Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji, Tıp Etiği ve Tarihi AD. Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdem Aydın ‘’19. Yüzyılda Osmanlı Sağlık Teşkilatlanması’’ başlıklı makalesinde; ülke genelinde sağlık teşkilatlanması konusuna, belki de Osmanlı’da 18402larda kurulan Karantina Örgütü ile başlamamız gerekebilir, demektedir. Bu örgüt doğudan batıya salgın ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla, önemli ölçüde batı ülkelerinin inisiyatifiyle kuurlmuştur. Bu örgüt kapsamında ülkenin çeşitli yerlerine sağlık birim ve elemanları yerleştirilmiş olsa da anlaşılabileceği gibi bu teşkilatlanma uluslararası niteliktedir ve Karantina Örgütü’nün ülke içi hizmet üretmek kaygısı ancak dolaylı biçimdedir. Yapılanması ulusal ve kalıcı değildir.
TDV İslam Ansiklopedisi’nin Gülden Sarıyıldız tarafından yazılmış ‘Karantina’ başlıklı bölümünde; karantina kelimesinin sözlükte ‘’Yolcuların gözetim altında tutulma süresi’’ demek olan ve İtalyanca ‘’Kırk’’ anlamına gelen ‘’Quarantera’’dan gelir, denilmektedir. Osmanlı Devleti karantina usulünü uygulamaya başladığında bu kelimenin yerine daha çok ‘’Usul-ü tehaffuz’’, karantina yeri olan ‘’Lazaret’’ veya ‘’Lazaretto’’ya karşılık da ‘’Tehaffuzhane’’ tabiri kullanılmıştır. Karantina; bulaşıcı hastalıklar sebebiyle çeşitli tedbirlerin alınması ve hastalığa yakalanmış olanların tecrit edilmesidir.
Osmanlı Devleti’nde ilk karantina uygulaması; Sultan II. Mahmud döneminde, 1831 yılındaki büyük kolera salgını sırasında olmuştur. Rusya’da ortaya çıkan hastalık üzerine İngiltere, Fransa, Nemçe sefaret tercümanları Rusya’dan Osmanlı limanlarına gelecek gemilere karantina tatbik edilmesini istediler. Bunun üzerine II. Mahmud devlet ricalinden karantina konusunun müzakere edilerek uygulamaya başlanmasını emretti. Karadeniz’den İstanbul’a gelecek İslam gemilerinin Büyük liman’da, diğer devlet gemilerinin İstinye körfezinde beş gün karantina altında tutulması kararlaştırıldı. Osmanlılar’da karantia uygulaması daha sistemli olarak 1835 yılında Çanakkale’de başlandı.
Karantina konusuna önem veren II. Mahmud’un isteğiyle Meclis-i Meşveret toplandı. Ulemanın da katıldığı bu mecliste fıkıh ve fetva kitaplarına müracaat edilrek konu önce şer’i açıdan incelendi ve karantinanın caiz olduğu kabul edildi, ardından bu işin mülki ve idari yönü görüşüldü. Karantina uygulamasının caiz olduğuna dair fetva verdikten sonra, konunun incelenerek gerekli nizamların hazırlanması, karantina hakkında bilgili kişilerden meydana gelen ve haftada birkaç gün toplanacak olan bir meclise havale edildi. Karantina Meclisi’nin kuruluşu Takvim-i Vekayi’nin Nisan 1838 sayısında ilan edildi.
İstanbul’un çeşitli yerlerinde karantina noktaları kurularak faaliyete başlandı. İstanbul, Bilad-ı Selase ve Boğaziçi’nde hangi hastalıktan ve hangi milletten olursa olsun toplu ölümlerde Karantina Meclisi’ne haber verilmesi ve meclisten tezkire alınmadıkça ölülerin defnedilmemesi kurak haline getirildi.
İstanbul dışında Bursa, Trabzon, Midilli, Siroz, Çanakkale gibi pek çok yerde karantina noktaları kuruldu. Karantina uygulaması hakkında Osmanlı Devleti’nde uzman kimse bulunmadığından Avusturya’dan uzmanlar istendi. Karantina nizamnamesinin eksiksiz hazırlanabilmesi için Avrupa devletlerinde olduğu gibi yeni bilgilerle donanmış doktorlardan oluşan Meclis-i Nizamat-ı Tehaffuzıyye adında bir meclis kurulması istendi.
Sefir vekillerinin karantina meclisine dahil edilmesi umulanın aksine Osmanlı Devleti’nin aleyhine sonuçlar doğurdu. Yabancı gemilerden de karantina resmi alınmasını sağlayan Karantina Rüsumat tarifesi 1872 yılında yürürlüğe konulabildi.
Karantina Meclisi teşkilinden kısa bir süre sonra genişletildi. Karantina işlerinin daha iyi yürütülebilmesi amacıyla Lebib Efendi nazır tayin edilerek karantina nezareti müstakil olduysa da uzun süre varlığını koruyamadı ve müstakil statüsüne son verilerek diğer nezaretlere bağlı bir müdürlük halinde devam etti.
1896’da Hicaz Karantinası hariç 125 karantina noktasında 511 kişi çalışırken sıhhiye idaresi lağvedildiğinde idarede 42 doktor, 425 memur ve müstahdem çalışmaktaydı.
Kastamonu Salnamelerinde 1870-1876 yılları arasında Kadri Efendi, 1876-1905 yılları arasında da Ahmed Tayyar Efendi Kdz Ereğlisi Karantina Memuru olarak görev yapmışlardır.
Etiketler: can canverİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
10 Aralık 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
10 Aralık 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler