşünebiliriz. Yine hangi meslek gruplarının yoğunluk kazandığını öğrenmekle, bölgedeki antik dönemlerde de bu mesleklerin icra edilmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Ereğli, Zonguldak ve Bolu yöresi hakkında ilk defa detaylı olarak bilgi sunan İbrahim Hamdi Efendi ve İstanbul’dan Kdz Ereğlisi’ne gelip buradan karayolu ile Gülüç Nehri vadisini izleyerek, iç kısımlara at sırtında seyahat eden Williams Francis Ainsworth’tur. Bu yüzden bu seyyahların iç bölgeler hakkında verdiği bilgiler çok önemlidir. Çünkü bu durum, o dönem iç kesimlerde izlenen yol güzergahının eskiçağ dünyası için de geçerli olduğunu bize ima edecektir.

Bölge hakkında XVII.yz.da Türk seyyahları Katip Çelebi ( 1608-1656 ) ve Evliya Çelebi              ( 1611-1683 ) bilgi vermeye başlar. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde, bölgenin sahil kesimindeki Kdz Ereğlisi, Bartın ve Amasra limanlarının birer ticaret limanı olduğunu ve buradan gemiler ile Burgaz iskelesi üzerinde Edirne, Selanik, Filibe’ye yapılan ticareti vurgulayarak, Tophane ve Ula kenti halkının bir kısmının Kdz Ereğlisi, Amasra ve Bartın’a dağılmış olduğunu söylemektedir.

Joseph Pitton de Tournefort, Aubry de la Motraye, Charles de Peyssonel ve İbrahim Hamdi Efendi, XVIII.yz içinde bölgeyi ziyaret etmiştir. Zaten İbrahim Hamdi Efendi ( 1680-1762 ), Bartın ilinin Ulus ilçesine bağlı Küçük Endüz Köyü’nde doğmuştur. ‘Atlas-ı İbrahim Efendi’ adını verdiği iki ciltlik bir eser yayımlamıştır. Bu eserin şimdi kayıp olan Zonguldak ve çevresi hakkında bilgi veren birinci cildi ilk defa T. M. Yaman tarafından tanıtılmıştır.

İbrahim Hamdi Efendi bu eserinde, Kdz Ereğlisi tarafında bulunan bir taştan sac yapılarak, darı unundan hazırladıkları hamuru bunda pişirip-Ereğli yöresinde özellikle Velidağı köyünde bu sac taşı hala üretilmekte-pişirilen ekmeğe kartlaç ekmeği denmektedir. Yine aynı şekilde yörede ‘tutan bal’ ya da ‘delice bal’ adı verilen bir balın çok ünlü olduğu vurgulanmaktadır.

Kasım 1698’de Londra’daki Gravesend’teki küçük bir liman kentinden hareket ederek, İstanbul’a gelen ve 14 yıl sürecek olan Türkiye seyahati sırasında Sinop’tan ayrılan Aubry de la Motraye, 1703 yılının Nisan ayının 21.günü Amasra limanına ulaşır. Sert rüzgarların esmesinden dolayı deniz yoluyla gidemediği Kdz Ereğlisi’ne, karadan ‘harika yeşillikler arasından geçerek’ iki gün sonra ulaşır. Burası Amasra’ya göre arkeolojik kalıntı açısından oldukça zengindir ve Kdz Ereğlisi, Herakleia’nın kalıntıları üzerinde kurulmuş olduğundan halktan satın aldığı sikkeler, hemen hemen her yerde sütun kaideleri, başlıkları ve evlerin damarlarında gönüllü mimari parçalar ile yazıtlar geçmişin izlerini yansıtıyordu.

