logo

CANVER YAZDI: KDZ EREĞLİSİ AĞNAM VE AŞAR MEMURLARI

DR. CAN CANVER

DR. CAN CANVER
cancanver7@gmail.com
CANVER YAZDI: KDZ EREĞLİSİ AĞNAM VE AŞAR MEMURLARI

Feridun Emecen, TDV İslam Ansiklopedisi’nin ‘’Ağnam Resmi’’ başlıklı yazısında; İslam devletlerinde çeşitli adlarla rastlanan bu vergi, Osmanlı’da resmi kayıtlarında ‘resm-i ganem’, ‘adet-i ağnam’ şekillerinde geçer demektedir.

Ağnam vergisi genellikle koyun yavruladıktan sonra Nisan veya Mayıs aylarında alınır, kuzlu koyun kuzusu ile bir hesaplanırdı. Vergi miktarı Fatih kanununa göre üç koyundn bir akçe iken daha sonra iki koyundan bir akçe olarak tesbit rdilmişti. Ağnam resmi bilhassa büyük ölçüde koyun besiciliği yapan konar göçer Türkmen ve Yörük cemaatleri için önemliydi. Büyük kısmı padişah haslarına dahil olan konar göçerler de iki koyuna bir akçe vermekte idiler.

Ağnam resmi mukataası, XVII. , bilhassa XVIII.yüzyıllarda hazinenin önemli bir kalemi haline geldi ve düzenli gelirler arasına girdi. Bu verginin bazı yeni düzenlemelerle Tanzimat’tan sonra da alınmasına devam edildi. 18 Nisan 1840 tarihli bir nizamnamenin 3.maddesine göre, ayni olarak ağnam alınma usulü terk edildi ve bu vergiye çeşitli adlarla yüklenen ek resimler de kaldırıldı. Ağnam mukataacılığı unvanı ise ağnam müdürlüğüne dönüştürüldü. Ayrıca her koyun ve keçiden eşit olarak beşer kuruş ve yirmi beşer para alınması kararlaştırıldı.

Uludağ Üniversitesi İİBF öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet E. Palamut, İstanbul Üniversitesi İktisat fakültesi Mecmuası’nın 1987 yılında basılan 43.cildinde yer alan ‘’Aşar ve Düşündürdükleri’’ başlıklı makalesinde; Arapça ‘’uşr’’, Osmanlıca ‘’öşr’’, Latince ‘’decima’’ ve Fransızca ‘’la dime’’ ( ondahk )m çoğulu olan aşar, şer’an toprak mahsullerinden 1/10 oranında alınması lazım gelen vergidir demektedir.

Aşarın konusu, hemen hemen bugünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun ifade ettiği her türlü zirai faaliyetlerin sonuçları olup, kapsamı da oldukça genişti. Tabiidir ki zamanla, Osmanlı toprak düzeninin bozulmasına paralel olarak, iltizam yöntemi de asıl rayından çıkacak; mültezimler, ilkin yaptıkları ‘’masrafları çıkarmak, sonra da mümkün olduğu kadar fazla kazanç sağlamak’’ amacıyla mükellefleri ezmeye başlayacaklar; dolayısıyla halk üzerindeki bu hoşnutsuzluk, kısa sürede Anadolu’^da, bazı isyan tohumlarının çimlenişine dönüşecektir.

3 Kasım 1839’da ilan edilen Gülhane Hatt-ı Hümayunu; ‘’aşarın Tanzimat-ı Hayriye icra olunan yerlerde alel-umum lafzi manasına mutabık olarak müsavaten onda bir olmasına, ittifak-ı ara’’ ile kararlaştırılmıştır. Aşar, en önde gelen bir devlet varidatı olma vasfını her zaman korumuş, hatta Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 1924 mali bütçesinde, 27.5 milyon lira gelir sağlamıştır. 17 Şubat 1925 tarihinde de 552 sayılı ‘’Aşarın İlgasıyla Yerine İkame Edilecek Vergi Hakkında Kanun’’ ile ‘’Aşar usulü mülga’’ kılınmıştır.

Kastamonu Salnamelerinde Kdz Ereğlisi’nde görev yapan ağnam ve aşar memurlarını 1879-1882 yılları arasında görmekteyiz:

1879 : Aşar Memuru Halil Sami Efendi, Ambar Memuru İbrahim Bey, Katip Hacı Halil Rıfat Efendi, Katip Mehmed Efendi, Ambar Kilecisi Mustafa Efendi.

