Herakleia Pontika’nın siyasal örgütlenmesi; ‘polis’ ( site devleti ) düzenine dayanmaktaydı. Tiranlık dönemi dışında, birden fazla ‘polis’i içine alan bir devlet kavramına sahip değildi. Herakleia Pontika ve çevresindeki diğer site devletler, siyasal açıdan bağımsızdı ve kendi kendini yönetirdi. Aynı zamanda bu şehir devletleri ‘otarşik’ ( kendine yeten ) bir yapıya sahiptiler.
Bu bağlamda Herakleia Pontika kendi temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek bir toprak parçasına sahipti. Bu topraklar site devletin merkezi ile çevre köyleri kapsayan bir alandan oluşmaktaydı. Kent halkı ‘polis’ merkezini çevreleyen bu tarım arazilerinde gün boyu çalışır, akşam olunca da güvenlik gerekçesiyle kent surları içine geri dönerdi.
Halkın geçimini sağlamak için üzerinde çalıştığı bu topraklar, onlar arasında parçalara bölünmüştü. Emlak, Herakleia Pontika’da vatandaşlık bağının kaynağıydı. Fakat vatandaşların hayatının özü bu araziler üzerinde gösterdikleri faaliyetler değil, siyasal, yargısal, askeri, dini alanlarda üstlendikleri rollerdi. Herakleia vatandaşı için en iyi hayat, ‘polis’in hayatına katılmakla yaşayabilirdi. Aktif olarak kamu faaliyetlerine katılmayan vatandaşlar sadece lüzumsuz olmakla kalmayıp, aynı zamanda ‘polis’ için de bir tehlike teşkil etmekteydi. Bu anlamda Herakleia vatandaşının hayatı ancak kente hizmetle ve onun idaresine katılmakla değer kazanırdı.
Sitede, vatandaşlara ait topraklarda çalışanlar; kölelerdi. Herakleia Pontika’da kölelik, vatandaşlara siyasal ve sosyal faaliyetlere katılacak zaman ve imkanı sağladığı için doğal bir kurum olarak kabul edilirdi. Keza, bir kişinin hayatını kazanmak ve ailesini geçindirmek için siyasal faaliyetlere katılamayacak kadar çalışması gerekiyorsa o kişinin özgür bir hayat sürdürmeye layık olmadığı düşünülürdü.
Herakleia vatandaşları geçimini sağlamak için çalışmak zorundaydı. Bu zorunluluğun yerine getirilmesinden sonra arta kalan zamanda da vatandaşlar ‘agora’ ( pazaryeri )’da toplanıp kendilerini kent meselelerine verirlerdi.
Herakleia halkı, köylerde çiftçi, kent merkezinde zanaatkar olurdu. Marangozluk, heykeltıraşlık, inşaat ustalığı, çömlekçilik en muteber mesleklerdendi. Tüm bu meslekelrde babadan oğula aktarılan bir devamlılık ve buna dayalı bir gelenek söz konusu idi. Atölyeler çok büyük olmayıp işler ortalama beş altı kişi ile yürütülürdü. Kadınlar bu işlerde rol almaz, sadece ev işlerine bakarlardı. Onlar özgür olmakla beraber siyasal haklardan yoksundular.
Herakleia Pontika’da sosyal tabakalaşmayı ‘eupatridea’ denen aristokratlarla, ‘thet’ denen halk sınıfı yani vatandaşlar, ‘metoikos’ adı verilen yabancılar ve köle sınıfı oluşturmaktaydı. Köleler haricinde diğerleri özgür insanlardı. ‘Metoikos’lar için hukuki bir uyrukluğa alınma söz konusu değildi. Köle gibi metoikos’un da şehrin siyasal hayatında yeri yoktu ama o hürdü ve siyasal haklardan yoksun olması, aleyhine işleyen başka sosyal ayrımlar olduğu anlamına gelmezdi. Kölelerle hür insanlar arasında ‘perestes’ denen bir başka sınıfın üyeleri bulunuyordu. Bir de ‘tabulanus’ denen; devlet arşivlerini muhafaza ile görevli sivil memur ya da azatlı köleler vardı.
Kölelik kurumunun iki tipi vardı: ‘Thes’ denen tarım hizmetleri köleliği ve ev hizmetleri köleliği… İlerleyen dönemlerde bunlara bir de sanayi köleliği katılmıştı. Efendisinin başka işlerde çalışmasına müsaade ettiği köleler, paranın bir miktarını efendisine verdikten sonra servet biriktirebilir, evlenebilir ve hatta biriktirdikleri paralarla özgürlüklerini bile satın alabilirlerdi.
Herakleia Pontika’da aristokrat sınıfın içinden seçilen üç ayrı yönetim mevkii bulunmaktadır. Bunlar; aynı zamanda ‘başrahip’ olan tiran, ‘polis’in askeri güçlerini yöneten ‘polemerkhos’ ( başkomutan ) ve sivil otoritenin temsilcisi olan ‘arkon’lardır. Bu üç yönetim mevkiinin yanında da bir aristokratlar meclisi vardı. Bu meclis tecrübeli ve asil kişilerden ve belki de devletin memurlarından meydana geliyor, siyasi, dini ve hukuki sorunlara bir çeşit danışma kurulu görevi görüyordu. Ancak asıl hükmranlık hakkı, 20 yaşını doldurmuş tüm Herakleia’lı erkek vatandaşların üyesi olduğu ‘eklessia’ ( Halk Meclisi )’ya aitti. Bu meclis devlet memurlarını seçer, kanunlar çıkartır, harp, barış ve ittifak gibi önemli konulara dair kararlar alırdı.
Herakleia Pontika’da başhakim; ‘prytanis’, kanun koruyucu, ‘nomothetes’ idi. Resmi belgelerin muhafazasıyla yükümlü yüksek görevlilere ‘nomophylaks’, resmi muhbirlere de ‘sykophantis’ denirdi. Tiranlık döneminde bunların muhafızlığını ‘hetairos’ denen görevli yapardı.
Herakleia’lı vatandaşlar arasında ‘polis’in bireyin mutluluk ve refahı için var olduğu fikri ağır basardı. Bu çerçevede bir Herakleia’lı vatandaşın gözünde ‘site’, mümkün olduğu kadar çok sayıda vatandaşa servet, soy, statüye dayalı bir ayrım yapmaksızın kamu işlerine eşit derecede katılma hakkı tanıyan, içinde düzenli bir hayatın sürdürülebileceği; bireyin yeteneklerinin en iyi şekilde gelişme imkanı bulabileceği bir toplumdur.
Etiketler: can canverİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
10 Aralık 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
10 Aralık 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler
22 Kasım 2024 Ekonomi, Genel, Gündem, KÖŞE YAZILARI, Tüm Manşetler