XIX.yz.da bölge yoğun bir seyyah akınına uğramıştır. Bu seyyahların başlıcaları içinde P. Minas Bijışkyan, Pierre Amedee Jaubert, Colonel Rottiers, William Francis Ainsworth, Eugene Bore, Wilther von Diest, G. E. Perrot-Guillaume J. Delbert, Xavier Hommaire de Hell, Gonzales de Clavijo, Alexandre Boutkowski, Charles Texier ve Gustav Hirschfeld sayılabilir. XX.yz.ın başlarında Herakleia, Amastris ve Tieion’daki yazıtları toplayan Louis Robert bölgeyi dolaşan bir diğer seyyahtır.

Trabzon doğumlu olan P. Minas Bijışkyan ( 1777-1851 ), güney ve kuzey Karadeniz sahillerini 1817 yılında gezmeye başlamıştır. Kaleme aldığı eserinde, Alaplı’dan Kytaron’a kadar olan sahil kesimi hakkında bilgi vermektedir. Alaplı hakkında limanı olmayan ancak etrafında köylerin olduğunu anlatan Bijışkyan, Kdz Ereğlisi’nin Rumlar tarafından panderaki olarak isimlendirildiğini, kentin etrafının surlar ile çevrilmiş olduğunu ve kara tarafında mermer taşlardan bir kapının varlığına dikkat çekmektedir. Poseidon tasvirli sikkeleri olan kentin içinden Oxinas ile Lykos ırmaklarının aktığını haber verir.

Colonel Rottiers ( 1771-1858 ) ise kaleme aldığı seyahatnamesinin XIV.bölümünde, Amasra ve Kdz Ereğlisi hakkında bilgi vermektedir. Korkunç bir fırtınaya tutulan gemilerinin dar ve tehlikeli olan Amasra limanına yanaştığını ifade ederek eserinin ilerleyen satırlarında Amasra ve Kdz Ereğlisi tarihini ana çizgileriyle anlatır.

İstanbul’dan 19 Eylül’de yola çıkan Williams Francis Ainsworth ( 1807-1896 ), 2 Ekim 1838’de öğle vakitlerinde kırk haneli balıkçı ve liman köyü olarak tarif ettiği Alaplı’ya gelir. Burada herhangi bir arkeolojik malzeme ile karşılaşmaz ancak buranın yöneticisinin evinde antik bir sütun olduğunu söyler. Aynı gün buradan Kdz Ereğlisi’ne tekne ile giden seyyah, Kılıç ve Lykos Nehri’ni geçerek buraya ulaşır. Seyyah burada kaldığı dört gün boyunca, Kdz Ereğlisi limanın gelip giden gemilerini sayısının otusun üzerinde olduğunu ve halkının 250 hanesinin Türk, 50 hanesinin Rum nüfus olduğunu anlatır. Buradaki eserler hakkında uzun uzadıya bilgi vererek yerleşmenin planı ile yazıtların kopyasını çıkarmıştır.

Buradan Lykos Nehri vadisini izleyerek Kdz Ereğlisi’nden yaklaşık 5.5 mil ötede yol kenarında Koçaktaş olarak adlandırılan bir mevkide, bir mezar yapısı ile karşılaşıp Kdz Ereğlisi’nden 12 mil mesafedeki Yolcular ve Bereketler’i geçerken tarlalarda mısır ve darıların henüz evlere kaldırılmadığını söyler.

Eugene Bore ( 1809-1878 ), 13 Mayıs 1838 yılında Kdz Ereğlisi’ne uğrar ve kentin giriş kısmındaki limandan başlandığında bahçeler içinde bulunan boyanmış evlerin güzelliğini tasvir eder. Kentteki tapınak ve halk yapılarını anlattıktan sonra Kdz Ereğlisi’nde bulunan Cehennem Mağarası’nı tasvir eder. Metnin ilerleyen kısımlarında kent nüfusunun tamamına yakınının deri işçiliğiyle uğraştığını, halkının çoğunlukla balıkla beslendiğini ve kantte bir ağanın olduğunu vurgular.

Charles Texier ( 1802-1871 ), ‘Sinope, Amastris, Herakleia’ adlı seyahatnamesinin 25.bölümünde , Filyos, Amasra ve Kdz Ereğlisi hakkında tarihi bilgiler verir. Sokakları arasında pek çok mimari parçaların bulunduğunu ifade ederek, Kdz Ereğlisi’nin, Herakleia’nın kalıntıları üzerinde inşa edilmiş olduğunu ve halkının sahil taşımacılığı ile uğraştığını anlatır.

Paylaşın:
Etiketler:
Share
1626 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • DİKKAT ÇEKENLER!

    10 Aralık 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    . REKTÖR ÖZÖLÇER ÇITAYI YÜKSELTİYOR Son dönemlerde üniversitemizin (BEUN) yükselen çıtası ile uyumlu olarak Zonguldak ve Ereğli’de sempozyum/panel/ söyleşi türü toplantılara gerek ev sahipliği yapması ve gerekse aktif olarak katılım sağlaması sevindirici. Örnek olarak öğretmenler günü ile ilgili, kadına yönelik şiddetle mücadele ile ilgili, madencilikle ilgili ve konser-tiyatro gibi etkinlikleri gösterebiliriz. Üniversitemizin yüzünü şehirlere dönmesinin her alanda devamı dileği ile başta Rektör Prof. Dr. Özölçer olmak üzere...
  • YARI TANRI HERAKLES’İN GÖNÜL İŞLERİ

    10 Aralık 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Thebai’de Tiryns Kralı Alkaios’un oğlu ve Perseus’un torunu olan Amphitryon, amcası Mykenai Kralı Elektryron’u öldürüp onun kızı Alkmene ile evlenir. Zeus, Alkmene’nin kocasına bağlılığını yanıltmak için Amphitryon kılığına girerek onu gebe bırakır. Ondan sonra kocası ile de ilişkiye giren Alkmene, Amphityron’dan da gebe kalır. İkiz çocuk dünyaya getirir. Bu çocuklardan İphikles, Amphityron’un, Herakles ise Zeus’un oğludur. Bu nedenle Hera’nın şimşeklerini üzerine çeker. Bu öykü ilk çağda çeşitli tiyatro yazarları tarafından işlenmiştir. B...
  • 12 YILIK RAPOR: YAZDIĞIMIZI YAPTIK, YAPTIĞIMIZI YAZDIK

    22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    . Haber Hayat Yayıncılık çatısı altındaki İş’te Haber Hayat Gazetesi ile dijital mecramız www.haberhayat.net’i 1 Aralık 2012’de eşim Ülkü ile birlikte yayına başlattık. “Haber=Hayat” benim 25 yıl emek verdiğim Demokrat Yayın Grubu dönemimdeki köşe yazılarımın ve Radyo-tv programlarımın da ortak başlığı idi. Başına “İŞ” kelimesi getirerek "iş-ekonomi dünyasındaki haberleri ve hayatları” konu etmeyi hedefledik. Hayat’ın sonundaki “t” yi de o zaman popüler olan yeni TL’ile tamamlayarak logomuzu özgünleştirdik. Kuruluşumuzda da açıkla...
  • CANVER YAZDI: KDZ EREĞLİSİ AĞNAM VE AŞAR MEMURLARI

    22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Feridun Emecen, TDV İslam Ansiklopedisi’nin ‘’Ağnam Resmi’’ başlıklı yazısında; İslam devletlerinde çeşitli adlarla rastlanan bu vergi, Osmanlı’da resmi kayıtlarında ‘resm-i ganem’, ‘adet-i ağnam’ şekillerinde geçer demektedir. Ağnam vergisi genellikle koyun yavruladıktan sonra Nisan veya Mayıs aylarında alınır, kuzlu koyun kuzusu ile bir hesaplanırdı. Vergi miktarı Fatih kanununa göre üç koyundn bir akçe iken daha sonra iki koyundan bir akçe olarak tesbit rdilmişti. Ağnam resmi bilhassa büyük ölçüde koyun besiciliği yapan konar göçer T...