1880 : Aşar Memuru Halil Sami Efendi, Katip Mehmed Efendi, Katip Hacı Halil Efendi, Ambar Memuru İbrahim Bey, Katibi Mehmed Hulusi Efendi, Lilerci Mustafa Efendi, Şakird Mustafa Efendi.

1881 : Aşar ve Ağnam Memuru Mesud Efendi, 1. Katip Mehmed Nuri Efendi, 2. Katip Hasan Şevket Efendi, Ambar Memuru İbrahim Bey, Kileci Vacib Efendi.

1882 : Ağnam ve Aşar Memuru Kamil Efendi, Serkatip Mehmet Nuri Efendi, Katib-i sani Hasan Şevket Efendi, Ambar Memuru İbrahim Bey, Kileci Vacib Efendi.

Paylaşın:
Etiketler:
1239 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • “SÖZ, GÖZE SÖYLENİR”

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Söz Ustası, Liderlik Eğitmeni Yaşar Ateşsoy, “Etik Gazetecilik” konulu toplantıda muhatabın anladığı dilden konuşulması gerektiğini ifade ederken “Söz, göze söylenir” derdi. Toplantının ana konusu olan mentörlükle ilgili ise “Dinlemek anlamak amaçlı olmalı, cevap vermek amaçlı değil” sözleri ile bir çırpıda ne çok şey söylemişti aslında. Tıpkı espriyle karışık, "Ağlaşmayın yahu, ne güzel ‘AĞ’ laşıyoruz işte" dediğinde olduğu gibi..! Sahi "söz" için demişti Koca Yunus : "Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı... Söz ola agulu aşı balı...
  • KDZ EREĞLİSİ İLÇE İDARE MECLİSİNİN TABİİ ÜYELERİ

    26 Haziran 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Bir ilçenin tüm kararlarını alan, ilçenin yapılması gereken işlerini planlayan, gözden geçiren, memurların yargılanıp yargılanmamasına karar veren vb birçok görev ve yetkilere sahip olan ilçe idare meclisinin iki üye grubu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; Azay-ı Tabiiye adını alır ve kaymakam başta olmak üzere memurlardan oluşur. Azay-ı Müntehabe ise ilçe idaresinin sivil halk temsilcilerinde oluşturulan kısmıdır. Meclisin tabii reisi ilçe kaymakamıdır. İlçe idare meclisinin alacağı kararları kayıt altına alacağı memur üyeleri de bulunmaktad...
  • DR.GÜNEN “İŞBİRLİĞİYLE İYİLEŞMENİN GÜCÜNÜ” YAZDI!

    20 Mayıs 2025 Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Hekiminize Güvenin, Sağlığınıza Ortak Olun: İşbirliğiyle İyileşmenin Gücü İyi bir tedavi yalnızca reçeteyle değil, güvenle başlar. Modern tıpta bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç tuşla hastalığınız hakkında binlerce makaleye ulaşabiliyor, semptomlarınızı arama motorlarına yazıp kendi tanınızı koyabiliyorsunuz. Ancak bu bilgi bolluğu, kimi zaman kafa karışıklığına, hatta hekim-hasta ilişkisinde güven kaybına neden olabiliyor. Giderek artan bu “her şeyi ben bilirim” hali, ne yazık ki tedavi sürecini olumsuz etkiley...
  • DR. GÜNEN, EN KADİM İLACI YAZDI: “İNSAN GİBİ YAKLAŞMAK”

    02 Mayıs 2025 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler

    Kdz. Ereğli Özel Echomar Hastanesi'nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Erol Günen "Hekimlik ve Doktorluk Arasındaki Fark: Beyaz Önlüğün Ötesindeki Meslek Ahlakı" başlıklı makalesinde "Teknoloji gelişse de, protokoller değişse de, iyileşmenin en kadim ilacı hep aynı kalacak: "İnsana insan gibi yaklaşmak." görüşüne yer verdi. Günen'in makalesi şöyle : Toplumda genellikle aynı anlamda kullanılan iki kelime: doktorluk ve hekimlik. Kimi zaman birbirinin yerine geçiyor, kimi zaman da farkları göz ardı ediliyor. ...